‘Birleşelim’ demek yetmez, birleşmek için adım atmak gerekir!
Fotoğraf: Envato
Emek Partisinin 8. Genel Kongresi geçtiğimiz pazar günü Ankara’da yapıldı.
8. Kongrenin ayrıntılarına; yapılan konuşmaların çeşitli yönlerine dair haberler gazetemizde ayrıntılı biçimde yer aldı.
Kuşkusuz kongre, Emek Partisinin kongresi olması ve partinin çalışmasının bir muhasebesinin yapılmasının yanında; emek, barış, demokrasi mücadelesinin sorunlarının çözümü içi yapılan tartışmalar nedeniyle de önemlidir.
Emek Partisinin 8. Genel Kongresi, ülkemizde “tek parti tek adam rejimi”nin inşası için atılan adımlara karşı mücadelenin sorunlarının aşılması için hemen her çevrede yürütülen tartışmaların çok sıcak olduğu bir döneme denk gelmesi bakımından oldukça önemlidir. Ve elbette EMEP’in 8. Kongresi insanlığın sömürüsüz, savaşsız, barış ve refah içinde bir dünya için verdiği mücadelenin en önemli adımı olan Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılına denk gelmesi nedeniyle de önemli bir zaman diliminde yapılmıştır.
HERKES, ‘TEK ADAM REJİMİ’NE KARŞI BARIŞ VE DEMOKRASİ İÇİN BİRLEŞELİM’ DİYOR
Bu yüzden; CHP’li vekillerden HDP’nin, DİSK’in, KESK’in genel başkanlarına, TTB, TMMOB’nin temsilcilerinden DBP, HDK, ÖDP ve DİB sözcülerine, SYKP ve SODAP genel başkanlarından Alevi Bektaşı Dernekleri temsilcilerine kadar bütün konuşmalarda ve kongreye gönderilen mesajlarda Emek Partisinin kongresinin yapıldığı zaman dilimine vurgu yapıldı.
Kongrede hemen bütün konuşmacılar Ekim Devrimi’nin 100. yılı vesilesiyle duygularını ifade ederken, Ekim Devrimi’nin kendilerine verdiği ilhama ve motivasyona da özel vurgu yaptılar.
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan’dan başlayarak hemen tüm konuşmacılar; gündemin en sıcak ve en önemli sorunu olarak öne çıkan konusuna, Emek Partisinin 8. Kongre sloganında ifade edilen, “Tek parti tek adam rejimine karşı Barış ve demokrasi için Birleşelim” sloganına dikkat çekerek, bu çağrının önemi üzerinde durdular.
Kısacası bütün konuşmacılar; tek parti tek adam rejiminin aslında faşizmin inşası olduğuna dikkat çekerken bunu önlemenin yolunun da; barış ve demokrasi içinde bir Türkiye isteyen herkesin birleşmesinde olduğuna işaret ettiler.
BİRLİK VE ORTAK MÜCADELEDE ENGEL NE?
Kuşkusuz ki, bu konuşmacıların “birleşme ve ortak mücadele”ye dair söyledikleri sadece kendi fikirleri de değildir; kendi temsil ettikleri örgütlerin vardıkları ortak fikri, hatta ilişkide bulundukları çevrenin de ortak fikrini, ortak isteğini dile getirdiklerini söylemek yanlış olmaz. Bunun böyle olduğunu bilmek için şöyle bir etrafımızdaki tartışmalara bakmak yeterlidir.
Elbette burada her mantıklı insanın aklına ister istemez şu soru geliyor: “Peki, bu kadar talep varsa, herkes olup bitenin, ne yapılması gerektiğinin farkındaysa, hatta bu konuda bir hemfikirlilik oluşmuşsa, herkes, ‘Ortak mücadelede birleşelim; bunun için gerekli adımları atalım” diyorsa, gerekli birlikler ve orta mücadelede neden adım atılamıyor?”
