26 Kasım 2017

Odisseus, Sirenleri dinlerken

O adadan ayrılamadılar

Kent kralı Odisseus; Troya savaşı sonrası gemileriyle ülkesi Yunanistan’a dönerken, denizler tanrısı Poseydon; onun bütün gemilerini ve yoldaşlarını Ege denizinin sularına gömdü.

Kendisi de zar zor, Fayaklar denen bir halkın adasına sığınabildi. İşte Odisseus; bu yolculuğu sırsında yaşadığı o yürek yakan serüvenlerinden bazılarını, Fayaklar halkının yöneticilerine anlattı. Fayakların Prensesi güzel Nausikaa da, Odisseus’u cankulağıyla dinliyordu...

Gerçekten de kral Odisseus ve yoldaşları; bu dönüş yolculuğu sırasında, biraz dinlenmek için rasgele bir adaya uğramışlardı. Bu adada yaşayan büyücü tanrıça Kirke de; dönüş yolunu tam öğrenmeleri için onları, Ölüler Ülkesi’ndeki bilici Teyresyas’ın yanına göndermişti...

Savaş yorgunu Odisseus; Ölüler Ülkesi’ne ulaştığında, önceden tanıdığı ama artık gölgelere dönüşmüş dünyalılar sarmıştı hemen çevresini! Babası Sisifos’u da, kocaman bir kayayı önündeki dağın doruğundan aşırabilmek için onu yukarı doğru, kan ter içinde yuvarlarken görmüştü...

BABAM SİSİFOS KAYAYI DAĞDAN AŞIRACAKTI!
Çünkü tanrılar; dünyayı çok sevdiği ve oradan ayrılmak istemediği için Sisifos’u, böyle bir cezaya çarptırmışlardı! Odisseus, içi yana yana onunla konuşmuştu. Ama babası Sisifos, bu kayayı dağın öte tarafına yuvarlayacağından kuşku duymuyordu! O yüzden mutlu olduğunu söylemişti oğlu Odisseus’a...

Ayrıca Odisseus; Ölüler Ülkesi’nde gördüğü Otos ile Efiyaltes denen dikkafalı iki dev kardeşten de söz etti Fayakların yöneticilerine... Bu iki kardeş; Baştanrı Zeus’un ülkesini görebilmek için bulutların üstündeki Olimpos Tanrılar Ülkesi’ne tırmanmaya kalkmışlardı!

SİRENERİ DİNLEYEBİLEN TEK ÖLÜMLÜYDÜ ODİSSEUS!
Savaş yorgunu Odisseus; Ölüler Ülkesi’nden ayrıldıktan sonra, yoldaşlarıyla birlikte gemilerine atlayıp anavatanına doğru yeniden yola koyulmuştu. Tanrıça Kirke’nin ve Ölüler Ülkesi’ndeki bilici Teyresyas’ın öğütlerine de uymaya çalışıyordu...

Örneğin, Sirenlerin oturduğu adanın yanından geçerken, kürek çeken yoldaşlarının kulaklarını balmumuyla kapattırmıştı. Kendisini de geminin direğine kalın halatlarla sıkı sıkıya bağlatmıştı! Çünkü Sirenlerin o anlatılamaz güzellikteki çekici ezgilerini duyan bütün gemiciler, pupa yelken doğruca o güzel kızların yanına gidiyorlar ve gemileri oradaki kayalara çarpıp parçalanıyordu! Ve gemici sağ kalırsa, bu kez de Sirenlerin ezgilerini dinleye dinleye, oracıkta son soluğunu veriyordu! Ama evrenin gizemlerini çözmeye çalışan ve bu amaçla her türlü akıl yoluna başvuran Odisseus; hem Sirenleri dinlemek, hem de gemisine ve yoldaşlarına bir kötülük gelmemesini istiyordu. Bu yüzden kendini halatlarla geminin direğine sıkı sıkıya bağlatmıştı...

