‘Milli anane’ meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Şu bizim güzelim memleketimizde bilumum işlerimiz şu ya da bu nedenlerle azıcık sarpa sarıp veya hepten terso gittiğinde hiç vakit kaybetmeden anında bu işin içinde illa da bir "bit yeniği" arayıp, illa da bir "düşman" parmağından dem vurup, bunu da sanki bir nevi "milli anane"ye dönüştürdük...
Attığımız her "yanlış" adımın dönüp dolaşıp eninde sonunda ayaklarımıza dolandığını, başımızda kabak gibi patladığını çeşitli vesilelerle görüp, ayrıca sıkça yaşadığımız halde, yine de bu huyumuzdan nedense bir türlü vazgeçmedik, bu zihniyetten ne hikmetse asla kurtulamadık vesselam!
"İnadım inat adım kel murat" efelenmeleriyle yürüdüğümüz bu "uzun ince yol"da her defasında ister istemez duvara toslayıp bocalayınca, bu kez de yakasına yapışacak, üzerine çullanacak bir "suçlu" arayıp, böylece işin içinden "sütten çıkmış ak kaşık" gibi pürüpak çıkmanın yollarını aradık, arıyoruz!
Aslında gerek yaban ellerde, gerekse ülke sathında yürütmeye çalıştığımız bu sallapati davranışlarımız sonucunda yalpalayınca; bunun nedenlerini öncelikle aynalara bakıp kendimizde, gülcemalimizde veya attığımız adımların çarpıklığında aramaktansa; tam aksine yanımızda, yöremizde, sağımızda solumuzda tepelerine balyoz gibi inebileceğimiz "hainler" arayıp, böylece hesaplarını dürmeye çalışıyoruz ama nafile!
Nafile, çünkü tüm bu gayretlerimize rağmen, üzerine tir tir titrediğimiz "milli birlik ve bütünlüğümüzü" tıpkı "mikser" misali karıştırıp, ardından da "orak" ya da "tırpan" gibi kesip biçmeye çalışan "çete"lerin hesapça kökünü kurutmak için çabalarken, diğer taraftan da tıp literatüründeki klasik yöntemlerin başında gelen "semptom, teşhis, tedavi" sırasını önemsemeyip, bunun yerine belki de farkında olmadan bir bakıma "kocakarı" ilaçlarından sanki medet umuyoruz!
Nitekim özellikle şu son zamanlarda terazisi, endazesi, kantarının topuzunun neyin nesi olduğunu bilemediğimiz, daha da doğrusu kafamıza, işkembemize göre "yerli ve milli" diye bir kavram yaratıp, ardından da gerçek anlamıyla bir "hukuk devleti"nde olmaması gereken keyfi yollarla kimi vatandaşlarımızı sırf bu yerli ve milli normlara, kriterlere, kalıplara uymadıkları için dışlayıp, ötekileştirip bir kenara iterek, kitabına uydurup kodeslere tıkarak, kalemlerini kırarak sustururken, beri yandan da seksen milyonu sollayan nüfusumuzu tıpkı kesmece karpuz misali neredeyse tam ortasından iki parçaya bölüp, böylece memleketimizin ali menfaatlerini, halkımızın refah ve mutluluğunu, "milli anane" miz mucibince elhamdülillah koruyup kolluyoruz Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30