Zarrab davası ekonomiyi etkiler mi? Piyasaların da yargısı vardır!
Fotoğraf: Envato
Reza Zarrab’ın sanık durumundan, ‘itirafçı’ statüsüyle, tanık durumuna dönüştüğü dava, ABD’de sürüyor.
ABD Hazine Bakanlığını dolandırmak için kumpas kurma...
Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı delmek için kumpas kurma...
Bankacılık sisteminde sahtekârlık yapma...
Bankacılık sisteminde sahtekârlık yapmak için kumpas kurma...
Kara para aklama...
Kara para aklamak için kumpas kurma...
Zarrab’ın kabul ettiği suçların listesi böyle uzayıp gidiyor.
Meseleye, “İran’a yönelik ambargoları delme” üzerinden bakan hukukçular...
“ABD’nin ambargosu Türkiye’yi bağlamaz...”
“ABD’nin ‘uzun kol yargı yetkisi’ kabul edilemez...”
Yorum ve itirazlarında bulundular.
Gelişmeler, hukuk ve siyaset açısından ‘yok’ hükmünde kabul edilse bile ekonomik açıdan aynı şey söz konusu olabilir mi?
“Dolandırıcılık, kara para aklama” iddialarının bulunduğu...
Bankaların adının geçtiği bir dava süreci...
Bankacılık sistemi, uluslararası sermaye trafiği açısından arıza bir durum yaratır mı? Görmezden gelinemeyecek bir ekonomik fatura çıkarır mı?
Bu sorulara yanıt arayacağız.
Hemen şunu belirtelim ki...
Davaya ilişkin süreç, Erdoğan’ı hedef alabilecek gelişmelere yol açabileceği gibi ekonomik sonuçlarıyla tüm ülkeye fatura çıkarabilecek bir potansiyeli bulunuyor.
EKONOMİK AÇIDAN DİKKAT!
Hepimiz biliyorduk ki...
Reza Zarrab, zevcesi Ebru Gündeş’le ABD’ye, çocuklarını oyun dünyası Disneyland’a götürmek için gittiğinde gafil avlanıp enselenmemişti.
İran’ın kara paralarının yıkanmasında bir numaralı isim olan ortağı Babek Zencani’nin…
İran paralarını iç ettiği gerekçesiyle İran’da idama mahkum edilmesi, Zarrab’ı ABD’ye itmişti.
İran Meclisi Yolsuzluk Araştırma Komisyonu üyesi Emir Abbas Sultani,o zaman durumu şöyle özetlemişti: “Reza, Türkiye’de kalsa İranlı yetkililer tarafından yakalanacağını bilerek ABD’ye gitti. Güvende olmak için.”
Açık ki, Zarrab ABD’ye kaçmasaydı İran yakalayacaktı!
Rüşvet ilişkileri...
Yapılan yasadışı işlemler...
Ambargoyu delmeye ortak olanlar...
ABD dış politikasına aykırı davrananlar...
Hepsi ama hepsi Zarrab’ın bilgisi dahilindeydi.
Bu bilgiler canını kurtarmada bir koz olabilirdi.
ABD’nin bilmediği bir durum söz konusu değildi elbet de.
Lakin...
İran yönetimindeki değişiklikler...
İran’a ambargonun kalkması...
Uluslararası ilişkilerin yeni boyut kazanması...
Ortadoğu’da değişen dengeler...
Bir yandan yeni defterler açmayı getirirken diğer yandan da eski defterleri de başka türlü karıştırmanın önünü açtı!
İran, Zencani’nin peşine düşerken ipin bir ucunun Zarrab’a ulaştığını tespit etti.
ABD de, bir zamanlar göz yumduğu vakaların kahramanını şimdi dava vasıtasıyla, Türkiye ile ilişkilerinde bir koz olarak değerlendiriyor, değerlendirecek.
Tartışılabilir.
‘Komplo’ denebilir.
‘Hükümetin sorumluluğuna’ dikkat çekilebilir.
“Türkiye’de yargılanmayan yolsuzluk” mahkum edilebilir.
Görülmelidir ki...
Zarrab’ın yargılanacağı davada şimdi roller değişti. Kamu bankasının üst yöneticisi tek sanık konumuna düştü.
Ekonomik açıdan dikkat!
