20 Aralık 2017 00:15

ABD’nin dünyaya ‘güç'le nizam verme belgesi!

ABD’nin dünyaya ‘güç'le nizam verme belgesi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin, “Önce Amerika” başlıklı  yeni “ulusal güvenlik strateji”sini açıkladı: ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinin “Dört temel unsura dayandığını” söyledi.

Trump, bu stratejinin “dört temeli”ni;

-“Yeni strateji belgemiz önceliği sınırlarımızın güvenliğine verecek.
-Stratejimizde ikinci temel prensip Amerika’nın refahını korumak ve güçlendirmek olacak.
-Stratejimizin üçüncü temel noktası barışı güçle korumak.
-Stratejimizin bir diğer ayağı da tüm dünyada Amerika’nın etkinliğini, gücünü arttırmak” olarak sıraladı.

Bu stratejinin gerekçesini de Trump, “Bu strateji ile dünya çapında güçlü askeri, ekonomik ve siyasi yarışların döndüğünü kabul ediyoruz. Amerikan etkisine, değerlerine ve zenginliğine meydan okuyan rakiplerimizle,- ki bunlar Rusya ve Çin,- karşı karşıyayız” diyerek savundu.

TRUMP’A YAKIŞAN BİR ULUSAL GÜVENLİK BELGESİ!

“Strateji belgesi” dünyanın en büyük emperyalisti “ABD’nin ulusal güvenlik strateji belgesi”, belgeyi hazırlayan da Trump yönetimi olunca, dünyaya lafta bile olsa “barış”, “refah”, “insan hakları”, “özgürlükler” vaat eden bir belge beklenemezdi. Nitekim bu belgede; ağırlık “Amerika’nın askeri olarak ve ekonomik olarak daha güçlü bir ülke” olması vurgusuna yer verilirken “barış” sözcüğü sadece bir kez kullanılmış; o da sadece gücü “meşrulaştırmak” için “Barışı güçle koruyacağız” demek için!

“Adalet”, “insan hakları”, “özgürlükler”, “batı demokrasi değerleri” gibi bugün dünyanın her köşesindeki halkların taleplerine dair hiçbir şey belgede yok.  

Elbette “ulusal güvenlik stratejisi”nin  başlığının, “Önce Amerika” olması şaşırtıcı değil. Ama, önceki başkanların “ulusal güvenlik stratejisi” belgelerinde hiç olmazsa, “dünya barışı”ndan, “Refahın yaygınlaştırılması”ndan, “Uluslararası adaletin sağlanması için çalışmak”tan söz edilir; “Daha barış içinde, daha adil, daha yaşanır bir dünya” için ABD’nin dünyaya vaatleri öne çıkarılır; “askeri güç”, “Ekonomik güç kullanma” bu tablo içinde daha geri planda olurdu. 

Elbette burada; “İyi olmuş; eski başkanlar gibi ikiyüzlülük yapmamış, Trump ABD’nin emperyalist amaçlarını açığa vurmuş. Bu da dünya hakları için iyidir” denebilir. Ama bu elbette Trump’a çok olumlu bir paye vermek olur. Çünkü gerçekleri söylemek bir “erdem”dir ama gerçeklerin bir yanını söylerken öte yanıyla gerçek çarpıtılıyorsa, bu gerçeği söylemek değil ama “Emperyalizmin dünyayı silah ve ekonominin gücüyle hizaya sokmasına meşruiyet sağlama” tutumuna çanak tutmak olur.

BARIŞI ‘GÜÇ’LE SAĞLAMA STRATEJİSİ

Yani Trump, ABD emperyalizminin amaçlarını örtüsüz bir biçimde dile getirirken, “Bu amaçları gerçekleştirmek için dünyayı savaşlara sürükleme de dahil her yola başvurmanın Amerika’nın meşru hakkı olduğunu” iddia ediyor.

Bu yüzden de Trump’ın ABD emperyalizmin has niyetlerini açıkça ifade etmesi, onu gerçeği söyleyen bir lider yapmaz ama emperyalizmin çıkarlarının en gözü kara biçimde savunmak için yola çıkmış, ABD emperyalizminin savunucusu yapar! Nitekim Trump, ABD emperyalizminin çıkarlarının radikal bir savunucusu olarak, Meksika sınırına duvar örmekten İran’a ambargoya, Çin ve Rusya’yı “düşman güç” olarak göstermiş, seçim vaatlerini “ulusal güvenlik” belgesine geçirmiştir. Kuşkusuz bu, aynı zamanda Ortadoğu’ya Suudi Arabistan-Mısır ekseni üstünden yeni nizam verirken, Katar ve Kudüs girişimleri türünden hamleleri sürdüreceğinin de “belgeye” girmiş olması demektir.

Bu “ulusal güvenlik stratejisi belgesi”yle ABD; önümüzdeki yılların dünyaya daha barış ve refah içinde bir dünya değil, ama ülkeler arasındaki ekonomik yarışı ve askeri mücadeleyi daha ileri götürmeyi, dünyanın yeniden paylaşımı için çelişki ve çatışmaları keskinleştirmeyi vadediyor. 
Bu yüzden de önümüzdeki aylar ve yıllar; ABD’nin sadece rakiplerine, düşmanlarına değil, müttefikleri ve iş birlikçisi rejimlerin de bu stratejiye bağlanması için baskının ve “Amerikan gücü”nün hedefi olacağını söylemek yanlış olmaz. Örneğin Suudi Arabistan-Mısır’la birlikte Katar üstünden Rusya ve İran’a karşı yaptığı hamle, Kudüs’ün İsral’in başkenti ilan edilmesi gibi yeni girişimler beklemek yanlış olmaz.

BU STRATEJİDEN TÜRKİYE’YE DE YENİ GERİLİMLER DÜŞECEK

Trump’ın “ulusal güvenlik strateji” belgesinde Türkiye için açıkça bir şey söylenmiyor ama, ABD’nin bölgedeki yeni “bölgesel gücü” ve “model ülkeleri” artık İran ve Rusya’ya yaklaşan Türkiye değil, Suudi Arabistan-Mısır ve onların etrafında birleşen diğer iş birlikçi ülkeler olduğuna göre, Türkiye’ye de bu yeni eksen üstünden “ayar verilmek” istenmesi sürpriz olmaz. 

Rusya ve Çin, açıkça ABD ulusal güvenlik stratejisinde baş hedefler olarak gösterildiğine göre, ABD’nin Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemi almasından Suriye politikasına, İran’la ilişkilerinden İsrail-Kudüs politikasına kadar geniş bir alanda Trumpçı Amerikanın hedefleri arasında olabileceği de ortadadır. 

Bu da; Trump ABD’ye başkan seçildiğinde bayram eden bir kaç hükümetten birisi olan ve hâlâ “Eyy Trump” demekte sıkıntı çeken Erdoğan-AKP Hükümeti için kaderin cilvesi olmalı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa