06 Aralık 2017 00:12

Şema, harita ve leylek uçuşu

Şema, harita ve leylek uçuşu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeni polisiyenin popüler yazarı Jean Cristophe Grange, görünürde leyleklerin kıtalar arasındaki göç yollarını izlemek için kurulmuş, ama aslında bu göçmen hayvanların ayaklarına geçirilmiş halkalara takılı elmasların, Orta Afrika’dan Avrupa’nın merkezine kadar kaçak transferini gerçekleştiren suç örgütünü anlatır bir kitabında. Leyleklerin Uçuşu’nda genç kuşbilimcisinin, bu suç örgütünü deşifre etmek için takip ettiği göç yolu üzerindeki ülkeler, çatışmaların, ayaklanmaların, küresel hesapların içiçe geçtiği siyasi bir haritayla birebir örtüşür. Fransa, Bulgaristan, İstanbul, İsrail-Filistin, Sudan’ı Afrika’nın elmas yataklarına bağlayan küresel suç, sadece basit bir ticari baypas işleminden ibaret değildir. Amatör kuşbilimci, kendisine leylekleri göç yolunda izleme görevi veren “usta”sının kirli ilişkileriyle birlikte, ağın içinde yer alan devletlerin ve ticari tekellerin bir kanalizasyondan akan geçmişi ve şimdisiyle yüzleşir.

Reza Zarraf’ın İran’a altın ve para transferini anlatırken kırmızı ve mavi tebeşirle çizdiği şemadaki boşluklar, verdiği ve vereceği ifadeler ile tamamlandığında meselenin sadece İran ambargosunun delinmesindeki adli-polisiye ilişkilerinin açığa kavuşturulmasından ibaret olmadığı da iyice belirginleşecek. O şema şimdiden bunun işaretlerini veriyor. Serdar Turgut, Haber Türk’te yazdığı izlenimlerinde şöyle anlatıyor “Zarrab’ın son derece komplike olan kara para aklama şemalarını çizerken anlattıklarının şehvetine kapıldığı da görülüyordu. Kırmızı ve mavi tebeşirle çizdiği çizgiler bir noktada birleştiği anda Zarrab coşkusunu bastıramadı, utanmasa çığlık bile atabilirdi.”

Zarrab’ın bastırdığı çığlık, kendi zekasını dünya aleme gösterme fırsatı bulduğu için şişen ergen egosunun yarattığı ruhsal dalgalanmanın karşılığı olabilir. Bilemeyiz. Fakat onun tahtaya çizdiği şemayla birlikte eli güçlenen pazarlık, Türkiye başta olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerin coğrafyalarını da kesen ve şimdilik, bir mahkeme salonunda olabileceği kadar flu siyasi hesapla örtüşmeyi bekliyor. Henüz atılmayan çığlık sadece Reza’nın boğazında takılı kalmış değil. 

İlk siyasi temenni Trump’ın Suudi Arabistan’daki ziyareti sırasında çekilen resimde yer alıyordu. Bir kürenin üzerinde ellerini birleştirerek yemin eden modern Tapınak Şövalyelerinin bu ritüeliyle Ortadoğu’daki yeni güçler dengesinin kuruluşunun işareti verilmişti. Mahkeme salonunda çizilen şema bu fotoğrafla tescillenen arzuya doğru  gidiyor.

Şimdilik ilk sonuç fena değil: ABD reisinin Suudi Arabistan ve Mısır liderleriyle birlikte poz verdiği resme dahil olmayan Türkiye devletinin Rusya ile flörtü, İran’ın Ortadoğu’da palazlanan varlığı Reza Zarraf davasının fonunda masaya yatırılırken Türkiye Hükümeti daha depremin ön sarsıntılarından dengesini kaybetmiş görünüyor. Bu durum davanın gerçekleştirilmeye çalışılan niyet bağlamında nasıl bir ağırlık taşıdığının göstergesi. Mesaj başlangıç noktasındaki ülke için gayet iyi anlaşılmıştır. 

Öte yandan mahkemenin verdiği mesajın Ortadoğu’ya yönelik bir tür, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla mesajı olduğunu akıldan çıkarmamakta yarar var. ABD’nin bir şov gibi kurguladığı mahkeme, olup bitenlerle ilgili hesap sorma iddiasından çok, bu ülkenin neye muktedir olduğunu gösterme gayreti taşıyor daha çok. Esasen de yakın gelecekteki Ortadoğu tahayyülünü ete kemiğe büründürmeye çalışıyor. Olup olamaması ayrı konu. 

Davanın Türkiye’deki muhtemel sonuçlarıyla ilgili çok şey yazıldı çizildi. Davanın kendiliğinden AKP’yi yerinden edebileceğine inanan epey bir kesim var. Öngörülerin hesap etmediği tek şey, böylesine şiddetli pazarlıkların Hükümeti sırf bu yüzden artık yönetemez hale getiremeyeceği. Mevcut rejimin baskısından, bakanları develeri havuduyla yutuyorken işçiden hala fedakarlık isteyen Hükümetin katakullilerinden yeterince bezmiş kesimlerin kendine özgü şeması yoksa ülkeye 2023 vizyonu çizenlerle Reza’nın şeması ve dahi bölgeye kurgulanan yol haritası eninde sonunda aynı noktada şehvetle buluşabilir; bastırılan çığlık da artık bastırılmaz olur. 

Bütün mesele “artık yeter” diyenlerin, masum leylek uçuşları coğrafyasında, bölgesel ve küresel suç örgütlerinin kurduğu hegemonya ağından özgürleşmesidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa