Gene eski hallerine döndüler
Troya savaşına katılan Yunanistanlı kent krallarının en ünlüsü Odisseus, yirmi yıl sonra dönebildi yuvasına! Haliyle gemileriyle dönüşü sırasında, denizlerde yaşadığı o olağanüstü serüvenlerden bazılarını, en yakınlarına anlatıyordu zaman zaman...
Geçekten de Kral Odisseus; hep aklını kullanarak yol aldığı için, eli yabalı Denizler Tanrısı Poseydon ona çok kızıyor, gemilerinin üstüne üstüne azgın fırtınalar salıyordu... Bu yüzden bir keresinde Odisseus, Büyücü Tanrıça Kirke’nin ünlü adasına sığınmak zorunda kalmıştı gemici yoldaşlarıyla...
Sığındıkları o ada konusunda bilgi edinmek için Tanrıça Kirke’nin sarayına gönderdiği yirmi arkadaşı geri dönmeyince de, onları bulabilmek için Kirke’nin sarayına doğru tek başına yola çıkmıştı Odisseus...
TANRI HERMES ÇIKTI KARŞIMA
İşte bu olayı, bir Akdeniz temmuz akşamında, karısı Kraliçe Penelopeya’ya ve birkaç yakınına kendince anlatmaya başladı:
“Tam Kirke’nin konağına yaklaştığımda, bir delikanlı kılığında Tanrı Hermes önümü kesmez mi birden! Altın değneğinden ve uçan sandallarından tanıdım onu! ‘Tanrıça Büyücü Kirke’nin yanına mı gidiyorsun yoksa?’ diye sordu bana gülümseyerekten. ‘Arkadaşlarının hepsini domuza dönüştürüp bir ağıla kapattı o!’ Sonra ellerimden tutup; ‘Şimdi beni iyi dinle arkadaş’ dedi bütün sevecenliğiyle tanrı Hermes. ‘Kirke’nin sana hazırlayacağı bütün tuzakları anlatayım’ diye bazı konularda bana ipuçları vermeye başladı...’Büyücü Tanrıça Kirke, o uzun değneğiyle sana dokunmak istediğinde, belindeki sivri kılıcını hemen çek’ dedi. Ödü kopacak tanrıçanın ve seni yatıştırmak isteyecek. Birtakım önerilerde, isteklerde bulunacak. İsteklerini beğenmesen de sakın tanrıçayı horlamaya kalkma! Ama sana bir kötülük etmeyeceği konusunda da ona cehennemin Stiks Irmağı üstüne ant içir.’
‘SEN HEP AKLINI KULLANIRMIŞSIN...’
Tanrı Hermes böyle deyip birden ortadan kayboldu... Ben de bir süre sonra Kirke’nin sarayına ulaştım... Bütün sevecenliğiyle içeri buyur etti beni ve altın kaplamalı bir koltuğa oturttu. Bir tas şurubun içine bir şeyler koyup kardı ve içmem için bana uzattı. Ben de tanrı Hermes’in öğütlediği gibi içtim. Değneğiyle birkaç kez sırtıma vurmak isteyince de, kılıcımı çektim hemen! Tıpkı ölümlü bir kadın gibi keskin bir çığlık saldı hemen tanrıça! Ardından da yalvara yakara; ‘Kimsin, nerelisin sen?’ diye sorular sormaya başladı. ‘Yoksa Tanrı Hermes’in bana bir zamanlar sözünü ettiği Odisseus musun? Troya savaşından dönüyor olmalısın? Çok akıllı ve çok kurmaz olduğunu söylemişti... Hep kendi beyninin buyurduklarına uyarmışsın... Senin buraya bir gemiyle uğrayacağını söylemişti bana. Demek doğruymuş. Şimdi sen kılıcını kınına sok ve şöyle birlikte oturup biraz konuşup dertleşelim...’
Ama ben kendisine inanmadığımı, daha doğrusu güven duymadığımı söyledim Tanrıça Kirke’ye. Yirmi arkadaşımı daha önce kandırıp domuza dönüştürmüştü çünkü. Belki bana da aynı şeyi yapacağını söyledim...
Tanrıça Kirke, birden toparlanıp bana karşı böyle bir davranışta bulunmayacağı konusunda, Stiks Irmağı üstüne ant içti...
