Sorun çözüldü mü?
Fotoğraf: Envato
Afrin’in ele geçirilmesi büyük bir zafer kazanılmışçasına kutlanıyor. Şehrin merkezinde dalgalandırılan bayrağa bakınca anlamak gerekiyor ki Afrin, sahiplerinden alınıp fethedilmiş! Afrin’de yaşayanların ezici çoğunluğu Kürtlerdi ve bu bölge Suriye’deki kaosun dışında kalmış tek bölgeydi. Peki kazanılan bu askeri zaferin, bölgede artık inkar edilemeyecek bir yere sahip olduğu açıkça görülmüş olan Kürt sorunu açısından anlamı nedir? Afrin’in düşmesi ile Kürt sorunu çözülmüş mü oldu?
Genel olarak ifade etmek gerekirse ulusal sorunlarda “askeri çözüm” bulunmamaktadır. Çünkü askeri olarak hangi yenilgiye uğramış olursa olsun ezilen bir halkın mücadelesinin bitirildiği görülmüş bir şey değildir. Hele bu halkın bölgedeki nüfusu on milyonlarla -30 ile 50 milyon arasında olduğu sanılmaktadır- ifade edilirken! Ezilen ulus durumunda bulunan bu halkın yaralarını sarması, güçlerini toparlaması, mücadelesini daha bir kararlılıkla ve direngenlikle sürdürmesi kaçınılmazdır.
Ülkeyi yöneten iktidar da bu gerçeği çok iyi bilmektedir. O kadar iyi bilmektedirler ki, gelecek günlerde bu sorunun tüm ağırlığı ile kendisini hissettireceğini görmekte, şimdiden bir taraftan askeri operasyonlara devam ederken, diğer taraftan yatıştırmaya, beklenti yaratmaya çalışmaktadır. Bu arada bir sakız sürekli çiğnenmektedir. Çiğnenen bu sakız “terör örgütü” ile halkı ayırma sakızıdır. Ama “terör örgütü” dedikleri örgütün sayısını 40-50 bin olarak telaffuz etmektedirler!
Bu ülkede yaşayan halklar aptal değildir. Eğer bir örgüt on binlerce kişiyi silah altında tutabiliyor, sürekli “Şu kadarını imha ettik” açıklamalarına karşın mücadelesini sürdürüyorsa ortada artık bir “terör” sorunu değil, bir halkın özgürlük mücadelesi bulunmaktadır. Kuşkusuz bunlar ilk defa ifade ediliyor değildir. Ama olayların gelişimi, bunlar üzerine koparılan fırtına bu gerçekleri yeniden yeniden hatırlatmayı gerekli kılmaktadır. Kaldı ki bu hatırlatma yapılmasa bile, sorun kendisini hatırlatacak bir yolu, bir biçimi sürekli bulmakta ve kendisini ortaya koymaktadır. Örnek mi, işte Newroz günleri!
Ezilen bir ulus üzerinde bu kadar baskı kurmak, terör estirmek, askeri güç kullanmak uzun vadede sadece bir şeye yol açmaktadır. Darbe yiye yiye derinleşen öfke, mutlaka birlik olmak ve daha güçlü mücadele etmek gerektiğini anlamak, bir adım ileri iki adım geri değil, iki adım ileriye, bir adım geriye giden bir ilerleme yoluna girmekte inat! Zafer kazandık diyenlerin rahatça arkalarına yaslanıp derin bir oh çekemeyeceği ortamın sürekli hale gelmesi. “Zafer kazanmış galipleri” bekleyen budur!
Evet bölgeye dışarıdan yapılan emperyalist müdahaleler bölgenin ve halkların sorunlarını daha da ağırlaştırmakta ve karmaşıklaştırmaktadır. Bu durumun sorumlusu halklar değildir. Emperyalistleri buraya halklar davet etmedi. Onlar burada stratejik çıkarlara sahipler ve bazen bölge gericiliklerinin kendilerini çağırmalarıyla, bazen de bu gericilerin yol açtığı ve derinleştirdiği çözülmemiş sorunlar nedeniyle, bu sorunları kullanarak bölge halkları üzerinde doğrudan söz sahibi olmak üzere bölgeye yerleştiler. Ama bu durumun uzun vadede yol açacağı tek sonuç halkların emperyalistlere ve bölge gericiliklerine karşı öfkelerinin patlayacak olmasıdır. Kargaşa ve kaosun, kanlı çatışmaların yeni ve ileri olana yol açtığı az görülmüş bir şey değildir.
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13
- Elde ne var? 01 Kasım 2024 05:05
- İktidara ve düzen partilerine güvensizlik 25 Ekim 2024 15:00
- Dışa karşı cephe, içe karşı cephedir 18 Ekim 2024 05:06
- Muhalefet sorunu 11 Ekim 2024 05:27
- ‘İç cephe’ kimlere karşı güçlendirilecek? 04 Ekim 2024 04:53
- Sorumluluk sizde 27 Eylül 2024 05:37