Evrensel ailesine yürekten teşekkürlerimle...
Fotoğraf: Envato
Son söyleyeceğimi baştan diyeyim. Yazacaklarımı bir ayrılık gibi değerlendirmiyorum. Evrensel’deki yol arkadaşlarım da, yazıları okuma zahmeti gösteren sevgili Evrensel okurları da bunu zorunlu bir iznin başlangıcı saysınlar ve lütfen gönül bırakmasınlar.
***
Çok uzatmadan, Evrensel’den niçin izin istediğimi anlatmaya çabalayayım.
Yaklaşık üç yıl önce İstanbul merkezli bir günlük gazete çıkarmak için Evrensel’in kuruluşunda da emeği olan gazeteci arkadaşım Celal Başlangıç ile birlikte yola çıktık. Biz bir adım attıkça Türkiye iki adım geriledi. Nihayetinde gazete ve dergilerin kararnamelerle topluca kapatıldığı, mallarına hukuksuz bir biçimde el konulduğu, gazetecilerin cezaevlerine atıldığı bir dönemi yaşamaya başladık. Bu koşullarda Türkiye’de bir günlük gazete çıkarmak mümkün değildi. Zorunlu olarak yurt dışına çıktık.
Hiç bilmediğimiz bir alandaydık. Bir iki aylık çabadan sonra bir internet sitesiyle, Artı Gerçek’le yola devam edebileceğimizi anladık. Sitenin kuruluşuna destek veren Hollanda merkezli Artı Media Vakfı, kısa süre sonra aynı desteği televizyon için de verebileceğini belirtince kendimizi Artı Gerçek’ten sonra Artı TV’de gördük. En uygun merkez de, çokça Türkiyelinin yaşadığı Almanya’nın Köln kentiydi.
Zor ve bir o kadar meşakkatli bir işe soyunmuştuk. Türkiye’de koşullar ağırlaştıkça sorumluluğumuzun daha da artacağının farkındaydık.
Daha işin başında Evrensel’den izin istedim, yetemeyeceğimi söyledim. Evrensel’deki arkadaşlar yazmaya devam etmemi istediler. Artı Gerçek ve Artı TV ise dayanışmanın önemine vurgu yaparak kararı bana bıraktı. Son 3 hafta hariç neredeyse bir yıldır, Artı Gerçek’teki yazılarımla birlikte Evrensel’deki yazılarıma da ara vermedim, vermek istemedim. Kendimi, Türkiye’de gazeteciliği hâlâ namusuyla sürdüren az sayıda mecradan biri olan Evrensel’dekilere karşı borçlu da hissediyordum, bırakamazdım.
Ne yazık ki artık güç yetiremiyorum. Son birkaç haftadır Evrensel’de de, Artı Gerçek’te de yazıları aksatmaya başladım.
Yazanın okuyana karşı sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu duyan biri olarak her yazamadığımda, her yetişemediğimde rahatsız oldum. Nihayetinde bir karar vermek durumundaydım.
Bu zorunluluk nedeniyle tüm Evrensel ailesinin beni mazur göreceğine inanıyorum. Onların o geniş yüreklerinde yerimin her zaman olacağına inancım tamdır.
***
Başlarken, köşenin adını “Hevra” koymuştuk. Bunun nedenini ilk yazıda şöyle açıklamıştım:
“Hevra”, “birlikte,” “beraber” anlamına geliyor.
Bu kavramın değerlendirilmesi gereken iki ayrı yönü var.
“Hevra”nın Kürtleri yürekten yaralayan ilk yönü, tarih boyunca kendi aralarında yaşadıkları ayrılıklardır. Bu ayrılıklar ne yazık ki çoğu kez binlerce insanın yaşamına da mal olmuş. Başka dillerde “kardeş kavgası” anlamına gelen sözcük, Kürtler arasında da ilk olarak bu anlamına uygun biçimde, “birakûjî” olarak kullanılmış. Ancak Kürtler arasında “birakûjî” öyle bir noktaya gelmiş ki yaşananları karşılar olmaktan çıkmış. Artık yaşanan kardeş kavgası olmaktan çıkıp kendini yok eder noktaya gelince, “birakûjî” yerine “xwekûjî” demeye başlamış, Kürtler. “Xwekûjî” intihardır, kendini yok etmektir...
Kürtler, neredeyse kendilerini yok eder noktaya gelen bu ayrılıklardan çok çektiler. Hâlâ çekmeye devam ediyorlar. Bu köşe ile Kürtler arasındaki ayrılıkları en aza indirmenin, daha çok ortak noktaları görmenin ‘siyaseti’ esas alınacağından, “Hevra” en uygunuydu.
Hevra açısından değerlendirilmesi gereken ikinci yön de, Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalardaki iç içe veya komşu oldukları diğer halklardır.
Kürtlerin yaşadığı kadim coğrafyada birçok halk, birçok ulus yaşıyor. Madem Kürtlerin bu halklarla, uluslarla sorunları yok, esasen egemen sistemlerle sorun yaşıyorlar, o zaman “Hevra”nın bu halkları, ulusları ilgilendiren yönleri de olmalı.
Bu köşede, farklı halklarla/uluslarla birlikte yaşamanın ‘siyaseti’ de esas alınacağından, “Hevra” yine en uygunuydu.
İlk yazıda sözünü ettiğim bu iki yön hâlâ geçerliliğini koruyor. Ben de naçizane bunu yapmaya devam etmek niyetindeyim. Müsaade ederseniz bunu bir müddet Evrensel’de değil, başka mecralarda sürdüreyim.
“Hevra”nın yazanına da, okuyanına da bir şeyler vermesi/öğretmesi dileğiyle, diyerek başladığım yazılarda Evrensel ailesinden çok şey öğrendiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Umarım, okuyana da bir şeyler verebilmişimdir.
Bana bu izni çok görmediğiniz için sonsuz teşekkürler...
- Oyun kuruculuk bitmişti, oyun bozuculuk da bitiyor!.. 17 Ocak 2018 00:17
- Irak Kürdistanı'nda durum dünden iyi değil 10 Ocak 2018 00:15
- Tükenmeyen umut en büyük kazanımdır 03 Ocak 2018 00:53
- Gidişat iyi değil 27 Aralık 2017 01:00
- ABD, Türkiye'yi defterden sildi mi? 20 Aralık 2017 00:15
- Duymayanlara duyurmak, işitmeyenlere seslenmek… 06 Aralık 2017 00:02
- Kerkük, Kürtlere ders oldu mu? 29 Kasım 2017 00:15
- Erdoğan, Rusya’yla büyük oynuyor 22 Kasım 2017 00:53
- MHP'nin baraj, AKP'nin çoğunluk telaşı 14 Kasım 2017 23:48
- Kürtler yine seçim dışına itilir mi? 08 Kasım 2017 00:15
- AKP hükümeti treni kaçırdı 01 Kasım 2017 00:55
- Belediyeleri dizayn eden seçimi de eder 25 Ekim 2017 00:17