Burjuvaziden medet ummak...
Fotoğraf: Envato
Başkasından medet ummak. Kaynağında kendi gücüne güvenmemek yatıyor tabii ki. Gücüne güvenmek yerine beklenti içine girmek.
Hakkında beklenti oluşturulan her kim ya da kimler ise, koşullar ne olursa olsun, beklenticilik baştan yanlıştır. Hele söz konusu olan toplumlarsa, kişiler ve gruplar kadar, onların temsilciliğini yaptıkları sınıflar işin içine girer ve sınıflarla birbirleriyle ilişkileri esas alınmadan herhangi bir değerlendirme yapıp adım atmak olanaksızlaşır. Tek tek kişileri zemin edinip şu ya da bu konuyu çözümleyemezsiniz. Israr ederseniz yanlış yapıyorsunuz. Hesap kitabın artık milyonlar üzerinden yapılması zorunludur: Sömürülen on milyonlar ve sömüren küçük bir azınlık, belki milyonlar. İşçi sınıfına ve halka güvenirsiniz. Ya da burjuvaziden, gericilikten medet umarsınız!
Kurtuluş Savaşıyla birlikte M. Kemal’e bel bağlandı, her şey ondan ve onun temsilcisi ve sözcüsü olduğu tefeci-tüccar burjuvaziden beklendi. Bir Şefik Hüsnü vardı, TKP’nin Suphi’den sonraki sekreteriydi; M. Kemal’in sosyal devrim yapacağını ileri sürmüş, ona sonsuz destek sunmuştu. Sonra bir adım geri çekildi, Kemalist burjuvazinin demokratik devrimi gerçekleştireceğini ileri sürdü; feodalizmi eziyor diye Kürt ulusal isyanlarını ezmesini bile demokratikleşme adına olumladı.
Yine de bir tutamak noktası vardı; M. Kemal ulusal devrimin başındaydı, zayıf da olsa emperyalizme karşı mücadele yürütüyordu. Ancak politik bakımdan az-çok devrimci olduğunda da işçilerin burjuvazinin “kuyruğu” kılınmasının benimsenir bir yanı olamazdı.
Bayar-Menderes’le DP’nin kuruluş ve yükseliş yıllarında Kemalizmden etkilenen “solcu”lar karşı-devrim oluyor diye düşündüler. Serteller gibi başka bazı liberal solcularsa “tek parti iktidarı”nın jandarma vb. zulmüne karşı “demokratikleşme” adına DP’yi destekleyip demokrasiyi ondan ve temsil ettiği artık emperyalizmle birleşmiş burjuvaziden beklediler. Burjuvazinin iç hesaplaşmasının aleti oldular.
Sonra 27 Mayıs’ı destekleyip kurtuluşu darbecilerden bekleyenler oldu. Cunta örgütü MBK’ye, başındaki C. Gürsel’e mektup yazıp devrimci program önerenler çıktı. Yine demokrasi burjuvaziden beklenmekteydi. 12 Mart’ta, “devrimcilik” adına “Ordu kılıcını attı” dendi, en ileri gençlik örgütü bile bundan etkilenip ileri sürdüğü belirli talepler karşılanırsa cuntacılara destek vadetti.
Uzatmayalım. En son 12 Eylül 2010 referandumunda liberal solcular “yetmez ama evet” deyip AKP-Gülen Cemaati ortaklığına destek sundular. Gerekçeleri “askeri vesayete karşı” mücadele etmeleriydi! Oysa kendi egemenlikleri peşindeydiler. Demokrasi ve esenlik bir kez daha burjuvaziden, bu kez düpedüz gericilikten beklendi.
Son birkaç yıldır, “Aydınlık”, başında Perinçek’le AKP’yi açıktan destekliyor. İki gerekçe ileri sürüyor: Sanki halkın başına o bela etmemiş gibi Cemaate karşı mücadele ettiği ve Suriye’yle Irak’ta ulusallık iddiasıyla “vatan savaşı” yürüttüğü varsayımı. Ş. Hüsnü’yü övmekle başladı. 12 Mart’ta cunta destekçiliği yaptı. Giderek işi ilerletti: 12 Eylül’e gelinirken “sahte solcular” oldukları bahanesiyle devrimcileri deşifre ve ihbar etti. Yakınlarda Ergenekonculukta karar kıldı. Eski kontrgerilla şefleriyle birleşti. Şimdi partisinin yönetim kademeleri emekli general dolu. Artık bir devlet partisi durumunda. Ve gericilik içi iktidar hesaplaşmasında Cemaate karşı Ergenekon-AKP ittifakının bir unsuru olarak bir diğer devlet partisini destekliyor.
Devrim gericilik arasındaki çelişme ve sürtüşmelerden ancak yararlanır, ama gerici taraflardan birini destekleyip peşine takılmaz. Ancak halka güvenip dayanır, gericilikten medet ummaz. Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi vatan savaşıysa ve eğer gerçekten ulusal değerler söz konusuysa, emperyalizme karşı mücadele önem kazanır, devrim halkın ulusal direnişi üzerinden ilerler. Ama başka bir ülkenin topraklarında ilhakçılık yapan “vatan savaşı” nerede görülmüştür? Hele Avrasyacılık kılıfı altında Rus emperyalizmiyle iş birliği ne zaman antiemperyalizm ve vatanseverlik olmuştur? Slogan “Ne Amerika Ne Rusya...” olabilir. Amerika ve iş birlikçilerine karşı -AKP zaten iş birlikçi değilmiş gibi- “vatan” adına Rus emperyalizmine dayanmak, ondan medet ummak gericilik olduğu kadar iş birlikçiliktir.
- Böyle nereye kadar? 28 Ocak 2025 06:55
- Suriye ve Doğu Akdeniz niyetleri ve gerçekler… 26 Ocak 2025 04:51
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58