08 Kasım 2017 00:15

Kürtler yine seçim dışına itilir mi?

Kürtler yine seçim dışına itilir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeyi harıl harıl seçime hazırladığı artık sır değil. Erdoğan, büyük olasılıkla erkene çekeceği yerel seçim ile yeni devlet başkanı ile milletvekillerinin seçileceği genel seçim öncesinde, son birkaç yılın tablosunu da sınamayı düşünüyor. Erdoğan’ın AKP’li belediyelere dönük operasyonlarının da, “Biz temizleniyoruz, diğerleri de temizlensin” iddiasının da, AKP içinde artık sesli konuşulan yumuşamanın gerekliliği tartışmalarının da nedeni bu.

AKP’nin zorbalıkla iktidarı sürdürebilmesinin kolay olmadığı, bu nedenle yumuşaması, normalleşme yönünde adımlar atılması gerektiği, özellikle Binali Yıldırım cenahı tarafından dile getiriliyor. Nedenlerini tartışacağız ama içeriden gelen bilgiler Erdoğan’ın tutumunun farklı olduğu yönünde. Binali Yıldırım ve şürekası, OHAL’in daraltılmasını, cezaevlerindeki milletvekilleri de dahil seçilmişlerin, STK temsilcilerinin, politikacıların ve gazetecilerin -en azından bir kısmının- serbest bırakılmasını, ekonomiden siyasete normalleşme adımlarının atılmasını, bir seçim başarısı için gerekli görüyor. İşaretler, Erdoğan’ın aynı kanaatte olmadığı yönünde.

Erdoğan’ı anketlerin yönlendirdiğini biliyoruz. Güvendiği kurumlara yaptırdığı anketler Erdoğan’ın yol göstericisi durumunda. Yerel seçimlere ilişkin yapılan anketlerin tümünde kayyum atanan tek bir belediyeyi bile AKP’nin kazanamayacağı net görünüyor. Erdoğan’ın görevden aldığı AKP’li belediyelerin de, başka bazı belediyelerin de kaybedileceği konusunda ciddi işaretler var. Ayrıca AKP ve MHP’den azımsanmayacak bir oyun Akşener’in partisine kaydığı da görülüyor. Yerel seçimlerde, Akşener’in bazı belediyelerde CHP ile ittifak yapması -ki olasıdır- AKP’nin durumunu daha da zorlaştırır.

AKP içinden Binali Yıldırım gibi düşünenler yumuşama durumunda tablonun parti lehine değişeceğine inanıyor. Erdoğan ise yumuşama politikalarının seçim öncesinde yaşama geçirilmesinin aleyhlerine olacağı inancında. Bu nedenle kontrollü sertliğin sürdürülmesini savunuyor. Daha doğrusu Erdoğan, yumuşamanın yaşama geçirilmesi yerine topluma bir umut olarak sunulmasını doğru buluyor. Deyim yerindeyse, ‘Oy verirseniz, yumuşarız, normalleşiriz’ şiarıyla seçimlere gidilmesini, bu arada toplumun zapturapt altına alınmasının kontrollü bir şekilde sürdürülmesini doğru bir taktik olarak görüyor.

Erdoğan’ın seçimlere yönelik olarak dikkatle hesapladığı bir durum da kayyum atanan belediyelerdir. Erdoğan, bu belediyelerin normal koşullarda yeniden Kürtlerin denetimine gireceğini görüyor. Bir derdi de bunun önüne geçmek.

AKP’yi yakından takip edenler bilir. O, ne yapıp etti her seçim öncesinde silahlı Kürt hareketinin çözüm yanlısı yaklaşımını kendi lehine değerlendirerek çatışmaların en asgariye inmesini sağladı. Silahlı Kürt hareketi ise seçimler öncesinde siyasete fırsat yaratmak için çoğu kez tek taraflı ateşkes ilan etti.

Silahlı Kürt hareketinin yanlış yaptığı iddiasında değilim. Çözüm arıyorsanız, karşı tarafın niyetinden bağımsız olarak siyasete fırsat yaratmak, en azından kendi tutumunuzu kitlelere doğrudan göstermek durumundasınız. Bunun bir yolu da silahlı çatışma ve şiddete, siyasetin doğrudan halka sorulduğu seçim dönemlerde ara vermektir.

Bu kez durum farklı... Önümüzdeki seçimler için AKP içinden hiçbir kanadın, sertlik yanlılarının da yumuşama isteyenlerin de çatışmaların son bulması ya da asgariye inmesi yönünde bir arayışı yok. AKP’deki sertlik yanlıları başta olmak üzere sistemin devamlılığını savunanların önemli bir bölümü yoğun şiddet ortamında seçime gidilmesinin Kürtleri yerel seçimlerde siyaset sahnesinin dışına iteceği olasılığını da hesaplıyor ve bunu kendi lehlerine görüyorlar.

Demokrasi Partisinin (DEP) geri çekilmek zorunda kaldığı 1994 seçimlerinde de benzer bir tablo yaşanmış ve Kürtlerin rahatlıkla kazanacağı belediyeler sistem partileri arasında paymal edilerek adeta bu belediyelere el konulmuştu. Yeni bir oyunla HDP ve DBP bir kez daha seçim dışında bırakılıp böylece kayyum atanan belediyeler bir dönem daha kalıcı olarak sistemin devamlılığını savunanlar arasında paymal edilebilir.

Tansu Çiller, Doğan Güreş ve Mehmet Ağar konseptinin acımasız bir biçimde uygulandığı 1994 yılında DEP yerel seçimlere katılma kararı almış, ancak adaylarının karanlık güçler tarafından öldürülmesi, birçok adayın tutuklanması, öldürülmek ve tutuklanmak istemeyenlerin de ülkeyi terk etmek zorunda kalması sonrasında seçimlerden geri çekilmişti.

AKP’deki sertlik yanlılarının aklından geçen belki birebir 1994 konsepti olmayabilir ancak HDP ve DBP’yi yerel seçimlerin dışında tutmanın hesabı yapılıyor.

İşin özeti, AKP içindeki farklı kanatlar da dahil geniş bir kesim artık seçim sathi mailine girilen bir dönemde olduklarını biliyor ve oyunlarını ona göre kuruyorlar.

Toplumun değişim dönüşümünden yana olanlar bu oyunları hesaba katmalı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa