Her şeye karşın 'yine geldiler' yine de gelecekler!
Fotoğraf: Envato
Diyarbakır’da Newroz sabahında, Newroz kutlamalarının yapılacağı alanın girişinde görev yapan iki polis aralarında konuşuyorlar. Bir ötekine; “Abi yine de geliyorlar” diyor. (Gazete Karınca nakletti)
Bu kısa cümlenin anlamı büyük. Çünkü “Abi yine de geliyorlar” sözü sadece bir kalabalığın ha bire gelmesini ifade etmiyor.
Burada “Abi yine geliyorlar” sözü, Newroz’un temsil ettiği, özgürlük, zulme karşı mücadele,... gibi değerlerin lanetlendiği, “barışı isteme”nin bile suç sayıldığı, kentlerin yakılıp yıkıldığı, Newroz’un simgesi Kawa’nın heykellerinin yıkıldığı bir dönemde halkın akın akın Newroz alanlarını doldurma kararlığını ve bir polisin şaşkınlığını dile getiriyor.
O polis memuru, “Abi yine de geliyorlar” sözünü, Diyarbakır halkının akın akın Newroz alanına gelmesi için söylüyordu ama; önceki gün Newroz alanlarına bakan her polis, her gazeteci, olup bitene az çok nesnel bakan her kişi, Diyarbakır, Van, İstanbul, Adana ve diğer illerdeki hangi alana baksa herhalde aynı sözü söyler ve “Her şeye rağmen yine de geliyorlar” cümlesini kullanırdı. Çünkü, yandaş medya ve sermaye medyasının bütün görmezden gelme çabalarına karşın, herkesin kanısı, önceki günkü Newroz’un “Son yılların en kalabalık Newroz’u olduğu” şeklindeydi.
Afrin’in TSK ve ÖSO tarafından ele geçirilmesinden birkaç gün sonra yapılan Newroz gösterileri elbette bir yanıyla Newroz’un kendisine has gelenekselliği ile bağlantıdır. Ama öte yanıyla Newroz alanlarının dolması, son aylardaki Hükümetin uyguladığı politikalarla da bağlantılıdır. Afrin’e yönelik operasyon etrafında yürütülen propagandanın zirve yaptığı; “savaşa hayır” demenin, Afrin’e yönelik operasyona karşı çıkmanın “büyük suç” sayıldığı, gözaltı ve tutuklamaların had safhaya çıktığı böylesi bir zaman diliminde; Newroz alanlarındaki kalabalıklar, bütün bu gelişmelere tepkinin bir ifadesi olarak değerlendirilmelidir.
‘BARIŞIN BİR SAHİBİ VAR’
Terörle Mücadele Yasası ve OHAL uygulamaları ile son aylarda hayata geçirilen “fiili savaş hali”ne ve özellikle bölge illerinde yaşanan ağır baskı koşullarına bakıldığında , Newroz kalabalığının;
-OHAL’e, “savaş hali” uygulamalarına,
-Afrin’e yapılan operasyona,
-Kürt halkının Kürt sorununa barışçıl çözüm isteğinin görmezden gelinmesine ve bölge halkı üstünde sürdürülen baskılara, HDP’ye yönelik operasyonlara,
-Ülkeyi “tek parti tek adam rejimi”ne sürükleyen girişimlere karşı bir tavrın ifadesi olduğunu söylemek de yanlış olmaz.
Bu yüzden de gazetemiz Evrensel; alanların beklenenin üstünde doldurulmasını dünkü nüshasında, “Barışın bir sahibi var” diye manşetleştirmiştir. Çünkü işte o “Yine de geliyorlar” denilen kalabalıklar, “savaş ve savaş politikaları”na karşı yasaklanan “Barış talebini dile getirmek” için de alanlara çıkmıştır.
KİTLESEL ÇIKIŞLAR DİKKAT ÇEKİCİ
Sadece Newroz da değil, bu ayın içinde çeşitli etkinliklerle kutlanan “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” ve “14 Mart Tıp Bayramı” etkinliklerine katılımların beklenenden daha kitlesel geçmiş olması, bu yılın Newroz kutlamalarında yaşanan yüksek katılımla birlikte değerlendirilmelidir. Ki, demokratik hakların sınırlandığı ya da tümden ortadan kaldırıldığı dönemlerde halkın başka vesilelerle özgürlüklere sahip çıkması hep olagelen bir şeydir. Ve Hükümetin uzunca bir zamandan beri ülkenin üstünde oluşturduğu yasakçı, baskıcı “ağır iklim” koşulları, halk yığınlarını, taleplerini başka görünüşler altında ifade etmeye zorlamıştır. Bugünkü söz konusu eylem ve etkinliklerde de bu açıkça görülmüştür.
1 MAYIS, 6 MAYIS, 8 MAYIS...
Beş hafta sonra İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan “1 Mayıs” var. Sonrasında Denizlerin idam edildiği gün yani “6 Mayıs” var. Her 6 Mayıs’ta gençler mücadele yemini ederek ve talepleriyle sokağa çıkıyor. Ve elbette bu takvimi faşizme karşı mücadele günü olan “8 Mayıs” izliyor, izleyecek.
Tıpkı öncekilerde ve Newroz’da olduğu gibi önümüzdeki günlerde gerçekleşecek bütün miting, eylem ve etkinliklerde de benzer katılımlar görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu yüzden de 1 Mayıs başta olmak üzere, meşruiyet sınırı oldukça geniş olan mayıs ayındaki etkinliklere geniş yığınların katılımı son derece önemlidir. Ki caydırıcı suni engeller çıkarılmadığı ve gerekli girişim ve çalışmalar yapıldığı taktirde etkinliklere katılımların artacağını da göreceğiz.
Bu süreçte yığınların mücadeleye katılımını sekteye uğratacak her türlü sekterlik, grupçuluk, fraksiyonculuk... gibi tutumların engellenmesi elbette büyük önem taşıyor. Bunlar başarıldığında ise yığınların; sloganları, pankartları ve vücut dilleriyle taleplerini ifade etmesi üzere alanları doldurması sürpriz olmayacaktır.
Her şeye karşın “Yine gelenler”, “Yine de gelecekler”dir!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47