27 Ekim 2017 22:32

'Büyükada Davası' ve yalancının mumu

'Büyükada Davası' ve yalancının mumu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kamuoyunda “Büyükada Davası” olarak bilinen davanın ilk duruşmasında 11 insan hakları savunucundan 8’i tahliye edildi. 
Dava çöktü yani...
Oysa ilk gün ne fırtınalar kopartılmıştı.
5 Haziran’da Büyükada’daki bir otelde bir atölye çalışması yapmışlardı. “Travma ve stresle baş etmek ve veri güvenliği...” konunun bu olduğunu söylediler ama anlatamadılar.
11 kişi Büyük Ada’ya vapurla gidiyor ve öyle her üç beş dakikada bir vapur, vızır vızır motorlar işlemiyor Adalara.
Bineceğiniz yer, saat belli ineceğiniz yer belli yani...
Hani ortada bir durakta indi bindisi de olmuyor, Adalar seferinde.
Adada bir otelde... Hem de havuz kenarında.
Üstelik piyasadan tercüman da bulmuş, almışlar yanlarına bu casusular.
İlk kez hakim karşısına çıktılar ve savcı bir kişi hariç hepsi hakkında tahliye istedi. 
8 kişi tahliye edildi.
6 Haziran 2017’de gözaltına alındıkları günü hatırlayın lütfen!
Ne silahlı terör örgüt üyesi oldukları kaldı, ne yardım ve yataklık ettikleri, ne casusulukları...
Ada’da, bir otelde aleni yapılan bir toplantının nasıl okyanusları aşan, uluslararası bir davaya dönüştüğüne tanık olduk. Günlerce, faşist bir propaganda estirilerek, vatan haini, Hükümet düşmanı, Türkiye düşmanı ilan edildiler. 
Bir anda nasıl da düşman güç olmuşlardı...
Bir anda bir düşman yaratıldı ve toplantıdaki 11 kişi linç kampanyasına maruz kaldı.
Meğer ne çok maharetleri varmış...
Ne fena kişilermiş...
Türkiye’yi batırmak için ne planlar yapıyorlarmış...
Oysa, daha ne bir araştırma, ne bir ifade, bir iddianame vardı.
Cumhurbaşkanı’ndan Başbakanına, bakanlara, milletvekillerine kadar hepsi “Casusluk Davası” damgası vurdular.
Şimdi Osman Kavala için yaptıklarını o zaman 11 insan hakları savunucusu için yaptılar.
Osman Kavala da bir kumpasla, bir linçle karşı karşıyadır.
Cumhurbaşkanı Kavala için de benzer şeyler konuştu ve ne yazık ki, günümüz yargısında savcıların bunu nasıl değerlendireceklerini tahmin etmek zor değil.
Umarız yanılırız ve Kavala bir an önce serbest bırakılır.
Çöken Büyükada davasına dönecek okursak; onlara göre, 11 kişi Büyük Ada’da toplanıp, Türkiye’yi nasıl yıkarız diye plan yapmaya kalkmıştı...
Büyük Ada’da Türkiye’yi yıkma planı...
Casuslar biri arada...
Kimi Alman, İsveç, İranlı...
Karma casuslar şebekesi...
İhbarla birlikte gözaltına alındılar ve öyle bir fırtına koparıldı ki, neredeyse deniz taşacak adalar batacaktı!
Haritalar, planlar, hesaplar, krokiler vardı...
Gizli toplantı...
Toplantıda basıldılar...
Harita ortaya çıktı...
Hepsi Türkiye düşmanı...
Ajan bunlar...
Casus Şebeke Çökertildi...
Darbe yapacaklardı...
Havuz medyası şaha kalkmıştı.
Ne Mc Carty, ne Goobels...
Bunlar dünyaya parmak ısırtacak cinsinden.
Yalan haberde yarıştılar.
Adalet yürüyüşü, Gezi direnişi...
Hersi bunların başının altından çıkmıştı.
Neler, neler...
Bazen aynı manşetle çıktılar.
Reis’in ağzından çıkanı manşetlere taşıdılar...
Ancak daha ilk duruşmada yalanın perdesi yırtıldı.
Peki, bunca yalan uyduran, suç yaratan, kara propagandada yarışanlar acaba şimdi ne yapıyorlar!
“Yok, öyle değil, araya devletler girdi, görüşmeler yapıldı, öyle tahliye edildiler” diyecekler varsa, ona da onlara da söyleyecek sözümüz var.
Öncelikle bunu yazsınlar. Yazsınlar ve hesabını Saray’dan sorsunlar!
Gerçekten böyle bir şey olmuşsa biz de bilelim.
Ama biz şunu da soralım; madem bu 11 kişilik bir casusluk hareketeydi, madem bunlar Türkiye’ye Büyük Ada’dan taarruza geçeklerdi, darbe planlıyorlardı, ajan faaliyeti yürütüyorlardı, ve madem Türkiye büyük bir tehlikeyle karşı karşıyaydı, o halde, kimler nasıl bir pazarlık yaptılar da bu tehlikeyi yok gibi gösterdiler.
Madem bunlar Türkiye’nin altına bomba koyan casuslardı, o halde kim Türkiye’ye ihanet ediyor, yoksa yeni bir satış sözleşmesi mi imzalandı...
Yeni bir Sevr mi...
Bir de madem “Türkiye bir hukuk devleti” ise, nasıl oldu da üstten görüşmelerle, sizin günlerce çene patlatıp, kalem oynatıp, görülmedik çaba sarf edip olmadık yalanlar ürettiğiniz senaryo birden çöküverdi?
Yoksa satıldınız mı?
Ya da, ne bileyim, kendinizi nasıl hissediyorsunuz, hangi ruh hali içindesiniz!
Düşünün ve utanın!
Bir de, Tüm havuz medyası ile birlikte davranan, güya AKP karşıtı olan iş buralara gelince aynı koroda yer alan, Erdoğan’ın, eline su dökemeyeceği ulusalcı tayfa, ırkçı, faşist güruh ne diyor acaba, ve yine Aydınlık, Sözcü ve türevleri...
Daha ilk duruşmadan tüm iddiaların çürütülüp, iddianamenin bir paçavraya dönüştürülmesi karşısında ne diyeceksiniz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa