16 Mart 2018 00:15

Makro ile Mikronun ayrılmazlığı: Afrin'i anlamak veya anlayamamak

Makro ile Mikronun ayrılmazlığı: Afrin'i anlamak veya anlayamamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Keşke makro ile mikro ilişkili olmasa, keşke her sorun kendi içinde özerk olsa, keşke her sorunu etik-vicdani olarak çözebilsek de yapısal ayakları olmasa, gelecek için bugünü bugün için geleceği heba etmesek… Keşke bütün halklar barış, dayanışma ve huzur içinde yaşayabilse… Keşke keşkelerin olmadığı bir dünya kurulabilse… 

İngiltere’ye çalışan Rus ajanlarının zehirlenmesinin Rusya ve Afrin ile ilişkisi var mı?

13 Mart 2018 tarihinde İngiltere Hükümeti, Eski Rus Ajanı Sergey Skripal ve kızının zehirlenmesini Rus sinir gazına ve Rusya’nın tertip ettiği suikasta bağlayarak Rusya ile üst düzey ilişkilerin kesilmesi ve 23 Rus diplomatın sınır dışı edilmesine yönelik kararlar açıkladı. 

Konunun önemi, bir ajanlık veya suikast meselesi olmasının çok ötesindedir. Bunun İngiltere-ABD-Batı sermayesinin Suriye ve Rusya’yı kuşatma projeleriyle, diğer yanda ise Rusya’nın genişleme arayışlarıyla bağlantılı olmadığını kim söyleyebilir?

Makkartizmden 1946-Demokrat Partiye, 12 Mart ve 12 Eylül Darbelerinden Özal-ANAP’a, Türkeş-MHP’ye, Erbakan-Erdoğan-MSP-AKP’ye, 1980’ler Afganistan’ı, 1989 ve sonrası Sovyetlerin dağıtılması, 1990’lar Balkanları, 1990’lar Irak ve Somali’si, 2000’ler Afganistan’ı, Irak, Sudan, Libya, Suriye, Gürcistan, Ukrayna, Kırım’ı… hepsi ister küreselleşme deyiverin ister emperyalizm ve yayılmacılık deyiverin aynı dünyanın ve aynı makro süreçlerin parçası olma özelliği taşıyor.

Yalta’dan (1945’ten) günümüze NATO çizmesinde Afrika, Baltık, Karadeniz, Ortadoğu, Pasifik kolorduları

Yeni dünya düzeninin esası, II.Dünya Savaşı ile,  Yalta ve Potsdam’ile (Rooswelt, Churcill, Altee, Truman, Stalin ile) üç aşağı beş yukarı şeklini almıştı, II. Dünya Savaşından bu yana işin kronolojisi başlıklar halinde şu şekilde sayılabilir (26 Mayıs 2017 tarihinde bu yaşananları toparlamıştım):

İlk Ayağı II. Dünya Savaşı ve Sonrası Truman Doktrini, NATO ve Kore Savaşı, (2) İsrail’in Kurulması, (3) NATO ve Kore Savaşı, (4) AB Projesi, (5) Vietnam Savaşı, (6) Sovyetlerin Dağıtılması, (7) Balkanların Dağıtılması, (8) Afganistan ve Irak İşgali, (9) Libya ve Suriye’nin Dağıtılması.

Onuncu ayağı: Yemen işgali ve Sünni koalisyon güçleri oluşturulması

Clinton’un has danışmanlarından ABD Eski BM Büyükelçisi Yugoslavya’daki antlaşmanın imzalanmasında temsilcilik yapan R. Holbrooke 2001’de Afganistan’da yapılması gerekenleri şöyle özetliyordu: “Tek gerçek alternatif Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan ancak BM tarafından yönetilmeyen bir barış gücünün oluşturulması. İki alternatif arasındaki fark BM jargonunu bilmeyenlerin aklını karıştırsa bile çok kritik./ Bu konuda yapılması gereken bir uluslararası çok uluslu gücün oluşturulması. Bunun için en iyi seçim NATO’nun tek Müslüman ülkesi olan ve sıkı, iyi komuta edilen bir ordusu bulunan Türkiye komutasında... Bangladeş, Fas, Ürdün…” (The Washington Post, 14 Kasım 2001). 

Obama dönemi, 14 Aralık 2015. Suudi televizyonu Obama’nın çağrılarına yanıt olarak “terörizme karşı İslamcı koalisyon” oluşturulduğunu duyuruyordu. Suudi Prens Muhammed bin Selman komutasında Suudi Arabistan, Ürdün, BAE, Pakistan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Türkiye, Çad, Togo, Tunus, Cibuti, Senegal, Sudan, Sierra Leone, Somali, Gabon, Gine, Filistin, Komor, Katar, Fildişi Sahili, Kuveyt, Lübnan, Libya, Maldivler, Mali, Malezya, Mısır, Fas, Moritanya, Nijer, Nijerya, Yemen İslamcı (Sünni) ittifakı.

On birinci ayağı: IŞİD bahane, NATO doğrudan Ortadoğu’da 

24 Mayıs 2017 itibariyle NATO’nun IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyon güçlerine katılacağı haberleri verildi. 

Rusya’ya karşı Karadeniz ve Baltık ordusu, Çin’e karşı Asya-Pasifik ordusu

26 Ekim 2016 NATO toplantısının ardından Stoltenberg açıklamada bulunmuştu: “Arnavutluk, İtalya, Polonya, Slovenya, Kanada’nın öncülüğünde Letonya’daki birliğe, Belçika, Hırvatistan, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve Norveç, Almanya öncülüğünde Litvanya’da kurulacak birliğe; Danimarka ve Fransa, İngiltere öncülüğünde Estonya’da kurulacak birliğe; Romanya ve İngiltere de ABD öncülüğünde Polonya’daki birliğe katkı yapacak.”

Afrika ordusu zaten oluşturuldu. Bir de Güney Kore’nin ve Japonların yükünü çekeceği Pasifik ordusunu da unutmamak gerekiyor. 

Büyük g-erçeklik küçük g-erçeklik, makro mikro iç içe

Rusya’nın İngiltere’de eski ajanlara suikast düzenlediği iddiaları, buna yönelik İngiltere ve NATO açıklamaları… Türkiye’nin Afrin ve Suriye operasyonları… Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Perslerin, Türklerin… birbirine düşmesi... tüm bu yaşananların birbirinden özerk olduğunu düşünebilir miyiz?

Makro emperyalizm ve yayılmacılığı aşamadan mikroda hak ve özgürlükleri sağlayabilme görevi en zor olanı olsa gerek. Mikroyu makroya kurban etmemek, mikroda Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Fars’ı… tek tek veya birlikte birbirine veya birilerine kurban etmemek dileğiyle.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa