Çocuklarımız için...
Bir şeyler yapıyor muyuz çocuklarımız için?
Bilen var mı?
Yıllar önce sanıyorum anlatmıştım… Son olarak da bir yöneticiye bildiri olarak verdiğim bir yazımda sözünü etmiştim: Ünlü Çekoslovak yazarı Havel gelmişti İstanbul’a. Havel yeryüzü ölçeğinde bilinen bir yazar.. . Bir dönem de ülkesinin cumhurbaşkanlığını yapmıştı…
Havel İstanbul’a geldiğinde onuruna bir yemek vermiştik. Ben de o günlerde Türkiye Yazarlar Sendikası başkanıydım. Yemekte yan yana oturduk. Söyleştik. Kendimi alamadım sordum:
“Çekoslovakya nasıl oldu da ikiye bölündü?”
Havel’in yanıtı kısaydı,özdü:
“Çocuklarımız için bir şey yapmadık.”.
Onun bu özeleştirisi ne ölçüde gerçeği yansıtıyordu b.ilmiyordum. Bildiğim, bizim bu sözden öğreneceklerimizin çokluğuydu.
Bizim kuşağımız için şunları söyleyebilirim: Bizim bize özgü oyuncaklarımız bile yoktu.. Atımız vardı söğüt dalından. Bir de çelik çomak bilirdik. Kızların da bez bebekleri vardı. Onlar da kaydırak oynarlardı. Doğru dürüst kitaplarımız yoktu. İstanbul’dan gelen öğretmenimizin kızının elinde görmüştüm ilk çocuk betiğini.
Artık yaşamayan, dostum Profesör Ümit Serdaroğlu’ nun Asos kazısında bir küp gömütün içinden çıkan kilden yapılmış, bütün eklem yerleri iplikler ile bağlanmış bir bebek beni şaşırtmıştı, ikibin yıllık mıydı ne?
Konu yalnızca oyuncak değil elbette…
Kızıma kimi operaları bebek tiyatrosunda izletmiştim çocukken Münih’te. Şimdilerde bile var mı böyle bir olanak ülkemizde?
Ya betiklerimiz, çocuklarımıza okutabileceğimiz? Bin betik bulabilir miyiz, “al bunu oku diyebileceğimiz?“
Daha birkaç gün önce bir sürü savut (silah) gördüm çocuk oyuncağı diye satılan bir satış yetinde. Çocuklarımızın eline oyuncak diye bunları veriyoruz. Elbette hep savaş eşiğinde olacağız.
Evrensel'i Takip Et