27 Aralık 2017

Sağlık için sorular

Ne oldu da şeker hastalığı ve onunla ilintili hastalıklar ve şişmanlık artış hızı küresel bir sorun haline geldi? 

Ne oldu da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2013 yılında şeker hastalığı başlıklı bir oturumda buluştu? Ne oldu da kapitalizmin gölgesinde bir Birleşmiş Milletler şeker ve ilintili hastalıklar nedeni ile hastalıklara bağlı ölümlerde insanlık tarihinde ilk kez bir sonraki neslin ömrü şimdiki nesilden kısa olacak" uyarısında bulunmak zorunda kaldı? Ne oldu da Çin, şeker hastalığının yani diyabetin en hızlı arttığı ülkeler arasına katıldı?

Ekim Devrimi'nin 100. yılında bu sorular daha bir anlam kazanıyor. Ekim Devrimi’nin sağlık alanına yansımalarının önemli sac ayakları arasında 'devrimin getirdiği yeni sağlık anlayışı' ve bunun diğer ülkelere olan etkisini anmamak olmaz. Denebilir ki Ekim Devrimi 100 yıl önce yarattığı etkiyi şimdi dünyada eksikliği üzerinden de devam ettiriyor.

Sağlığın metalaştırılması, piyasacı sağlık anlayışı neo liberalizmin kıskacında hızla ilerliyor. Yazının başında sorulan tüm soruların müsebbibi bu aynı zamanda. Sovyetler Birliği sönümlendiğinde Amerika Birleşik Devletleri'nde Ticaret Bakanlığı dünyadaki 'bakir ticari alan' olarak sağlığı işaret etmişti. Bilindiği üzere başta gelişmiş kapitalist ülkeler olmak üzere sosyalizmin halk üzerinde yarattığın pozitif etkiyi kırmak adına sağlık, eğitim gibi konularda sosyal hakları geçen yüzyılda genişletmişlerdi. Ve şimdi yani sosyalizmin dünya ölçeğinde ülkeler bazında gerilediği bir dönemde insanlığın tüm kazanımlarına saldırmaya başladılar; özellikle de sağlık ve eğitim alanında.

Sevgili Ata Soyer'in de bir yazısında belirttiği üzere "Sosyalizmin sağlık hizmetlerine yaklaşımı, sağlık hizmetlerindeki önceliklerin, toplumun temel gereksinimlerine göre belirlenmesi şeklinde özetlenebilir." Buradan bakıldığında modern tıbbın kuruluşunun 19. yüzyıl sonlarında başladığı ülkemiz coğrafyasında sağlık alanında tarihsel birikim diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sosyalizmden etkilenmiştir diyebiliriz. Koruyucu sağlık hizmetleri, işçi sağlığı ve meslek hastalıkları sistematiği 100 yıl önce Ekim Devrimi ile hayat bulan başlıklardır. Bugün topluma mal olmuş 'sağlık ödev değil haktır cümlesi' sosyalizmin insanlığa armağanıdır. 

Ülkemizde Genel Sağlık Sigortası (GSS) ilk kez Milliyetçi Cephe (M.C) iktidarı döneminde Süleyman Demirel'in başbakanlığında 1977 yılında dile getirilmişti. Aynı yıl Ankara Tabip Odası'nın dergi kapağı oldukça anlamlıdır: "GSS'ye izin vermeyeceğiz". Dünya Bankası'nın tüm uğraşlarına rağmen GSS, sonrasında on yıllar boyu hayata geçirilemedi bu ülkede. Her ne kadar 2006 yılında GSS yasalaştıysa da, halen "en ceberrut' yüzüyle hayata geçirebildiklerini söyleyemeyiz. Bu yavaşlık ve yeterli olmayan cesarette sosyalizmin sosyalist olmayan ülkelerde dahi etkisinin hâlâ sürmekte olduğunun payı yadsınamaz.

Şimdi yazının başında sorduğumuz soruyu yeniden hatırlayalım: Ne oldu da şeker hastalığı ve onunla ilintili hastalıklar ve şişmanlık artış hızı küresel bir sorun haline geldi? Belki de soruyu şöyle sormak gerekiyor: Ekim Devrimi’nin başlangıcında olduğu üzere günümüzde de sosyalist sağlık sistemi, Küba dışında da yaygın bir coğrafyada hayat bulsaydı bu yaşanır mıydı? Yanıtı çok net, 'hayır'.

Şimdi ülkemizde güncel bir başlık olan 'Şehir Hastanelerine' dönüp bir bakalım. Arsası devletten, yurtdışı teminat mektupları için garanti devletten, 25 yıllığına özel sektöre işletme hakkı verilmiş bir sistem bu. Üstelik hükümet yüzde 70 hasta doluluk garantisi veriyor. Soru şu: 'Halkın önceliği hasta olmamak mı yoksa sermayenin hastanelerini onların kâr hırsı için en az yüzde 70 doldurmak mı?' Dikkat ettiniz mi Sağlık Bakanlığı "Bir sonraki neslin ömrünün hastalığa bağlı ölümler nedeniyle bir öncekinden kısa olacağı" bir ahvalde halka dönüp onların sağlığını koruyacağını, koruyucu sağlık hizmetlerinin gelişeceğini söylemiyor. Türkiye Sağlık Bakanlığı 'Sermaye hastanelerinin' tıka basa dolu olacağı garantisini veriyor yeni hastane patronlarına.

Hükümetin ülkemizde 'sağlıkta dönüşüm' adını verdiği ve hiç de yerel olmayan bu sağlığı metalaştırıcı süreç, Ekim Devrimi'nin 100. Yılında sosyalizm ve sağlık başlığını yeniden tartışmayı öncelikli kılıyor.

Sağlıcakla kalın.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et