Dört peri kızı çalışıyordu Kirke’nin konağında. Tanrıça Kirke, onlardan birine bir kazan su ısıtmasını söyledi... Su ısınınca da benim gidip yıkanmamı istedi. Ben de gidip bir güzel yıkanmaya başladım. Acılı ve yorgun bedenimi uzun uzun ovdum; zeytinyağı ve kremler sürdüm. Biraz yatıp dinlendikten sonra da, beni yemeğe buyur etti Büyücü Tanrıça Kirke. Bir süre ben yemeklere el uzatmadım. ‘Yoksa beğenmedin mi yemeklerimi?’ diye sordu. ‘Ama tanrıçam’ dedim ben de. ‘Arkadaşlarımı domuza dönüştürüp ağıla kapatmışsın. Hiç insan olan bir insan, diğer arkadaşları aç açıkken, keyfine bakabilir mi?’
ONLAR SÜRÜLEŞİNCE DAHA İYİ OLMADI MI?
Ben böyle deyince; ‘Üzülmene gerek yok’ diye yanıt verdi hemen. ‘Onlar ne yapacaklarını unuttular. Artık sürüleştiler; bak hiç sesleri çıkıyor mu? Baba toprağını, yaşadıkları acıları, kurdukları düşlerini hep unuttular. Böylesi daha iyi değil mi?’
Ben hiç yanıt vermeyince değneğini kaptığı gibi dışarı çıktı Tanrıça Kirke. Domuza dönüştürdüğü arkadaşlarımı değneğiyle ite kaka salona getirdi. Onlara elleriyle dokunur dokunmaz hepsi de eski insan hallerine dönüverdiler! Ve beni tanıdılar! Hepsi hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ellerime, ayaklarıma sarıldılar...”
Kirke arkadaşlarımın böyle sulusepken ağlaştıklarını görünce yanıma geldi. Bizlerin Troya savaşları süresince ve de ülkemize dönüş sırasında çok acılar çektiğimizi, bir yerlerden duyduğunu söyledi. ‘Şimdi sen sahilde bıraktığın arkadaşların yanına dön,’dedi. ‘Oradaki geminizi bir kuytuya ve değerli eşyalarınızı da mağaralara saklayın. Sonra da oradaki arkadaşlarını al, buraya getir... Onlar da yiyip içsinler...’
YENİDEN İNSANLAŞMALARI NE GÜZEL ŞEYDİ!
Tanrıçanın bu sözleri üzerine sahildeki arkadaşlarımın yanına döndüm. Beni görünce hani analarına kavuşan yavru buzağılar gibi üstüme geldiler!
Hemen gemimizi bir kuytuya; mallarımızı, ziynetleri mağaralara sakladık. Sonra da onlara hep birlikte Tanrıça Kirke’nin konağına gideceğimizi söyledim... ‘Tanrıça Kirke herkese bol bol yiyecek, içecek sunuyor. Tertemiz yataklar veriyor’ dedim. Arkadaşlarım hemen hazırlanmaya başladılar... Ne var ki Eurilohos adlı kürekçi akrabam, ‘Hiç Kirke’nin sarayına gidilir mi?' diye çıkıştı hepimize. O her birimizi ya domuza, ya öküze dönüştürecek! Bazılarımızı konağına bekçi yapacak, bazılarımızı da tarlalarında çift hayvanı olarak kullanacak...
Bundan önce de bazı tanrılar bizim arkadaşlara neler yapmamışlardı!’
Böyle dedi akrabam olacak kürekçi!.. Bunun üzerine onun sahilde kalıp gemiye bekçilik etmesini söyledim. Ama Eurilohos bizi bırakmadı!..
Kirke’nin sarayına vardığımızda domuzluktan kurtulup yeniden insan kimliğine kavuşan arkadaşlarım, şen şakrak bir şölen içindeydiler...
Onları yeniden insanlığa dönmüş görmek ne güzel bir şeydi! O sevincimi hiç unutamıyorum...”
Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:
Son yayınlanan kitabımız:
- Homeros’un İzinde - İlyada Öyküleri (Yaşar Atan)
***
- Akdenizli Tanrılar (Yaşar Atan - 2. baskı)
- Akdeniz Mitologyasından Efsaneler (Yaşar ATAN)
- İnsan Ve Tragedya (Andre Bonnard – Çev: Yaşar Atan - 2. baskı)
Evrensel'i Takip Et