‘Milli Savaş’ denmemiş miydi?
Fotoğraf: Envato
Afrin’e harekat başlarken hep “milli” olduğu vurgulanarak, “harekat”, “operasyon”, “savaş” denmişti. “İşgal” değildi. “Saldırı” da değildi. “Kürtlere karşı hiç değil”di. Çünkü “Kürtler kardeşimiz”di.
Cumhurbaşkanlığı ve TSK açıklamalarında harekatın “BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda” olduğunun özenle altı çizildi. Ama harekatın birinci özelliği olarak “milli” niteliği üzerinde duruldu. Kullanılan silahlar “yerli ve milli” idi. Helikopter “yerli ve milli”, attığı zırh delici roketler “yerli ve milli”. Ve şüphesiz harekat da öyle. D. Perinçek, “sarayın savaşı”, “Erdoğan’ın savaşı” diyenlere kızarak, “hayır, bu Amerika’ya karşı savaş”, “Afrin’de ABD ile savaşıyoruz” diyor.
Perinçek’le kalmıyor. Bizzat Dışişleri Bakanı tarafından Musul Konsolosluğu IŞİD tarafından ele geçirildiğindeki “korkaklığı” tartışma konusu edilse bile, başta Öztürk Yılmaz olmak üzere CHP, “milli” niteliği dolayısıyla desteğini belirtiyor.
Anında anket yapılıyor ve sonucu açıklanıyor. Harekata destek %89. Yetkili yetkisiz bakanlar, “milli birlik ve beraberliğin sağlanmış olduğu”nu öne sürüp öğünüyorlar. Öğünmelerinin altındaki aslan payı bir seçimi daha garantilemiş olma düşüncesi olsa bile, aşırı gidenler de çıkmıyor değil. “Millet”in başkomutanın arkasında birleştiği savı ileri sürülüyor. Erdoğan’a “gazi” unvanı verilmesi tartışması açılıyor. Eee, kolay değil; küçük bir ilçe olan Afrin söz konusu olsa ve ABD “biz orada yokuz, karışmıyoruz” dese bile, Perinçek’in dediği gibi, “Amerika’yla savaşıyoruz!”
Küçük bir olasılık, ama anket doğruysa, 100-89 olarak, % 11’i bir kenara koyarsak, belli ki Türkiye milli bir galeyan halinde.
Ancaaak... Silah ve teçhizatın niteliği de içinde, geri kalan “milli” nitelik ve “milli birlik ve beraberlik” vurguları bakımından bir sorun olduğu da ortada.
Afrin harekatı sırasında gözlerden kaçması olanaksız üç gelişme yaşandı ve üçünü de “milli” medya verdi.
Bir; metal işçilerinin grevi, hem de “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklandı. Hani nerede “milli birlik ve beraberlik”? İşçiler “millet”ten sayılmıyorlar mı? İkinci soru: İşçilerin metal patronlarıyla emeklerinin karşılığını almak için yaptıkları pazarlık yasaklandığına göre, işçilerin emeklerinin haklarını aramaları “milli çıkarlara aykırı” mı? Ve üçüncü soru: İşçileri ve çıkarlarını kapsamıyorsa, vurgulanıp durulan “milli” nitelik, öyleyse patronları ilgilendiriyor ve patronların çıkarlarından mı ibaret?
İki; benzine 12 kuruş zam geldi, motorine yeni zam yolda. Grev yasağı dolayısıyla sorulan aynı soruların yine cevaplanması şart. Petrole zam üstelik peşinden tüm zorunlu tüketim maddelerine gelecek zamların da tetikleyicisi olacağı düşünüldüğünde, nerede petrol, sigara, ekmek... tüketicisi emekçilerle yoksulların çıkarları nerede “milli çıkarlar”? Bu harekatı zamların yükünü çekecek emekçiler finanse edecek, ama harekat “yerli ve milli” oldukları ileri sürülen helikopter, roket ve drone üreticileri gibi yeni türedi “savaş zenginleri”ni zenginleştirecekse emekçilerle millet ve millilik ayrı ayrı yerde mi duruyor? Milletin en büyük parçasını, örneğin % 80-90’ını emekçiler oluşturmuyor mu?
Üç; harekat sürerken AKP ve MHP’li görevli yöneticiler bir araya gelip seçim ittifakı yasası üzerinde tartışıp anlaşmalarını ilerlettiler. Ama hani “milli” nitelik ve çıkarlar nereye gittiler? Hani “milli” deyip harekatı destekleyen ve “milli birlik ve beraberlik”in sağlanmasına katkıda bulunan CHP nerede, neden hesaba katılmadı? Hani, AKP Genel Başkanı Başkomutan CHP’yi de arkasına alarak “milleti” birleştirmemiş miydi? Yoksa MHP ile AKP, CHP’yi dışlamakla da kalmayıp onu karşısına alan seçim hesapları içine girerek “milli birlik ve beraberliği” bozup dağıtmaya mı giriştiler?
Yoksa, her gün her saat tekrarlanmaktan usanılmayan “milli” nitelik ve “milli birlik ve beraberlik” hiç yok ve sağlanmadı da, sadece bir propagandadan mı ibaret?
Evet, milli mi değil mi? Ve kimin çıkarı: Kulübelerinde yaşayan işçi ve emekçilerin, yoksulların mı, saraylıların ve tuzu kuru zenginlerin mi?
- Böyle nereye kadar? 28 Ocak 2025 06:55
- Suriye ve Doğu Akdeniz niyetleri ve gerçekler… 26 Ocak 2025 04:51
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58