Suudi Arabistan’da son günlerde yaşananların bir iktidar kavgası olduğu çok açık. Yolsuzluk operasyonu açıklaması inandırıcı değil. Suudi Arabistan’da iktidarda olan klik, bazı muhtemel iktidar odaklarını zor yoluyla tasfiye ediyor. Bir nevi darbe söz konusu. Daha önce bu kadar şiddetli olmayan iktidar çatışmaları yaşanmış ve veliahtların bütün aşiret temsilcilerinden oluşan bir konsey tarafından seçilmesi, bakanlıklar ve iktidarın önemli kurumlarının da aşiretler arasında paylaştırılması üzerinde anlaşılmıştı. Fakat, bu anlaşma sık sık ihlal edildi. Şimdi de aşiretlerin bir kısmının diğerlerini zor yoluyla tasfiye etmesi süreci yaşanıyor. Bu kavgada ekonomik krizin de mutlaka etkisi olmuştur. Ve elbette, pek çok benzer olayda olduğu gibi işin içinde ABD parmağı da var. En azından darbeyi yapan kliği ABD destekliyor.

AKP yanlısı medya gelişmelere kaygı ile yaklaşıyor. Selman’ın ılımlı İslam vaatlerine öfkeyle itiraz ediyorlar. Selman’ı ABD ve İsrail’in kontrol ettiğini söylüyorlar. ABD ile anlaşan Veliaht Prens Muhammed Selman’ın, Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte Katar ve Lübnan’daki Hizbullah’a karşı silahlı müdahalede bulunacaklarını, bu durumda Rusya-İran-Türkiye bloku ile ABD-İsrail-Suudi Arabistan blokunun karşı karşıya geleceğini iddia ediyorlar. Suudi Arabistan-Katar, Suudi Arabistan-Yemen ve Suudi Arabistan-İran çatışmaları (En azından karşılıklı füze atmalar vb.) neyse de, Suudi Arabistan’ın Lübnan’a müdahalesi konusu çok ikna edici değil yandaş yazarların açıklamalarında. Yandaş yazarlara göre, Mısır Gazze’yi işgal edecek, Hamas’ı etkisiz hale getirecek, bir İsrail-Filistin Federasyonu oluşturulacak ve Hizbullah bu gelişmelere karşı koyacağı için ABD-Mısır ve Suudi askeri güçleri Lübnan’ı işgal ederek Hizbullah’ı da bitirecek. Oradan Suriye ve Irak’a geçerek, buralarda kaybettiklerini geri alacak, giderek İran’a yönelecek, Türkiye’yi tehdit edecek. ABD bu iş için elli bin kişilik bir askeri güç oluşturmuş. Mısır- Suudi Arabistan ve BAE askerleri de bu güçle birlikte hareket edecek. Açıkça söylemeseler de YPG’nin ve Barzani güçlerinin de bu gücün içinde olacağı ima ediliyor.

AKP yandaşlarının senaryosu bir üçüncü dünya savaşı öngörüyor. Yazarlar, AKP’nin de kendileri gibi düşündüğünü, bu nedenle Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin Katar’a gittiğini iddia ediyorlar. Hariri’nin istifasını da bu senaryo içerisine oturtuyorlar.

AKP’yi ve yandaşlarını asıl korkutan, bir üçüncü dünya savaşı olasılığından ziyade bir süre öncesine kadar Ortadoğu’daki en önemli müttefiklerinden biri olan Suudi Arabistan ile (ve muhtemelen kısa bir süre sonra Katar ile de) ilişkilerinin kopması ve iktidarı kaybetme sırasının kendilerine geldiği korkusu olabilir mi? ABD’nin kendilerini de iktidardan düşüreceğini mi düşünüyorlar acaba? Belki de, bir dünya savaşı ya da ABD müdahalesi ile korkutarak mütereddit yurttaşları başkanlık seçimine doğru AKP etrafında toplamaya çalışıyorlar.  Belki, bu yüzden son günlerde laiklere, Atatürkçülere gülücükler göndermeleri. 

Bekleyelim göreceğiz. 
 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın’

‘Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın’

Toplu sözleşme sürecinde olan kamu işçilerinin, Türk-İş ve Hak-İş yöneticilerinin üzerinde anlaştığı sözleşme taslağının kendilerinden gizlenmesine tepkisi büyüyor. Bu hafta hükümete sunulması beklenen taslağın onayları alınmadan masaya konmamasını isteyen işçiler, “Biz mücadele etmezsek sözleşmenin sonu belli” diyor.

22 bin 131 TL: Türk-İş’in açlık sınırı

72 bin 88 TL: Türk-İş’in yoksulluk sınırı

30 bin TL: Kamuda ortalama ücret

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et