SIRADA KARA LİSTE VAR
Dava jürisine dağıtılan listede Alman, Amerikan, Arap, İran ve Türkiye bankalarının isimleri geçiyor.
Listedeki Türk bankaları ise şöyle sıralanıyor: Aktifbank, Türkiye Halk Bankası ve Türkiye Ziraat Bankası.
Yöneticisi sanık olan Halkbank’ın da aracı olduğu vurgulanıyor. Halkbank’a yönelik olası yaptırımların önü açılmış durumda.
ABD Merkez Bankasının, Zarrab davasında adı geçen Alman Deutsche Bank AG’ye...
41 milyon dolar ‘kara para aklama’ cezası verdiğini hatırlatalım!
Ayrıca milyarlarca dolar ceza alan bankalar var.
Ne sadece Halkbank tehdit altında ne de sadece ceza değil tehdit olan.
Adı geçen diğer bankalar da yaptırımlarla karşılaşabilir.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke bankalarına ‘negatif not’ vermesi halinde bütün bir bankacılık sistemi...
Hatta dışarıdan gelecek kaynağa yüksek bağımlılığı olan ülke ekonomisi sarsılır.
Küresel finansa ulaşma zorlaşır.
Para bulmak zorlaştıkça faizler artar.
Faizi beslemek için ülke emekçilerinin üzerindeki sömürü katmerleşir.
Son 2.5 ayda yaşananlar, TL’deki değer yitimi ortada. Derinleşerek ve boyut büyüterek sürmesi söz konusu olabilir.
Üstelik yeni kriz sinyalleri de geliyor. ABD ve Avrupa ile yaşanan krizlere yenilerinin eklenebileceğinin işaretleri geliyor; AB’nin Türkiye’yi vergi kara listesine dahil etmeyi tartışması gibi.
Listeye dahil edilmek demek...
AB ile ticari ilişkilerinin de, parasal ilişkilerin de sıkıntıya girmesine yol açar.
SİYASİ FIRSATÇILIK DEĞİL AÇIK YARGI LAZIM!
Ortağı İran’da yolsuzluk ve rüşvetten idam cezası alan Zarrab’a Türkiye’de devletin değerli işadamı muamelesi yapmasının sonuçları yaşanıyor.
Suçların kapatılmasının bugünün ‘siyasal komplo’ yolunu açtığı kesin. Ekonomik sonuçlara yol açabilecek bir süreç işliyor.
Adı Zarrab olmaktan çıkan davanın batı ile ilişkileri, bölgedeki durumu nereye evrilteceğini zaman gösterecek.
Siyasi çıkar hesabıyla, uluslararası yargıdan medet umma yanlışlığına düşülmemeli.
Madem...
İran’a ambargoyu deldirme bahanesiyle...
Ülkeye her türlü yasal kontrolden uzak sermaye girişine yol verildi. Ülke ‘kaynağı belirsiz para’ cennetine döndü.
Yol verenler yargılanmalı.
Bu Türkiye’de yapılmalı.
Göstermelik değil açık yargı yolu açılmalı. Hiçbir şey ‘devlet sırrı’ adı altında gizlenmemeli.
Kanıtlar, iddialar açıkça ortaya konmalı, ortaya konan belgelerin üzerine açıkça gidilmeli.
Mesela...
Davanın sanığı, Halkbank Eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın avukatı Victor Rocco savunmasında şunları iddia ediyor...
* Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Zarrab’dan aldığı rüşvetlerle cebini doldurdu.
* Aslan defalarca Zarrab ile telefonla konuştu.
* Zarrab’ın Türkiye’de rüşvet ağı kurduğu biliniyor. Rüşvet verdiği kişiler arasında üst düzey yetkililer de bulunuyor.
Zarrab ile Aslan telefonla konuşmuş mu? Konuşmuşsa ne konuşmuş? Hepsini ortaya dökecek bir yargılama yapılmalı.
Ülkedeki tüm vatandaşları, tüm dünyayı ikna edecek bir süreç işlemeli.
Dünyaya cesaretle, “Suçluları biz yargılar ve cezasını veririz” diyebilecek bir süreç işletilmeli. Var mısınız?
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55
- Bir programın keskin bıçağı, ‘az çalışacağız’ diye pazarlanıyor 20 Ağustos 2024 05:00