13 Aralık 2017

Tayyip Erdoğan Yunanistan’a niye gitti? 

Çok önceden planlanmış bir nezaket ziyareti miydi? Eğer, öyle ise ziyaret pek nezaket ziyaretine benzemedi. Keşke öyle olsaydı ve nezaket ziyareti çerçevesinde sürseydi.

Erdoğan’ Yunanistan’a FETÖ’cüleri istemek için mi gitti? Öyle ise, böyle bir mesele için yıllar sonra Yunanistan’a Cumhurbaşkanının gitmesi bir prestij kaybı sayılır. Zaten bir senedir istiyorsunuz ve vermiyorlar. Cumhurbaşkanı oraya gidip isteyince de vermeyecekler ve “ağırlığınız” kalmayacak.

Kıbrıs sorunu konusunda yeni bir girişim mi söz konusuydu? Gezide Kıbrıs çok konuşulmadığına göre bu ihtimal de zayıf.

Peki, Erdoğan Yunanistan’a Lozan Antlaşması’nın “güncellenmesi talebi” ile mi gitti? Gezide Erdoğan en çok bu konuyu dile getirdiğine göre, bunun için gitmiş olabilir. Ama, öyle ise, bu ziyaret çok da başarılı bir ziyaret değildi. Çünkü, Erdoğan’ın Lozan konusunda ne gibi güncellemeler teklif ettiğini anlayamadık. Gerçekten Lozan konusunda bir sıkıntı varsa, bunu çözmenin yolu Erdoğan’ın yaptığı gibi değildir her halde. Bir kere Lozan Antlaşması sadece Yunanistan ile yapılmadı. Konunun sadece Yunanistan ile değil bütün imzacı devletlerle görüşülmesi gerekir. İkincisi, Yunanistan Cumhurbaşkanının dediği gibi Uluslararası anlaşmalar tadil ya da reforme edilmez, iptal edilir ve gerekirse yeniden aynı konuda başka bir antlaşma yapılır. Böyle bir niyetiniz varsa; önce dışişleri bürokratlarınız konuyu kapalı kapılar arkasında gündeme getirir, taraflarla uzun pazarlıklar yapılır, tarafların tümü sizin de olur diyeceğiniz konularda anlaşırsa konu kamuoyu gündemine getirilir. Ve iktidar temsilcileri bu konuyu taraflarla açıktan konuşmaya başlar. Böyle, kahvehane sohbeti yapar gibi, bir basın açıklaması sırasında “ gelin Lozan’ı reforme edelim” denmez. Denirse kimse sizin söylediklerinizi ciddiye almaz.   

Sizi hangi konu rahatsız ediyor? Azınlıklar sorunu mu? Ege Adaları sorunu mu? Daha bunu bile söylemiyorsunuz. Bu konularda Lozan Antlaşması hükümleri mi yetersiz ya da sizin aleyhinize, yoksa karşı taraf Antlaşma hükümlerini uygulamıyor mu? Hangisi? İkincisi ise “uygula” dersiniz. Konuşmalardan uygulamadan şikayet ettiğiniz anlaşılıyor. Niye değişiklik yapalım diyorsunuz? Sorun sadece Müftü’nün nasıl seçileceği meselesi mi? Sizin atadığınız kişiyi Batı Trakyalılar müftü olarak seçse ve Atina’da minareli bir cami yapılsa sorun çözülecek mi? Konuşmalarınızdan öyle anlaşılıyor.

Onlar da, özerk olması gereken Gökçeada- Bozcaada’dan , Lozan Antlaşması sırasında 180 bin olan Rum azınlığın sayısının 4 bine düşmesinden, Heybeliada Rum Okulundan, 6-7 Eylül’den vb. söz ederlerse ne diyeceksiniz? 

Yoksa, oradaki bütün konuşmalarınız iç kamuoyu için miydi? Yeni bir “one minute” şovu mu yaptınız? Kılıçdaroğlu’nun son günlerde çok sık dile getirdiği “Ege Adalarını teker teker Yunan’a veriyorsunuz, Yunanistan adaları teker teker silahlandırıyor sizin gıkınız çıkmıyor” sözlerine karşılık mı Yunanistan’daki atarlanmalarınız?

Yazık.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın’

‘Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın’

Toplu sözleşme sürecinde olan kamu işçilerinin, Türk-İş ve Hak-İş yöneticilerinin üzerinde anlaştığı sözleşme taslağının kendilerinden gizlenmesine tepkisi büyüyor. Bu hafta hükümete sunulması beklenen taslağın onayları alınmadan masaya konmamasını isteyen işçiler, “Biz mücadele etmezsek sözleşmenin sonu belli” diyor.

22 bin 131 TL: Türk-İş’in açlık sınırı

72 bin 88 TL: Türk-İş’in yoksulluk sınırı

30 bin TL: Kamuda ortalama ücret

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et