Suç ve ceza
AKP yetkililerinin, sözcülerinin ya da ekranlarda tartışma programlarında boy gösteren yandaşlarının ilginç bir suç ve ceza anlayışları var. Bütün önemli davalarda bir yaklaşımı kıstas alıyorlar: Bu dava AKP’ye zarar veriyor mu, vermiyor mu? ABD’deki Zarrab davası, 17-25 Aralık davası, Roboskî davası, Deniz Feneri davası vb. say sayabildiğin kadar. Bu davalar üzerine konuşmaya kalktığında hemen, “Bu davayı AKP’yi güç duruma düşürmek için gündeme getiriyorsun, niyetin davayı tartışmak değil AKP’yi tartışmak, AKP’yi tartışmak millet iradesini tartışmak demektir, millet iradesine karşı olmak AKP iktidarına karşı olmak dolayısıyla Türkiye’ye karşı olmaktır, hatta vatan haini olmaktır” vb. iddiaları peş peşe sıralıyorlar.
AKP’liler bir suç işlediğinde görevden alınmıyor. Yargıya teslim edilmiyor. Hesabı Allah’a veririz diyorlar. Ayrıca, millet bizi cezalandırmak isterse bir daha seçmez, biz her seçimde milletimize hesap veriyoruz diyorlar.
Böyle bir suç ve ceza anlayışı yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma vb. artırıyor. AKP’li milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları yargılanmayacaklarını, en fazla görevden alınacaklarını biliyorlar. Başka bir iktidarın gelip de kendilerinden hukuk önünde hesap sormaması için de birbirleriyle kenetleniyorlar. İktidarı devretmemek için her şeyi yapmayı göze alıyorlar.
Tabii, bütün bunlar bir hukuk devletinde mümkün olmayan şeyler. Hukuk devletinde suç ve ceza parti yetkililerinin değil yargı sisteminin konusudur. Hesap Allah’a, seçimlerde millete değil mahkemeler önünde verilir.
Bir aydır insanlar Zarrab ve Hakan Atilla (ve avukatı) nın verdiği ifadeleri konuşuyor. Bu üç kişi, Halk Bankası müdürünün ve üç eski bakanın rüşvet aldığını söylüyor. AKP’den bu konuda çıt çıkmıyor. Sadece “Bu dava Türkiye’ye karşıdır” diyorlar. Rüşvet suçlamasını yapanlardan biri ücretini Halk Bankası’ndan (dolayısıyla devlet) alan bir avukat. Diğeri, bir devlet bankasının başkan yardımcısı. 17-25 Aralık operasyonunda ise bu iddiaların delilleri (ayakkabı kutusu içinde paralar, para sayma makineleri, pahalı saatler, fotoğraflar, ses kayıtları vs.) ortalığa saçılmıştı.
Hukuk devletinde kol kırılıp yen içinde kalmaz. Suçlular cezalandırılınca “Son Türk Devleti ortadan kalkmaz” Bir rüşvetçinin yargılanması, bir iktidarı yıkma girişimi değildir.
Reza Zarrab, Süleyman Aslan ve dört bakan ve onların suç ortakları kimlerse yargılanmalıdır. ABD ambargosunu kırdıkları için değil, İran’a mal sattıkları için değil, rüşvet alıp verdikleri için yargılanmalıdırlar.
Artık bütün dünyanın bildiği bu rüşvet olaylarından ötürü şüpheliler yargılanmadığı takdirde, dünyada kimse Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna inanmaz. Sudan’a, Libya’ya nasıl muamele yapıyorlarsa, Türkiye’ye de öyle davranırlar. Rüşvet babında et, uçak, füze vs. almak da bu imajı değiştirmez, tersine pekiştirir.
Evrensel'i Takip Et