Öğretmeniiiiim...

Yarın öğretmenler günü. Aslında bu “haftalar”, “günler” bizim gibi bilgiyi anlamadan kolayca tüketen toplumlar için pek bir anlam ifade etmiyor. Devletli, devletsiz birileri toplanıp, yarın unutulmak ve ilgili hiçbir şey yapılmamak üzere bir iki metin hazırlayıp, okuyorlar, bazı kanallarda işin uzmanı (her konunun uzmanı) bilirkişiler kocaman laflar ediyorlar ve ertesi gün evli evine, köylü köyüne.

Yarın öğretmenler gününde bazı ünlüler(?) arkalarında kamera ordusuyla ilkokul öğretmenlerinin evlerine gidecekler, kendilerini yetiştirdikleri için ellerini öpecekler ve sonra işgal ettikleri koltuklara dönüp emekli öğretmenleri için maaş artışı değil, “On maaş kredi” kararı çıkartacaklar. Kimi torunuyla gidip eski öğretmenine

“Öğretmeniiiiim.

Canım benim, canım benim”

türünden şiirler okutacak.

O gün, yani her 24 Kasım, yani yarın, çıkıp,

“Ulan iki yüzlüler. Sahtekarlar. Gözü yaşlı timsahlar. Senenin bir günü hatırladığınız öğretmenlerin 500 bini öğretmen olmak için 12 yıl üstüne 4 yıl üniversite okumuş, “Pedagojik formasyon” almak için kurslara paralar ödemiş ve siz sınıflara doluşturduğunuz ve öğretmen bekleyen yüzlerce çocuğa rağmen onlara kadro, yani iş vermemişsiniz. Bu kadar öğretimin üzerine, kendi yetiştirdiğiniz öğretmen adayına güvenmeyip onu bir de KPSS sınavına sokmuşsunuz. KPSS sınavından birinci olanı bile ‘Bizden değildir’ diye atamamışsınız. Dosyalarına ‘Bizden değil’ mührü vurduğunuz tecrübeli öğretmenleri uyduruk bahanelerle okullardan atmışsınız. Atılan ve atanamayan öğretmenlerin kimi minibüs şoförü, kimi gümrük memuru olmuş. Zabıtaya rağmen pazarda limon satabilen öğretmen adayını ‘Şanslı’ ilan etmişsiniz. ‘Bu kadar öğretmen fazla’ demenize rağmen 230 bin kişiyi öğretmen yapmak için üniversitelere almışsınız. Seneye 500 bin işsiz öğretmen sayısı 600 bin olacak. Ve siz 24 Kasım’da çıkmış öğretmenlere övgüler diziyor, emekli öğretmeninizin elini öpmeye gidiyorsunuz. Hadi oradan.” dese, kim bilir başına ne gelecek. Ne ile suçlanacak. 

Neme lazım. En iyisi, 

“Öğretmeniiiiimmm. Canım benim, canım benim…”