11 Şubat 2018

HDP, legal siyasetin dışına itilme kuşatmasını kıracaktır!

HDP’nin 3. Büyük Olağan Kongresi bugün yapılıyor. 

Her ne kadar bu kongre resmiyette HDP’nin “3’üncü olağan kongresi” olarak görülse de gerçekte bu kongre olağanüstü koşullarda demenin bile yetmeyeceği koşullarda yapılmaktadır.  Çünkü HDP, kongresini Erdoğan-Bahçeli ittifakının HDP’yi legal siyaset alanında politika yapamaz hale getirmek için devreye soktuğu ucu sonu belirsiz gözaltılar, tutuklamalar, ev ve parti binalarının basılmasıyla sürdürülen “Ağırlaştırılmış OHAL koşullarında” yapmaktadır. 

Çünkü bu 3. Büyük Olağan Kongre;

-HDP’nin Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın 15 aydan beri tutuklu olduğu,

-Halen partinin 9 milletvekilinin tutuklu, 7 milletvekilinin  ise vekilliğinin düşürüldüğü,

-Yüz dolayında seçilmiş belediye başkanının görevden alındığı, birçoğunun tutuklandığı, seçilmiş belediyelerin yerine kayyım atandığı

-Binlerce partilinin “Terör örgütüyle bağlantılı” suçlamasıyla tutuklandığı,

-Meclisteki diğer üç partinin grup konuşmalarını naklen ve canlı olarak veren TV Haber kanallarının, HDP’ye yönelik operasyonların başlamasından beri, Meclisin üçüncü büyük partisinin grup toplantılarını bırakalım naklen vermeyi, “haber değeri” bile bulmadıkları,

-HDP’nin son ve bugün partinin kongresinde açılış konuşmasını yapacak olan Eş Başkan Serpil Kemalbay için savcılığın kongreden iki gün önce gözaltı kararı verdiği; HDK Eş Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ve HDK’nin bileşeni olan siyasi parti ve çevrelerin genel başkan ve yöneticilerinin gözaltına alındığı,

-HDP örgütlerine hemen her gün yeni operasyonlar yapıldığı, il ve ilçe örgütü yöneticilerinin sürekli taciz edildiği, partinin dışarıya yönelik her tür faaliyetinin fiilen yasaklandığı,

-Bütün bunlar yetmezmiş gibi; Ankara Valiliğinin, kongreye katılacak insanlara “valiz, çanta, makyaj malzemesi, el çantası, kol çantası, spor çantası” ile gelme yasağı getirdiği koşullarda yapılmaktadır. 

Kısacası HDP’nin, hem Meclisin üçüncü partisi olması hem de 6 milyon vatandaştan oy alması, Erdoğan-AKP iktidarı ve bu iktidarın küçük ama “fikri iktidarda” ortağı MHP tarafından hazmedilememiştir. Dahası “terörle mücadele” adına en az AKP kadar yasalara uygun bir çizgide mücadele eden, resmi makamlar tarafından yasal bir parti muamelesi görmesi gereken HDP, aylardır ve açıkça “yasa dışı bir parti muamelesi” görmektedir. Emniyet, savcılar ve yargıçlardan oluşan bu fiili kuşatma HDP’yi yasa dışı gören konsepte göre davranmaktadır.

Özellikle 15 Temmuz darbesi sonrasında Erdoğan-AKP Hükümeti ve emrindeki güç odakları OHAL ve KHK’leri de kullanarak HDP’nin legal siyaset alanının dışına itilmesi için her yola başvurmaktadırlar.

Böylece HDP’nin legal çalışma alanı kuşatılarak faaliyetlerini etkisizleştirmek, partinin yığınlara yönelik girişimleri yasaklanmak, HDP etkisindeki toplumsal kesimler de baskı altına alınarak partinin tecrit edilmesi için çalışılmaktadır.

Kısacası, HDP baskılanıp faaliyetleri kuşatılırken Kürt sorununu “terör sorununa” indirgemiş olan Erdoğan-AKP iktidarı, HDP’yi bu sorunu çözmenin bir partisi olmaktan da çıkarmak istemektedir. Dolayısıyla “Kürt sorununun barışçıl çözümü” için bir “seçenek” olan HDP de devre dışında bırakılmak istenmektedir.

HDP elbette Kürtlerin “eşit hak talebi” mücadelesi için son derece önemli bir partidir. Ama aynı zamanda HDP, Türkiye’nin demokratikleşmesi, demokratik kazanımların savunulması ve özgürlüklerin genişletilmesi mücadelesinin de vazgeçilmez bir dayanağıdır.

Bunu bildikleri için “tek parti tek adam rejimi”nin mimarları ve Erdoğan-Bahçeli ittifakı, HDP’yi demokratik mevzisinden çıkararak tecrit etmek için her yola başvurmaktadır. Ancak HDP’nin hamuru; sıkıyönetimlerden, askeri darbelerden, 1980’lerin 90’ların ağır koşullarından geçerek yoğrulmuştur. Dolayısıyla HDP bütün bu baskılarla baş edecek, kazandığı legal siyaset alanını koruyacak güç ve cesarette bir partidir. Bu yüzden de denebilir ki bu baskılar da aşılacaktır.

HDP’nin 3. Büyük Olağan Kongresinin delegelerinin, önlerine kurulan barikatları, tuzakları, oyunları aşacak kararları alacağından şüphe etmek için bir neden yoktur. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et