Bir ulusaşırı yolsuzluk hikayesi: Odebrecht
Brezilya’da 1940’larda bir aile şirketi olarak kurulup dünyanın sayılı inşaat devlerinden biri haline gelen Odebrecht Grubu bugün neredeyse tüm bölge ülkelerine -ve Portekiz, Andorra, Angola ve Mozambik’e- yayılmış ulusaşırı bir yolsuzluk skandalının başaktörü konumunda. Hikaye ise tamamen rastlantısal bir biçimde Brezilya polisinin orta boyutlarda para aklama ağını incelemeye aldığı ‘Araba Yıkama’ (Lava Jato) operasyonunda ortaya çıkmıştı. Yurtdışına para çıkaran döviz bürosu sahiplerinden birinin itiraflarıyla operasyon önce Brezilya’nın dev petrol şirketi Petrobras’a, oradan da o dönem iktidarda olan İşçi Partisi’ne (PT) uzanmıştı.
Brezilya’da başlayan soruşturma daha sonra şirketin para akışını gerçekleştirdiği ülkeler olan ABD, İsviçre ve Andorra’ya da yayılarak uluslararası bir hal aldı. Grubun sahibi Marcelo Odebrecht ve para yıkama ve rüşvet operasyonlarını gerçekleştiren şirket yöneticilerinin savcılarla iş birliği yapması ile birçok ülkedeki üst düzey isimlerin de bu skandala dahil oldukları ortaya çıktı. Aslında şirket neredeyse mükemmel sayılabilecek bir sistem geliştirmişti. Odebrecht, Brezilya’da Petrobras’ın milyarlık kamu ihalelerini alabilmek için ihale bedelinin yaklaşık yüzde 3 oranında bir rüşveti iktidardaki politikacılara dağıtmaktaydı. Şirket bu rüşvet transferlerini gerçekleştirebilmek için şirket içinde ayrı bir bütçeye sahip bir bölüm kurmuştu. Bu bölümde çalışanlar farklı email ve telefon adreslerine sahiptiler ve ödemeleri şirkete bağlı başka firmalar üzerinden ve gizlilik kuralları güçlü olan deniz aşırı hesaplardan gerçekleştiriyorlardı. Bilindiği gibi skandalın büyümesi ile zaten popülaritesi düşük olan DilmaRousseff aşırı-sağ muhalefet tarafından azledildi ve Michel Temer başkanlık koltuğuna oturdu. Ancak bugün Temer de aynı skandal yüzünden koltuğunu kaybetmekle karşı karşıya.
Bugün Odebrecht’in bu sistemi bölgedeki birçok ülkedeki dev kamu ihalelerini almak için kullandığı anlaşılıyor. Brezilya’dan sonra en çok rüşvetin dağıtıldığı tespit edilmiş olan Peru’da Odebrecht’in ülkedeki temsilcisinin eski başkanlar Ollanta Humala ve Alejandro Toledo ve Alan García döneminde metro, otoyol ve boru hattı inşaatları gibi ihaleleri alabilmek için politikacılara toplam 29 milyon dolar rüşvet dağıttığı ortaya çıkmış durumda. Her gün yeni bir ismin dahil olduğu skandal ülkedeki tüm büyük kamu inşaat projelerinin durdurulmasına yol açtı. Öyle ki skandal Peru’da birçok inşaat ve çimento firmasını iflasın eşiğine getirmiş ve büyümeyi yavaşlatan bir unsur haline dönüşmüş durumda. Aynı zamanda şirketin, Peru’daki en son başkanlık seçimlerinde hem Keiko Fujimori’nin hem de başkan seçilen Pedro Pablo Kuczynski’nin kampanyalarına para aktardığı ortaya çıktığından, mevcut Başkanın kongre tarafından Aralık’taki deneme sonrasında bir kez daha azledilme tehlikesi yaşayabileceğini beklemek gerekiyor.
Tabii skandal sadece Brezilya ve Peru ile sınırlı değil. Andorra’daki soruşturmaya göre Odebrecht tarafından kullanılan Andorra’daki özel bankanın Uruguay’daki sorumlusu, rüşvet operasyonlarını yöneten kişinin Antigua ve Barbuda adasında kurduğu Klienfeld adlı şirketin sahibinin kontak noktasını oluşturuyordu. Sisteme göre tabela şirketler ile faaliyet gösteren politikacılar Andorra’daki bankada hesap açıyorlardı. Odebrecht’e bağlı diğer tabela şirketler de bu bankadaki hesaplar üzerinden bu kişilere transfer yapabiliyordu. Örnek vermek gerekirse Ekvador’da önceki Devlet Başkanı Rafael Correa’nın kabinesinde yer alan eski Elektrik Bakanı Alecksey Mosquera’nın şirketi Panama’da kurulmuş olan şirketler adına Klienfeld şirketi ile ticaret yapmaktaydı.
Televizyon dizilerini andıran ilişkiler ağı ve Odebrecht’in yarattığı kurumsal düzene sahip ve bütçesi ile diğer ticari operasyonlarına benzer bir yapıya sahip rüşvet mekanizmasının uzanabildiği kamu ihalelerinin listesini uzatmak mümkün. Meksika’nın devlet petrol şirketi PEMEX’in eski müdürü Emilio Lozoya’nın soruşturulması için mahkeme izni çıkmaması, Başkan Enrique Peña Nieto’nun seçim kampanyası ekibinde yer alan Lozoya’nın sayesinde seçimlerden sonra 2013’te Odebrecht’in PEMEX’in rafineri inşaatı ihalesini kazanmış olması soruşturmanın mevcut başkana kadar gidebileceğine delalet. Panama Eski Devlet Başkanı Ricardo Martinelli’nin seçim kampanyası sorumlusu Demetrio Papadimitriu’nun anne ve babasına ait -Belize’deki sahte şirketler üzerinden- Andorra’daki hesaplar ve Kolombiya eski Ulaştırma Bakanı Yardımcısı Gabriel García Morales’in otoban ihalesi karşılığında Virgin Adalarında kurduğu şirket üzerinden para alması gibi onlarca kişiye toplamda en az 788 milyon dolarlık rüşvet dağıttığı anlaşılıyor. Tabii bu buzdağının sadece görünen kısmı olabilir. 2.6 milyar dolar gibi tarihi bir cezayı ödemeyi kabul eden Odebrecht’in yöneticileri bilgi paylaşmaya devam ettikçe bu ulusaşırı şebekenin bölgedeki üst düzey politikacılarla olan kirli ilişkilerinin bir kısmının daha ifşa olmasını ise beklemekten başka çare yok.
Evrensel'i Takip Et