27 Ocak 2018 00:52

Bulmaca

Bulmaca

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suriye topraklarında, ABD’nin beslediği Özgür Suriye Ordusu ile ilerleniyor. Bu harekata Rusya icazet veriyor. Büyük güçler çatışması! İçteki aklı evveller de Esad ile görüşmenin şart olduğunu salık veriyor. Halbuki Esad, ABD beslemeli ÖSO ile çatışmalı. Harekatın amacı ise Suriye topraklarının bütünlüğünün sağlanması olarak ilan ediliyor. Esad ÖSO ile anlaşırsa mı, yoksa ÖSO destekli harekat sonucunda zafer kazanılırsa mı, Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanacak, tam bir muamma! Destek kuvvet sağlanarak ÖSO’nun Esad’a dayatılması bir ülkenin iç siyasetine müdahale mi, yoksa talep gelmemiş olmakla beraber, komşu ülkenin iç siyasetine dostça destek mi! Harekatımızın amacı var olan terörü sonlandırmak ise; teröristi mi, bataklığı mı kurutmak gerekmektedir! ÖSO, ABD destekli kuvvet; Esad ise, Rusya destekli bir lider. Acaba bunların barışması, ABD ile Rusya’nın dostluğuna yol açarak, dünya barışına mı hizmet edecek, yoksa araya girenlerin de ezilmesi pahasına çatışmalarına mı yol açacak! Ortadoğu’nun içine itildiği tablo, belki de İkinci Paylaşım Savaşı dünya koşuluna benzer şekilde karmaşık bir görüntü sergiliyor. Kurtuluş Savaşı ertesinde Ortadoğu bataklığından çıkılırken, içeride cemaat ve tarikatların kapatılması hiç de rastlantısal değildi! Uluslararası siyasetin satranca benzer çok kademeleri olduğunu ve ileriyi hesaplamadan günlük politikalarla sıçramanın güçlüler arasında sıkışmalara neden olacağını belirterek, olaya sürüklenenlere güç ve dirayet dilemekten başka elimizden bir şey gelmemektedir.

Uluslararası çatışmalar, boyutlarına bağlı olarak, iç alemimizde de farklı düzeyde yıkımlara yol açarken, bazı durumlarda siyasilere avantaj sağlama hayalinin oluşumuna da sebebiyet vermektedir. Çünkü çatışmalar, çatışmanın niteliği ve amacına göre, toplumu bölebileceği gibi, salt savunma durumunda halkları kenetler ve tek vücut haline de getirebilir. Bu durumda siyasilerin uzun dönemli ulusal yararları zedeleyecek davranışlardan kaçınması siyasi etik gereğidir. Ulusal yararın en iyi göstergesine, salt siyasinin ufku ve görüş açısına göre değil, toplumsal algılama ve yargılama sonucunda ulaşılır. Bu nedenle, böylesi dönemlerde ulusal yararların ve hakların korunabilmesi amacıyla aşırı kısıtlamalardan uzak durmak ve makul eleştirinin su yüzüne çıkmasına olanak sağlamak hem ülke hem de bizzat siyasetçinin lehinedir.
Ulusal yarar kadar bireysel haklar da fevkalade önemlidir. Çatışma veya sair güç durumlarda bazı kısıtlayıcı önlemlerin alınması söz konusu olabilir. Ancak, güç durumun tespiti kadar, kimlere ya da hangi gruplara kısıntı getirileceği de fevkalade önemlidir. Güç durumun saptanmasında müşterek görüşün oluşturulması, toplum katmanları arasında haklılığa riayet tesanütün sağlanması açısından önemlidir. İkinci mesele olan hangi gruba kısıtlama getirileceği konusuna gelince, hiç tereddütsüz tüm kesimlere eşit yük yıkılması salt mevcut durumu koruma koşulu değil, aynı zamanda özellikle de böylesi dönemlerde oluşturulması istenen ulusal duruş ve birliğin ihdası açılarından çok önemlidir. Gönül ister ki, hiç değilse böylesi durumlarda geçmişte mağdur olanlara avantaj sağlanabilsin!

Bir yandan ekonominin yüzde 10 dolayında gelişme kaydettiği siyasilerce ballandırılarak dillendirilmekte, diğer yandan da sınır ötesi çatışma bahane edilerek emekçi grevine baskı uygulanmaktadır. Emekçinin sistem içi en temel hakkı olan grev hakkı karşısında alınan bu karar hiçbir gerekçe ve anlayışla ulusal birlik ve dayanışma ruhu ile uyuşmamaktadır. OHAL’in kimlerin yararına alındığı ve işletildiği ifadesi demek doğru imiş! Çatışma durumunda konu ulus için fedakarlıksa, tüm kesimler bu fedakarlıkta kendi yerini almalı ve hissesini yüklenmelidir. Eğer en fazla birbirimize kenetlenmemiz gerektiği zamanda isek, bu kenetlenmeyi samimi fedakarlıkla yapmalıyız. Böylesi ortam koşullarını kendi lehine kullanan güçler şunu bilmelidir ki, lokavt davranışları ile emekçileri sadece dışlamış olmamakta, aynı zamanda onların ülke birliği ve tesanüt duygusunun da zehirlenmesine sebep olmaktalar. Emekçiyi böylesine iten güç, üretim esnasında üretim verimliliği sağlamak ve aşırı maliyetleri önleyebilmek için olağanüstü denetim ve güvenlik süreçlerine başvurarak, tasarruf ettiği kaynakları, hiç de insani olmayan yöntemlerle maliyet hanesine yazmak durumunda kalır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa