Trump şovun perde arkası
Trump şovunun arka planına bakmak işimize yarar. Beyaz Saray’da olan bitenle ilgili haberlerin ana akım medyada verilişinde ve yapılan yorumlarda ciddiye almama ve dalga geçme egemen. Kamuoyunda Trump’ın aptal ve bilgisiz biri olduğuyla ilgili, onunla gırgır geçen bir tablo yaygınlaştırılıyor. En iyi yaklaşımlarda bile Trump’ın yaptıkları, karikatür veya çizgi romanlarla komik olarak yansıtılıp, gerilim yumuşatılmaya çalışılıyor. İnsanlar Trump’ın söylediklerine gülüyor, “Aman Allahım bu da mı başımıza gelecekti?” deyip kafalarını sallıyorlar ama sonra‚ unutulup gidiliyor ve “ciddi” gündeme geçiliyor.
Aslında olan biten hiç de komik değil. Çoğu gazete durumun ciddiyetiyle ilgili haber ve yorumlar yapmasına rağmen Trump’la alay eden karikatürlerini sürdürüyorlar. Halbuki ne Trump ne de onun elini kolunu bağladığı kurumların durumları gülüp geçilecek gibi... Bunu anlamak için medyada yer almayan uygulamaları gözümüzün önünden geçirmemiz yararlı olacaktır; örneğin Trump ülkesinin hakimlerini ve hakimlik sistemini şimdiye kadar hiçbir başkanın yapmadığı derecede aşağıladı ve işlevsiz bıraktı. Bu durum ABD’deki yargı sistemini sadece şimdi değil önümüzdeki kuşaklar için de değiştirecektir.
Şimdiki hükümetin icraatlarını analiz eden sol düşünceli bilim insanları dillere pelesenk olan popülizm kavramının yanlış kullanıldığını, Trump sayesinde otoriter bir rejim kurulduğu için neofaşizm kavramının kullanılmasının uygun olacağını söylüyorlar.
Gazeteci ve Sosyolog John Bellamy Foster, ABD’de yayımlanan Marksist dergi Monthly Review tarafından basılan “Trump Beyaz Sarayda- Trajedi ve Saçmalıklar” adlı kitabında ana akım medya tarafından Trump’la ilgili olarak kullanılan popülizm kavramını ele almakta ve şimdiki icraatların popülizmle hiçbir ilgisinin olmadığını ortaya koymaktadır. Foster için Trumpizm neofaşizmin bir biçimidir. John Bellamy Foster, 20. yüzyılda İtalyan faşizmi ve Alman Nazizminin de kendilerini milliyetçilik, ulusun çıkarlarını savunma maskesi altında meşru kıldıklarına dikkat çekmektedir.
Foster, 1898-1974 yılları arasında yaşayan İtalyan Filozof Julius Evola’dan alıntı yaparak Duçe Mussolini’nin yükselişinde entellektüeller tarafından desteklenen aşırı yabancı düşmanlığı, führerliğin (tek adamlığın) yüceltilmesi ve hükümetlerle sermaye arasındaki suç ortaklığının en önemli rolü oynadığını belirtmektedir. Foster, faşistlerin iktidarı ele geçirmesinde entelektüellerin arasında destek bulmasının önemini vurgulamaktadır.
Trumpizm bu nedenle alay edilecek, ciddiye alınmayacak bir şey değildir. 20. yüzyıl Avrupa tarihinde uzun ve acılı yeri olan bir politikanın versiyonudur. Bu nedenle de adını doğru koymak, neofaşizm olarak nitelemek gerekir.
Evrensel'i Takip Et