Soğukların kıramadığı mikroplar
Fotoğraf: Envato
Soğuk havalar başladı. En uzun geceyi yaşadık geçtiğimiz hafta. Kışı bütün gücüyle iliklerimizde hissetmeye başladığımız şu günlerde nezle, grip, soğuk algınlığı vb. hastalıklardan bunalmış çevremde sık sık “Kar yağsa da mikroplar kırılsa” sözlerini duyar oldum.
Kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen bu sözlerde kısmen doğruluk payı var aslında. Mikroorganizmaların bir kısmının büyümesi soğuk havalarda yavaşlar. Özellikle insan patojenleri, insan vücut ısısına yakın sıcaklıklarda en hızlı şekilde büyüyebildikleri için soğuk havalar onların da dışarıda çoğalmalarını ve yayılmalarını azaltır.
Bakterilerde soğuk şoku mekanizmalarının etkinleştiği ve soğukta bu mikroorganizmalarda DNA hasarı olabileceği, DNA hasarının tamir edilemediği koşullarda mikroorganizmanın yaşamını sürdüremeyeceği biliniyor. Bunun yanı sıra, 0ºC’nin altındaki sıcaklıklarda oluşan buz kristalleri, keskin uçlarıyla, mikroorganizmaların hücre zarlarını parçalayıp ölmelerine neden olabilir. Ancak bu durum her tür mikroorganizma için geçerli değil. Aslında oldukça düşük sıcaklıklarda da yaşayabilen mikroorganizmalar bulunuyor. Bunlar, psikrofiller olarak adlandırılıyor. Bu mikroorganizmaların hücre yapıları ve proteinleri, soğuğa dayanacak şekilde evrimleşmiş.
Eskiden, kar ve buzun steril olduğu ve Antarktika’nın karlı ve buzlu kısımlarında hiçbir mikroorganizmanın olmadığı düşünülürdü. Ancak son yıllardaki çalışmalar bu durumun böyle olmadığını gösterdi.
Geçtiğimiz hafta Journal of the Royal Society Interface adlı dergide yayımlanan yeni çalışma ile bilim insanları ilk defa kutuplardan alınan kar ve buz örneklerinde canlı bakterileri gözlemledi1. Bu çalışma, evrende hangi gezegenlerin canlı yaşamına elverişli olduğu konusundaki ön kabullerimizi de yıkan ve değiştirmemizi gerektiren bir gözlem. Bunun yanı sıra araştırmacılar, buz çekirdeğinde dünyanın eski dönemlerine ait CO2 seviyelerinin tespitini sağlayan izlerin bir kısmının bakteri etkinliği nedeniyle ortaya çıktığını da gösterdiler2.
Bu izler buzda sıkışıp kalmış gaz kabarcıklarından ibaret aslında. Bu durumda, dünyanın eski dönemlerindeki CO2 seviyeleri bugün düşündüğümüzden daha aşağı seviyelerde olmalı. Yani insanların atmosferdeki CO2 seviyelerine katkısı, daha önce düşündüğümüzden daha fazla.
1- Redeker et al., Microbial metabolism directly affects trace gases in (sub) polar snowpacks. Journal of The Royal Society Interface, 2017; 14 (137): 20170729 DOI: 10.1098/rsif.2017.0729
2- University of York. “Life on the ice: For the first time scientists have directly observed living bacteria in polar ice and snow.” ScienceDaily. ScienceDaily, 20 December 2017. <www.sciencedaily.com/releases/2017/12/171220122007.htm>.
- Deprem ve salgın hastalıklar 12 Şubat 2023 04:55
- Modern tarım uygulamaları ve yabani otların evrimi 11 Aralık 2022 01:40
- Evcil retroviral elemanlar retrovirüslere karşı 06 Kasım 2022 04:58
- Proto-hücrelerden sentetik amipsi hücrelere 25 Eylül 2022 04:20
- İnsanlığın sivrisinek ile dansı 04 Eylül 2022 03:23
- Hapşıran süngerler 14 Ağustos 2022 02:08
- Tüp bebek başarısızlığının arkasında yatan sebep, erken dönem DNA çoğalması hataları olabilir mi? 24 Temmuz 2022 04:08
- Yer değiştiren genetik elemanlar ve ahtapotun bilişsel yeteneklerinin evrimi 10 Temmuz 2022 03:58
- Evrimsel ilişkiler kara ölümün kaynağının Orta Asya olduğunu ortaya çıkardı 19 Haziran 2022 04:49
- HIV ilacı ile orta yaş hafıza kayıpları engellenebilecek mi? 29 Mayıs 2022 04:15
- Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve mikrobiyom 08 Mayıs 2022 01:18
- Antik enzimlerin yeni çağı 24 Nisan 2022 00:07