02 Şubat 2018 00:15

Haklı mı dediniz?

Haklı mı dediniz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Savunma bakanlığına soyunan bay Perinçek ilan ediyor: “Afrin Harekatı haklıdır, insanlık içindir ve insancıldır...” savaş karşıtlığı örtüsü altında yürütülen kampanya, hangi niyetle yapılırsa yapılsın, nesnel olarak insanlık dışıdır... ABD emperyalizminin hizmetindedir.” (31.01.2018 Aydınlık) İktidarda zaten aynı kafada olduğu için, savaşa karşı bildiri yayınlayan TTB yöneticileri yaka paça gözaltına alınıyorlar. Suçları ölümü değil yaşamı, savaşı değil barışı savunmak!

Hangi savaş haklıdır, hangileri haksızdır? Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek ezilenlerin ezenlere, sömürülenlerin sömürenlere, bağımsızlık için savaşanlarla, emperyalist savaşın içinde yer alan savaşları birbirine katarak ve her şeyi çorbaya çevirerek bütün bu savaşları haklı ilan ediyor ve Afrin Harekatı’nın da benzer olduğunu iddia ediyor. Doğrusu biz de bütün savaşlara karşı değiliz! Belli ki bay Perinçek’te öyle! Ama biz haklı savaşlara karşı değilken, o haksız savaşlara da haklılık damgası yapıştırarak tam karşıda yer alıyor!

Ezilen ulusların ezenlere karşı, bağımsızlık için emperyalizme karşı, sömürülenlerin sömürenlere karşı savaşları haklı savaşlardır. Bu tür savaşlarda önce kimin saldırdığına, savaşın nerede yapıldığına bakılmaz. 1. Dünya Savaşı emperyalist paylaşım savaşıdır ve imparatorluklar daha fazla ganimet elde etmek için bu savaşa katılmışlardır. Bu imparatorluklardan birisi de Osmanlı İmparatorluğudur. Bu savaş içindeki hiç bir muharebe bu imparatorluk için haklı değildir. Buna Perinçek’in iddiasının aksine Çanakkale’de dahildir! Üstelik paylaşım masasında Osmanlı’nın kendininin de olmasına rağmen! Buna karşın emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı haklı ve meşrudur.

Bay Perinçek kendi milliyetçiliğine Lenin’i, Mao’yu alet etme! 1. Dünya Savaşı’nda Lenin Çarlığın yenilgisini savundu. Bu nedenle hain ve Alman ajanı ilan edildi! Vatan savaşı ancak Çarlığın yıkılması, işçi sınıfının ve devrimci demokratik güçlerin iktidarı alması ve ilhaksız, tazminatsız barış isteklerinin emperyalistlerce reddedilmesi ile mümkün olabilirdi. Mao ise ulusal kurtuluşla devrim amacını birleştirerek savaştı. Bütün haklı ve meşru savaşları örnek vererek bugün yapılan Afrin Harekatı’na haklılık kazandırmak arasında ne ilişki var? Bu kasıtlı olarak sapla samanı birbirine karıştırmak, elma ile armutları toplamak demektir, Lenin’i değil Kerensk’yi savunmaktır, ezilenlerin değil, ezenlerin, işbirlikçi egemen sınıfların yanında saf tutmaktır.

Afrin Suriye topraklarındadır ve çoğunluğunu ezilen bir halk olan Kürtler oluşturmaktadır. Bu bölge Suriye boğazlaşmasında en sakin kalmış ve barış içinde yaşayan bir yerdir. Türkiye’ye bir tehdit oluşturmadığı gibi, saldırgan bir tutumu da olmamıştır. Güç ilişkilerine bakıldığında eğer akıllarını yitirmedilerse zaten böyle bir şey yapmaları olanaklı da değildir. Yapabilecekleri tek şey saldırıya uğramaları halinde ancak kendilerini savunmak olabilir. Askeri güçlerin eşitsizliğine bakıldığında ne kadar kahramanca direnirlerse dirensinler şanslarının zayıf olduğu görülür. Bu durumdaki Afrin insanlık için hangi tehdidi taşıyor acaba?

O ağızlara sakız edilen ABD desteği de Afrinliler için yoktur! ABD emperyalizmi “Suriye’de sadece benimle işbirliği yap” diyen müttefikine orada istediğinizi yapabilirsiniz demektedir. Rus emperyalizmi ise zaten yolu açmıştır. Geriye ne kalmaktadır? Kalan şu: Alman tankları ile, Amerikan uçakları ile, bazı “milli silahlarla” yapılan harekat ve Afrinlilerin betonu, iş makinelerini nereden bulmuşlar denilen, ne zaman yapıldığı belli olmayan modern silahlar karşısında etkileri tartışmalı mevzileri. Ama böylesi koşullarda savunanlar her zaman dezavantajlıdır. Mevzilerin ne zaman düşeceği zamana ve koşullara bağlıdır. Afrinlilerin tek desteği ise onların imhasına karşı çıkan uluslararası ilerici kamuoyu ve barışsever güçlerdir.

Peki bütün bu koşullar bay Perinçek’in “haklı savaşına” uyuyor mu? Uyduğunu söylemek için sadece gerçeklere gözlerini kapatmak yetmez, aynı zamanda koşulsuz iktidar destekçisi, işbirlikçi egemen sınıfların destekçisi olmak gerekir. Ama “vatan savunması” adına iktidara verilen her destek giderek yerleşen tek adam diktatörlüğüne verilmiş bir destek olmaktadır. Sessiz kalmak ise bu gidişe seyirci kalmak anlamına gelecektir. Çünkü harekat sadece Afrin’de yapılmıyor! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa