Mahalli ayrışma: Şehir okulu mu, mahalle okulu mu?
Fotoğraf: Envato
Çocukluğum ilkokul sonrasına kadar Abant sırtlarında bir orman köyünde geçti, mahalleler arasında 1-2 kilometrelik mesafeler vardı. Doğa harika ama herkes kendi ailesi ile birlikte ayrı bir obada yaşayıp giderdi. İlkokul yedi sekiz ayrı obaya ayrılmış köydeki çocukların bir araya gelebildiği ortak buluşma, toplumsal bütünleşme yeri idi. Bir de yazları mahalle mektebi (Kur’an kursu) olurdu ki, bunun hem takvimi sınırlı idi hem de farklı obadakiler aynı yaz mektebine pek gelmezdi.
İlkokul sonrası mecburi istikamet şehre Düzce Lisesi orta kısmına geçiş yaptım. Oturduğumuz sokak Çelebi Çıkmazı idi ki gerçekten sonu çıkmazdı, sokağımızda Çerkez, Pomak, Gürcü, Laz, Abhaz… hemen her gruptan Kafkas ve Balkan göçmenleri yaşardı. Çocukların çoğu ilkokuldan sonra ortaokula devam edemez, erkekler çıraklık işlerine, kızlar ev işlerine başlardı. İlkokulun devamını okumak isteyen köylü mahalleli herkes ise sonuçta üç okulda buluşmak durumundaydı, köy mahalle ayrımı yoktu.
SOSYOKÜLTÜREL MUHAFAZAKAR ÜÇLÜ YAPILANMA
Osmanlı’da Enderun ve daha sonra askeri okullar sayılmazsa 1830’lara kadar tek okul türü “medrese” olup Tanzimat’tan itibaren seküler-laik okullaşma ve çeşitlenme oluyor (rüştiye ve idadiler) ancak cinsiyet ayrımı cumhuriyete kadar hep korunuyor (ayrıca ruhban ve yabancı okullar var).
Medreselerin kapatılmasına karşın Osmanlı’dan bakiye cinsiyet ayrımı sürdü: İzmir Kız, İzmir Erkek, Bursa Kız, Bursa Erkek, Adana Kız, Adana Erkek Lisesi gibi. Yatılı öğretmen liseleri ve sanat okullarında da kız erkek ayrışıyordu. Birkaç büyük şehir dışında ayrı bir “kız lisesi” açmak verimli olmuyordu, Kız Sanat Okulları aynı zamanda “kız okulu” talebini karşılıyordu (İmam hatiplere kız öğrenci kabulü 1976’dan sonradır).
Osmanlı’daki yapı medreselerin (imam hatip okullarının) 1951’de tekrar açılması ile tümden geri dönüyordu; ilçedeki/şehirdeki “tek ortaokul” bazı meslek liselerinin orta kısımları ile birlikte sosyokültürel yapıya uygun şekilde çeşitleniyor muydu, ayrışıyor muydu, sonuçta ÜÇLÜ bir hal alıyordu: Karma okullar, genelde tek cinsli sanat okulları (kız sanat, erkek sanat) ve 1951’lerden itibaren imam hatipler (medreseler). Düzce için: 1933 ortaokul, 1943 akşam sanat, 1962 imam hatip, 1969 erkek sanat. Bu türleşme ve tarihlemeler hemen bütün büyük ilçeler için geçerli sayılabilir.
ÜÇLÜ AYRIŞMA AMA ŞEHRE ORTAK
Nüfusun toplumlaştırılması ortak yaşantı ve iş-işlevlere bağlı bulunuyor. Ortak iş ve yaşantılar ortak duygular oluşturuyor. Bu anlamda karma, tek cinsli veya dini sonuçta üç türü de tüm ilçeye, hatta vilayete, bazısı bölgelere hizmet veriyor, farklı etnisite, oba veya mahalden kimseleri bilinçli bilinçsiz sonuçta ortaklaştırıyordu (1940’ta açılan köy enstitülerinin karma olması, hele de köylüler için çok önemli bir merhaleydi, kısa süre sonra kapatıldı).
1970’lerde Düzce Lisesi, kız sanat ve imam hatip, daha sonra erkek sanat ve ticaret liseleri tüm ilçeye, hatta diğer ilçelere de (örneğin Yığılca) hizmet verirdi, okuyan tüm köy çocuklarının ve ailelerinin ortaklaşma yeri idi.
Dahası öğretmen okulları, Doğu ve Güneydoğu’da sayısı artmakla birlikte bölge okulları, asimilasyonist bazı yanları eleştirilse de birkaç ilin (bölgenin) bir araya geldiği yerlerdi, çocukların dünyası çok genişlerdi.
OBA VE MAHALLELERE BÖLÜNME AÇMAZI: ŞEHRİN İÇİNDE DİKEY-HİYERARŞİK SINIFLAMA VE AYRIMCILIK
Tarihin çarkı var mı bilmem ama çarklar bugün ortaklaşmaya değil, ayrışmaya doğru yol alıyor. Yeni sistem 1) CİNSİYET (tek cinsli), 2) OKUL TÜRÜ (din-zümre), ve 3) BAŞARI ayrışmasına 4) MAHALLİ AYRIŞMAYI da eklemiş bulunuyor ki, mahalli ayrışma belki bu ilk üçünden de daha ağır ve farklı bir anlam içeriyor.
Çok temel ayrışmalardan biri artık bölgeler arasında olmaktan öte aynı zamanda ve daha görünür olarak bir şehrin kendi içinde vuku buluyor. 15-20 bini aşıp aralarında ciddi ayrışma olmayan yerleşim kalmamış gibi gözüküyor. Nüfusun büyük kısmının büyük şehirlerde toplandığı dikkate alınırsa ayrışma site formuna kadar çıkmış durumda. Neredeyse her bir eğitim, meslek ve gelir grubu, her bir sınıf ve zümre katman katman şehirde ayrışmaya devam ediyor ve bunun en önemli ayağını MAHALLE-SEMT oluşturuyor.
Mahalli sistem MAHALLİ AYRIŞMA anlamına geliyor. Çocukları gençleri ORTAKOKUL ve LİSELERDE de AYRIŞTIRILAN bir şehrin sonunun nereye varacağını bir düşünün; sonuçları bugünkü öngördüklerimizden bile daha ağır olacaktır ve tekrar toparlamak çok zaman, maliyet ve enerji gerektirecektir.
MEB’i yönetenlerin, ülkeyi yönetenlerin akılsızlıklarının bedelini yine halk eti ile tırnağı ile ödemek zorunda kalacak.
Oysa çözüm hiç de zor değil. Tüm çocuklara İSTEDİKLERİ OKULA KAYIT hakkı. Mevcut halde biraz kaos yaratsa da birkaç yılda sorunu önemli oranda çözecektir. Toplum olma yolunda da tarihi bir adımı oluşturacaktır.
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44