MEB’in dincileştiren ve piyasalaştıran bozguncu aklı: Elit olanın imajını bozma, imam hatibe ve piyasaya imaj-makerlik yapma
Fotoğraf: Envato
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), “Sınavla Öğrenci Alacak Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Yapılacak 2018 Yılı Merkezi Sınav Başvuru ve Uygulama Kılavuzu” ile sınavla öğrenci alan okul listeleri ve kontenjan tarihlerini açıkladı. 2 Haziran’da merkezi sınav yapılacak. Sınav, 8’inci sınıf öğretim programları esas alınarak yapılacak. Sınav iki bölüm hâlinde uygulanacak. Sözel bölümde, 8’inci sınıf Türkçe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile Yabancı Dilden toplam 50 soru, sayısal bölümde ise Matematik ve Fen Bilimlerinden 20’şer soru yer alacak.
MEB’ mevcut SBS ve TEOG’u bozarak yerine getirdiği model ile ne yapmak istiyor? Üzerinde durulması gereken ana nokta esasen budur.
BAŞARILI OKULLARIN İMAJI BOZULURKEN, İMAM HATİP OKULLARININKİ YÜKSELİYOR
AKP’nin bütün işi mevcudu bozmak ve yerine dincileşme ve piyasalaşmayı sağlamak şeklinde olup bunu dış politikada da iç politika da paralel olarak yürütmektedir. MEB’in TEOG yerine “yerel yerleştirme” yapacağız projesinin temel yaklaşımı da buna dayanmaktadır.
Bakanlık teşkilat yapısında ve kılavuzda üç farklı genel müdürlüğe bağlı üç ana okul türü sayılmaktadır.
Ülke geneli öğrenci sayılarına baktığımızda; Anadolu İmam Hatip Liseleri yüzde 13,39 oranında iken, sınavla öğrenci alan liseler içerisinde bu oran yüzde 22,81’dir.
Genel ortaöğretimin oranı azalmış, dahası yıllardır mesleki teknik liselerin çok önemli olduğu propagandası yapılırken bu okullar tümden silinmiş gözükmektedir.
İMAM HATİP İMAJINI DÜZELTME ADINA YAPILAN CİNLİK
İmam hatip okullarını elit okullar gibi göstermek ve bu din okullarına yüksek puan diliminden öğrenci alabilmek eşyanın doğası ile yani bilim ve eğitsel ilkelerle örtüşmeyince geriye cinlik kalmaktadır.
AKP’nin cinliği ise;
* Mevcut görece, başarılı okulların imajını bozmak,
* Kontenjanlarını azaltmak,
* Yerine imam hatipleri yaygınlaştırmak ve yüksek puandan öğrenci yerleştirmeye zorlamak,
* Böylece imam hatiplerin imajını düzeltmek gayretidir.
FAKİRE, KÜRDE İMAM HATİP
Kontenjan dağılımlarına bakılınca daha pek çok ayrıntı göze çarpmaktadır. En dikkati çeken noktalardan biri Doğu ve Güneydoğu İlleri ile görece yoksul illerde (illerin gelişmişlik düzeyi düştükçe) sınavla alınacak kontenjan sayısının diğer illerden daha düşük olmasıdır. İmam hatip kontenjan payları yine Doğu ve Güneydoğu illeri ile yoksul illerde görece artış göstermesidir.
İLLERE VE BÖLGELERE GÖRE KONTENJAN DAĞILIMLARI
Kontenjanlarda en şanslı iller sekizinci sınıf ve toplam nüfus itibariyle Orta ve Batı Karadeniz illeri gözükmektedir. En az kontenjanı olan iller ise Doğu ve Güneydoğu İlleridir.
DİNCİLEŞTİRMENİN YANINDA PİYASALAŞTIRMA
Ölçme değerlendirme kitaplarına bakılırsa, sınavlar her ne kadar süreç analizi ve öğretim planlamasına dair bazı işlevler görse de sonuçta bir sınıflama ve ayrıştırma işi görmektedir, hele de geçiş sınavları doğrudan bu amaçla yapılmaktadır.
MEB’in bakan düzeyinde açıklaması ile birlikte açıkça ilan edilmiş oluyor ki, yüzde 10’u nitelikli okul olup geriye kalan yüzde 90’ın lise düzeyi nitelikli bir diploması ve ilgili beceri gelişimi bulunmamaktadır. Mevcutta da zaten başarının realizasyonu bu şekildedir. “Mahalli sistem” veya sınavın pratikteki karşılığı; yüzde 10’u yüzde 90’dan ayrıştırmak, komprador burjuvaziye destekçi sınıfı (dindar küçük burjuvaziyi) yetiştirmek olarak öne çıkmaktadır. Ama bunu da tam başaramadığından özel okullara doğru bir eğilimi artırmaktadır.
YÜZDE 46 PARASIYLA OKUR HALE GETİRİLDİ
2017’ itibariyle genel ortaöğretimde özel okullarla açık lisenin payı yüzde 43’e çıkmış bulunuyor. Yani diğer deyişle resmi örgün Anadolu-Fen-Çok Programlı liselerin öğrenci payı yüzde 57.
Genel Ortaöğretimde (açık lise, devlet okulları ve özellerde) toplam 2 milyon 912 bin 93 öğrenci bulunuyor. Bunlardan sadece 1 milyon 553 bin 817’si resmi (devlet okullarında) örgün eğitim görüyor, gerisi açık liselerle özel liselere devam ediyor. Resmi örgün öğrenci payı yüzde 53’4’e tekabül ediyor, yüzde 46,6’sı parasıyla okuyor.
