Deniz birleştirici ve ayrıştırıcıdır
Deniz Gezmiş, herkesin üzerinde birleşeceği “ortalama”, liberal, hattı-hedefi belirsiz bir “kişi” olmadı, değildir. Baskı altında olan, baskıya hedef olan, sömürülüp-ezilen, boyunduruk altına alınmış kim varsa, hangi ülkede yaşıyor olursa olsun, onun yanında safa giren, onların hakları için yiğitçe savaşa atılan bir Deniz’dir o. Kısa, ama onurlu yaşamına bakan her bir kişi, ihanet ve alçaklığın çukurlarında debelenen iş birlikçi gerici ya da egemen gericiliğin ve emperyalistlerin maşası ve yalakası değilse, Deniz Gezmiş ve canıyla kanıtladığı davasına bağlılığında, büyük bir yurtseverlik, halka ve ülkesine bağlılık, enternasyonal devrimci bir militanlık görür. Deniz, emperyalist şeflerin, siyonizm ve emperyalizmin, siyasal gericilik ve faşizmin kararlı düşmanı olarak boyun eğmezlik bayrağını yukarılara çeken halk kahramanlığının bir sembolü olmuştur. Onun adı, NATO’cularla, Amerikan ve İsrail iş birlikçileriyle, ezilen halkların düşmanlarıyla, işçi ve emekçilerin kanını emen sermaye kodamanlarıyla ve onların siyasal-askeri temsilcileriyle hiçbir zaman yan yana gelmemiştir, gelmeyecektir. Deniz’in düşman bildikleri ve gösterdikleri dün de, bugün de düşman safında duranlardır. İşçiye, emekçiye, yoksul köylüye, ezilen halklara düşman olanlar Deniz’in de düşmanı olmuşlardır.
Toplum söz konusu olduğunda, ezilen ve sömürülenler ezen ve sömürenlerden farklı bir “ dünya”yı oluştururlar. Talepleri, çıkarları farklılaşır ve karşı karşıya gelirler. Hayatın karmaşıklığı olsa da, bu ikisini karıştırıp aynılaştırarak ikisinden de yana olmak mümkün olmaktan çıkar. Kendileri farkına varsınlar varmasınlar işçilerin ve diğer emekçilerin çıkarlarıyla kapitalist sömürücülerin, emperyalist haydut devletlerin çıkarları asla aynı olmadı ve değildir. Emperyalistler, mali sermaye kodamanları, uluslararası sermayenin ülkedeki uşakları ve kapitalist çıkarları için satmadık hiçbir değer bırakmayanlar bir tarafta; işçi sınıfı, kent-kır yoksulları, küçük üretici ve küçük iş sahipleri diğer taraftadır.
Deniz, bu karşıtlığı gören ve emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin yanında saf tutanların temsilcisidir. En önde yürüyenlerdendir. Halkların bağrına yerleşmiş; halklar onu kahraman bir evlatları olarak benimsemiş ve çoğaltmışlardır. İnsani erdemlerini yitirmemiş ve yurtsever olan herkesin çok kolayca gördüğü ve söylediği üzere NATO ve Amerikan savaş gemilerine, İncirlik başta olmak üzere Amerikan askeri üslerine, emperyalistlerle imzalanmış ekonomik-askeri anlaşmalara karşı çıkarak bunların iptal edilmesini isteyen, Filistin halkının, Kürt halkının, baskı altına alınan başkaca halkların baskı ve boyunduruktan kurtuluşu için mücadele edenler Deniz ve yoldaşları, devrimciler ve sosyalistler olmuşlardır. Her türden Amerikan uşağı ise buna karşı cephede birleşmiş; işçi-emekçi kanı dökmüş; Denizleri darağaçlarında, Mahirleri Kızıldere’de, İbrahim’i işkence de; Sinanları Nurhaklarda katlederken, emperyalizm ve faşizmin bayrağını sallamıştır.
