Irak’ta 2014 öncesine dönüş çözüm mü?
Irak Ordusu ve Haşdi Şabi’nin Kerkük başta olmak üzere Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin fiilen elinde tuttuğu bölgelere yönelik operasyonundan sonra yapılan bütün yorumlar, Irak’ta 2014 öncesine dönüldüğü konusunda birleşiyor. Bilindiği gibi 2014’te Musul’u ele geçiren IŞİD’in saldırılarına karşı Kerkük ve aidiyeti konusunda anlaşmazlık bulunan diğer bölgeleri Kürt güçleri savunmuş ve bu bölgeler fiilen Kürdistan yönetiminin bir parçası haline gelmişti.
Irak ordusu ve Haşdi Şabi’nin operasyonları Irak’ta İran etkisini arttırsa da ABD, özellikle 2018 seçimleri öncesinde Başbakan İbadi’nin elinin güçleneceği beklentisiyle bu operasyonlara sessiz kaldı. Çünkü ABD, İbadi’yi Şiilerin tamamen İran etkisine girmesine karşı dengeleyici ve dahası Irak’ta 2003’te kurduğu düzenin devamını sağlayabilecek bir isim olarak görüyor.
Sadece İran ve ABD değil, Rusya, Türkiye, Suriye yani Kürdistan yönetiminin bağımsızlık referandumunu destekleyen İsrail hariç, bölgede bulunan bütün güçler bu operasyonlardan memnun görünüyor.
Öyleyse burada sorulması gereken soru şu: Irak’ta 2014 öncesine dönüş çözüm getirir mi?
Başka bir deyişle Irak’ta 2014 öncesinde nasıl bir tablo vardı?
2014 öncesi Irak’ta merkezi hükümet ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında ciddi bir gerilim vardı. Bu gerilimin bir sonucu olarak dönemin Başbakanı Maliki ‘Dicle Operasyon Ordusu’ adı altında askeri bir birlik oluşturarak aidiyet konusunda anlaşmazlık olan Kerkük, Diyala ve Selahaddin’de konuşlandırmıştı. Barzani’nin Peşmerge güçlerini Kerkük’e göndermesi ile iki yönetim arasındaki gerilim çatışma noktasına varmış, dönemin Cumhurbaşkanı Talabani’nin arabuluculuğu ile geçici bir uzlaşma sağlanmıştı. Yine o dönem iki yönetimin Kürdistan yönetiminin merkezi bütçeden alacağı pay konusunda anlaşamaması nedeniyle Barzani yönetimi Kürdistan petrolünün satışı konusunda Türkiye ile anlaşmalar imzalamıştı.
Nihayetinde bugün aidiyeti konusunda anlaşmazlık bulunan bölgeler (Kerkük, Diyala, Selahaddin) merkezi yönetimin eline geçmiş olsa da sorun orta yerde durmaya devam ediyor. Çünkü 2005’te kabul edilen Irak Anayasası’na göre bu bölgelerin hangi yönetime bağlanacağı konusunda referandum yapılması öngörülüyordu. Önce 2007’de yapılması kararlaştırılan referandum 5 yıl ertelenmiş ve sonra da Suriye savaşının Irak’ı içine çekmesi nedeniyle yeniden belirsiz bir tarihe ertelenmişti. IŞİD sonrası Irak’ta bu referandumun yeniden tartışma konusu olması kaçınılmaz gibi görünüyor.
2014 öncesinde merkezi yönetimin Irak’ın Sünni güçleriyle ilişkisi de Kürtlerle olan ilişkisinden daha parlak değildi. Maliki yönetiminin Sünni güçlerle arasındaki gerilim, Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’nin idama mahkûm edilmesine-ki Haşimi Türkiye’ye sığınmıştı- kadar varmıştı. IŞİD’in Musul’u çatışmadan almasında ve Sünni aşiretlerin yaşadığı El Anbar eyaleti gibi bölgelerde etkinlik sağlamasında Sünnilerin Maliki hükümeti ile olan gerilimleri belirleyici bir rol oynamıştı. Bu süreç, Irak siyasetine Sünniler üzerinden müdahale etmeye çalışan Türkiye’deki Erdoğan iktidarı ve Maliki yönetimi arasındaki gerilimi de oldukça tırmandırmıştı.
Bugün Kürtlerle yaşanan gerilim nedeniyle geri plana düşmüş gibi görünse de İran etkisinin arttığı bir Irak’ta, Şii ve Sünni Araplar-ki Sünni Araplar da Türkiye ve S. Arabistan tarafından destekleniyor- arasındaki anlaşmazlıkların çözümünün kolay olmayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok!
Sonuç olarak Irak’ta ABD’nin 2003’te kurduğu düzen 2014’te artık pamuk ipliğine bağlı olarak devam ediyordu. Dolayısıyla bugün bu düzenin devamı için yapılan müdahalelerden kalıcı bir çözümün çıkması mümkün değildir. Başka bir deyişle Irak’ta önümüzdeki dönemde de gerilim ve çatışmalar kaçınılmaz görünüyor. Çünkü önümüzdeki dönemin Irak’taki gerilim ve çatışmaların tetikleyicisi olan güçlerin geri çekilmesi bir tarafa, Irak’a daha fazla müdahaleye yöneldikleri/yönelecekleri bir dönem olacağı ortadadır.
Son olarak Türkiye için bir not ekleyelim. Yapılan açıklamalardan Kürdistan yönetiminin hezimeti ve Kürt güçleri (Barzani’nin KDP’si ve Talabanilerin YNK’si) arasındaki karşılıklı suçlama ve tartışmaların Türkiye’deki iktidarı fazlasıyla memnun ettiği anlaşılıyor. Ancak 2014’teki Şengal savunması nasıl bölgede PKK’nin etkisini arttırdıysa, bugün Kerkük’te Peşmerge çekilirken PKK güçlerinin halkla birlikte Kürt mahallelerini savunması benzer sonuçlara kapı aralamıştır. Yani yeni durum bugüne kadar Irak Kürtleri arasında etkinlik sağlayamayan PKK’nin önünü açabilir. İşte o zaman yağmurdan kaçan Türkiye’deki iktidarın doluya tutulması şaşırtıcı olmayacaktır!
Evrensel'i Takip Et