SINAVSIZ ÇÖZÜM MÜMKÜN
Total ve mutlak olmamakla birlikte elbette önce ölçütler üzerine konuşulması gerekmektedir. Eğitim ve okuldan ne beklenecektir.
* Otonomi-özerk kişilik,
* Özgün düşünme,
* Kendi başına düşünme,
* Eleştirel düşünme,
* Kişilik gelişimi,
* Bireyleşme,
* Kendini yönetme,
* Dayanışma,
* Üretkenlik,
* Etkinlik,
* Rekabet, üstünlük, iktidar olma
* Mutluluk,
* İyilik,
…
Bunlardan hangisini veya hangilerini eğitim başarısının, okulların başarısının, kişisel başarının ölçütü olarak sayabiliriz? Asgari yanıt erdemli (özgür, bilgili, adil, cesur) kişiler yetiştirmek; bilgi-zihin-moral (insani duyarlılık, aydın olma duyarlılığı) gelişimdir. İlla da sınav olacaksa öncelikle bu ölçütlere uygun olmalı, bu amaçlara katkı sunmalıdır. Mevcut sınavlar ise tersi işlevlerde bulunmaktadır.
Eğitim Sen olarak ana önerimiz: SINAVSIZ geçiş sistemi, herkesin istediği programa giriş hakkı. Birkaç yıl geçiş güçlüğü yaratsa da uygulanabilir gerçekçi bir öneridir (belki birinci sınıf baraj olabilir).
a) Yetenek-Başarı Ayrışması Yapmayan Sınavsız Geçiş Mümkün, Hem De Sınavlıya Göre Çok Zahmetsiz: Sınavsız okullar mümkün mü diye sorarsak tarih boyunca emek ihtiyacının emek arzından çok olduğu dönemler hariç, böyle bir şey olmadı; daha yüksek kaynaklar sınırlı bir nüfusa, üst sınıflara aktarıldı, sınıflı toplumların karakteri de bunu gerektirdi.
Sınavsız okul ve üniversite sistemi sınıfsız bir toplumu gerektiriyor mu, bunu bilemiyorum, ama sınıflısında sınavsız seçkisiz bir okullaşmaya tahammülün olmadığı, siyaseten olmadığı kanaatindeyim.
Sınıflı ayrımlı pratiğe uymasa da insanlık ideali, sınavsız okullaşmayı imliyor, dahası ideal ve potansiyel olarak sınavsız geçiş sistemi elbette mümkün. Mümkün olmasının ötesinde hem de daha zahmetsiz ve daha maliyetsiz olacaktır.
b) Sınavlar Homojenleştiriyor, Ayrıştırmaya Dayalı Aynılaştırma Değil Okul Ortamının Zenginleştirilmesi Çoğulculuktur. Sınavlı sistem toplumu sınıflı olarak homojenleştirmekte, benzerleri bir araya toplamakta, tahammülsüzlüğü artırmakta, farklılıktan korkuları içselleştirmekte, halkı birbirine düşmanlaştırmaktadır. Oysa okulların ortaklaştırılması, ortak öğrenme ortamının zenginleştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
c) Sınavsız Sistem Çoğulculuğu ve Özgürlüğü Azaltmaz Aksine Destekler. Sınavsız sistem yetenek farklılaşmaları ve çoğulculuğu azaltmaz, aksine herkes yetenek veya ilgisine göre (maalesef yetenek ve ilgi de her zaman örtüşmüyor, ama özgürlük illa da örtüşmesine bağlı değil) istediği okula gitme olanağı (şanstan öte olanağı) bulur. Ortak okul ortamının zenginleştirilmesi; herkesin hem teorik hem pratik yönünü, dahası kendi ilgi ve yeteneğini ağır bir basınç ve rekabetle hastalıklı hale getirmeden ortak alanda geliştirebilmesini sağlayacaktır, kardeşçe ve özgürce.
d) Sınavsız Sistem Cehaleti veya Kaosu Artırmaz Aksine Eşitsizliği Azaltır, Bilgi ve Eleştirel Düşünmeyi Besler. Farklı yetenek, ilgi ve başarı gruplarının birlikte yer alması cehaleti ve kaosu azaltıcı, toplumsal etkileşimi, farklılıklara saygıyı, birbirine katkı sunmayı, farklı görüşlere açıklığı ve dolayısıyla düşünmeyi besleyicidir. Zihnin açıklığını yok eden, gözü ve gönlü körleştiren-aynılaştıran sınavsız değil sınavlı olandır.
Sınavlarla bir değil daha çok kötülük yapılmaktadır. Üsttekine eşitsiz bir kaynak aktarımı yapılırken aynı zamanda ağır bir rekabete (başarı baskısına) sokulmakta, sosyabiletisini azalttığı gibi bir kısmı ruhsal-psişik sorunlarla yüz yüze kalmaktadır. Alttakiler ise baştan haksız kısır bir ortama mahkum edilmekte, öğrenmeye-düşünmeye çabalama irade ve azimleri kırılmaktadır.
Sınavlı sistem cehaleti ve kaosu getiriyor, sınavsız sistem ise hem eşitsizlikleri azaltıcı hem de alttakinin de eşitlenmesi, daha geniş bir bilgi ve dünyayla karşılaşmasını ve eleştirel düşünmesini destekleyici bulunuyor.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15