Şu açık ki; eğer tehdidin büyüklüğünün herkes farkındaysa ve her platformda yeniden yeniden “tehdit büyük”, “faşizm geliyor” tartışması yapılıyorsa; ve ama bu doğrultuda ciddi, kamuoyunu tatmin edecek boyutta adımlar atılamıyorsa; “tehdit büyük” gerçeği, mücadele edebilecek çevrelerde bile “karamsarlığı” artırıcı, moral ve motivasyon bozucu bir etki yaratır. Bugün ilerici demokrat çevrelerdeki yaygın olan çeşitli etkinliklere geçmişe göre bile “katılımın azlığı”, “Bir şey yapılmıyor” şikayetlerinin ve bu şikayetlerin birikiminin oluşturduğu “karamsarlığın” nedenin de bu olduğunu söylemek her halde gerçeğin önemli bir bölümünü ifade etmek olur.
‘TEK PARTİ TEK ADAM REJİMİ’ HAMLELERİ GERİ PÜSKÜRTÜLEBİLİR
Üstelik, bu ülkede siyasetle uğraşan herkes, 7 Haziran ve 16 Nisan referandumunun sonuçları tartışılırken ortaya çıkan gerçekler dikkate alındığında şu çok açıktır ki; ülkede hiç azımsanmayacak bir nüfus, daha da önemlisi Türkiye nüfusunun en dinamik kesimini oluşturan işçiler, eğitimli gençler, çalışan kadınlar, büyük şehirlere yerleşen halk kesimleri, Kürt nüfusunun önemli bir bölümü, “tek parti tek adam rejimi”ne karşıdır. Ve bu karşıtlığın örneğin 16 Nisan’a göre bugün daha da arttığını gösteren gelişmeler yaşanmaktadır. Üstelik bu gelişmeler, tek adam rejiminin savunucusu AKP ve MHP’nin tabanında ve tepesinde kendisini duyuracak bir aşamaya gelmiştir.
Böyle bir olanağın daha şimdiden var olması, elbette ki, “tek parti tek adam rejimi”ni inşa etme girimlerine karşı mücadele ettiğini, edeceğini ilan eden, Emek Partisi başta olmak üzere 8. Kongrede görüşlerini ifade eden parti ve çevrelerin, emek örgütlerinin sorumluluğunu artırmaktadır.
Bugün, en azından Emek Partisi, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, DİB, kendi aldıkları kararlarla “OHAL kaldırılsın, KHK’ler geri çekilsin” kampanyası başlatmışlar ya da bunun için karar almışlardır. Ve bu örgütler, bu mücadeleyi “tek adam rejimi”nin önlenmesiyle de birleştirmektedirler. Çünkü, “OHAL kaldırılsın, KHK’ler geri çekilsin” mücadelesi etrafında ciddi adımlar atılması, bu mücadele içinde ve mücadelenin yarattığı öz güvenle, tek parti tek adam rejimine karşı mücadelenin örgütlenip, bu doğrultuda adımlar atılması, dönemin en önemli somut görevi olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Emek Partisi’ni 8. Kongresinde yapılan konuşmalar; bu konuşmalar içinde ifade edilen, “tek parti tek adam rejimine karşı barış ve demokrasi talebini dile getiren güçlerin ortak bir mücadelede birleştirilmesi için bir adım olduğu ölçüde başarılı olacaktır. Aksi halde bu konuşmalar, tipik parlamentarizmin “güzel konuşma”lar kategorisinde kalacak bir siyaset tarzının versiyonu olarak kalacaktır.
Burada şunu da belirtelim ki; artık bu “birlik ve mücadele” görevi, ne ülke ne de yukarıda adı geçen odaklar için “Bugün yapmazsak sonra yaparız” denerek ertelenebilecek bir görevdir!
Şimdi bu görevi yerine getirmek için, adım atılmasının “zamanı”dır.
Burada “zaman” sadece “süreç zamanı” değil “takvimdeki zamanı” da ifade etmektedir. Çünkü saldırı “takvime” bağlanmıştır; ona karşı mücadele de bu “takvimi” gözetmek durumundadır.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47