SAKIN GÜNEŞİN SIĞIRLARINA DOKUNMAYIN!
Gerçekten de Odisseus, Sirenlerin ezgilerine kapılıp onların yanına gidebilmek için halatlarından kurtulmaya çalışırken ecel terleri dökmüştü! Ama Sirenleri sonuna dek dinleyebilen tek ölümlü olmuştu...

Gene tanrıça Kirke’nin söylediği gibi; Güneş tanrısının sığır ve koyun sürülerinin otladığı Çatal adasına da ulaşabilmişti.

“Adaya yaklaşır yaklaşmaz” diye anlatmaya başladı Odisseus, “hemen kürekçi arkadaşlarıma durumu anlattım. ‘Şimdi bu adanın yanından usul usul geçeceğiz, dedim. Bu adada, Güneş tanrısının ak yünlü koyunları, sığırları var. Adaya çıkarsak kendimizi tutamaz, bu sığırlardan bir ikisini kesip yemeye kalkarız! İşte o zaman da başımıza inanılmaz kötülükler yağacak!’ Böyle dedim ama arakadaşlardan biri; ‘N’olur yani bu adada biraz dinlensek? Gemiyi şu güzel sahile yanaştıralım. Orada, bir güzel karnımızı doyuralım... Üstelik yıldızlara baka baka biraz dinleniriz de... Şafak sökerken de yeniden gemimize atlar, enginlere açılırız!’ dedi. 

Arkadaşlar bu öneriyi çok beğendi. Doğrusu ben de onların isteğine karşı koyamadım... Ama önümüze çıkacak sığırlardan ya da koyunlardan hiçbirine dokunmayacağımız konusunda hepsine ant içirdim...

NÜMFALAR, EZGİLERİYLE YILDIZARI COŞTURURLARDI...
Sahile yanaştık ve gemimizi, güneşin ışıl ışıl parlattığı o ünlü mağaranın yanındaki büyük bir kayaya bağladık. Sonra da bir gölgeye oturduk... Tanrıça Kirke’nin yolluk olarak verdiği yiyecek içeceklerden güzel bir sofra hazırladık... İyice yiyip içtikten sonra, yolculuğumuz sırasında, canavar Skülla’nın gemimize uzanıp yediği arkadaşların yasını tuttuk bir süre... 

Tanrıça Kirke’nin sözünü ettiği mağaraya baktım. Tanrıçanın söylediğine göre, bu mağarada oturan ve Nümfalar denen perikızları; sakin gecelerde dışarı çıkarlar; yıldızları coşturup dalgalandıran ezgiler söylerlermiş... Bunu arkadşlara da anlattım...

Ama yorgunluktan uyuyakalınca, perikızlarını filan göremedik! Fazla başınızı ağrıtmayayım, güzel dostlarım; o adadan ayrılacağımız gün, yeri göğü sarsan fırtınalar saldı denizler tanrısı Poseydon! Uluyan fırtınalarla karışık, ta tepemizden kapkaranlık bulutlar yağdırıyordu üstümüze... Çünkü Poseydon’un denizlere koyduğu yasakları dinlemiyorduk...

Denizler ve karalar tanrısı Poseydon’un saldığı dur durak bilmeyen rüzgârlar, hiç dinmedi bir ay süresince... Gemideki yiyecek, içecekler de tükendi... Yoldaşlarım haliyle acıktılar... Hani yeşil ot yemeye başladılar artık...

Güneşin koyunları, sığırları da, salına salına geçiyorlardı her gün önümüzden...

Arkadaşlarımı artık mideleri yönlendirmeye başlamıştı... Onlara koyunlara, sığırlara dokunmama konusunda yeniden uyarıda bulundum... Beni dinlemediklerini anladım...”

Öykünün burasında sustu Odisseus. Çünkü sarayın kör ozanı gelmişti elinde sazıyla... Ona hep birlikte yer açıp bir iskemleye oturttular.

Bir süre sonra sarayın ozanı, Akdeniz göklerindeki yıldızları bile fıldır fıldır coşturan ezgiler dillendirmeye  başladı...

Son yayınlanan kitabımız:
Homeros’un İzinde - İlyada Öyküleri (Yaşar Atan)

 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et