Yani Deniz hem birleştirmiş hem de ayırmıştır: Sınıf ve halk düşmanlarına karşı dövüşte, halka ve devrime bağlılık çizgisinde yürünmüş; yanlışlar aşılıp doğrulara yönelinerek devrimcilik ve oportünizmin karıştırılmasına set çekilmiştir. Deniz(ler) devrim davasını işçi ve emekçilere; Kürt ve Türklerin sömürülüp-ezilenlerine, onların kardeşliği ve birliğine emanet ederek, emperyalizm ve kapitalist gericiliği hedef göstererek dara çekildiklerinde de birleştirici ve ayrıştırıcı olmuşlardır. Deniz işçileri-emekçileri, yurtseverleri birleştirmenin; düşmanları ise kahretmenin adıdır.
Bütün yaşamlarını halka, işçi sınıfına, ülkelerine ihanetle geçirmiş emperyalizmin uşaklarıyla cümle hain ve yobaz propagandacı, Deniz ve yoldaşlarının da militanları oldukları halkların kurtuluş mücadelesini ve sosyalizm hedefini ilk kez karalamıyor. Emekçilerin ürettikleri araç ve ürünlere el koyarak hakim duruma gelen sömürücülerle onların çanağından yiyip-içen yalaka takımı, insanların eşit ve özgür yaşamından yana ve sömürünün olmadığı bir dünya için mücadele edenleri daha önce de “terörist” olarak suçladılar.
Deniz ve yoldaşlarının uğruna mücadele ettikleri dava, kişisel, grupsal değil ezilen ve baskı altında tutulanların kurtuluşu davasıydı. İşçi sınıfı ve emekçiler; Kürt, Türk, Arap her emekçi bu ayrımı iyi yapmalıdır. Kendinden yana olanla kendisine karşı olanı ayırt etmeli ve kendisi gibi ezilen ve sömürülenlerle birleşmelidirler. NATO’dan, Amerikan emperyalizminden, Avrupalı emperyalist güçlerden, Filistin halkını katlederek topraklarını işgal etmeyi sürdüren siyonist ırkçılardan şikayetçi olan her işçi ve emekçi, bu güçlerin kimlerle, hangi kapitalist gruplarla ve hangi parti ve hükümetlerle iş tuttuklarını görerek onlara karşı birleşmelidirler.
15-16 Haziran işçileriyle onlara karşı tanklı-toplu savaşanlar; Taksim’e çıkan yüz binlerce emekçiyle 77 Mayısı’nı kana bulayanlar farklıdırlar. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yüzleri katledenler, Roboskî’de köylüleri canice parçalayanlar, Kürtleri asit kuyularında çürütenler, bütün bunlara karşı mücadele yolunu seçenlere düşmanlık edecekler; gerçekleri karartmaya çalışacaklardır. Maraş’ta ve Roboskî’deki katliamlara katliam demeyi dahi göze alamayanlarla bu katliamların hedefinde olanlar “aynı gemi”ye sığdırılamazlar.
Maraş’ta, Çorum’da, 77 Mayısı’nda katliamları düzenleyenlerin CIA-Pentagon-MOSAD ajanlarıyla iş tuttukları gazetelerde tefrika edildi. Siyonistler devrimcilere ve sosyalistlere “cesaret madalyası” vermemiş, kurşun sıkmışlardır. ABD’nin yanında Ortadoğu ve Afrika halklarına karşı emperyalist projenin “eş başkanlığı”na soyunan ve Renault’nun Fransız patronunu işçilere karşı mücadeleye çağıran Deniz’in yoldaşları değil R. Erdoğan ve ekibidir.. Karşıtlık ve mücadele “Eyy’lerle”-”Heyyy’ler”le yürümez, riya yerine pratik tutarlılık ister. NATO’culuk yapılarak yurtsever olunamaz. Olsa olsa, gece-gündüz “millet” laflarıyla ve fakat sermaye için siyaset yapılır.
Yakın tarihimiz acılı, zorlu ve fakat öğreticidir: Bakılmalı, öğrenmeli ve açıkça, bulandırılmadan hafızalara kazınmalıdır.
Evrensel'i Takip Et