19 Nisan 2018 00:15

Parka

Parka

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İkinci Dünya Savaşı yeni bitmiş, dünya yeniden paylaşılmış, galipler ganimetleriyle, mağluplar yenilmişlikleriyle köşelerine çekilmişlerdi. Mağluplar, mağlupluklarının faturasını Adolf Hitler'e, Benito Mussolini'ye kesmiş, eli kanlı diktatörler bacaklarından asılmış, savaştan paçayı kurtaran savaş suçlularının az kısmı yargılanmış ve insanlık yeni bir sayfa ile yeni bir savaşa kadar yoluna sulh içinde devam etmeye karar vermişti. Ama bu sessizlik uzun sürmemiş ve önce Fransızlar, ardından ABD "Komünizme karşı savaş" sloganıyla uzak Asya'nın verimli topraklarına göz koymuş ve Vietnam'a saldırmıştı. 

Dünya tarihinin en acımasız, en kanlı, en vahşi savaşı oldu Vietnam savaşı. Milyonlarca Vietnamlı kendi topraklarını savunmak için, 60 bin Amerikan askeri de 20 bin kilometre uzaktaki bu topraklara el koymak için öldü ya da kayboldu. Komünist önder Ho Şi Minh (Işığa kavuşturan) anılarında savaş yılları için "Tüfeği olanlar tüfekleri, kılıçları olanlar kılıçları, kılıçları olmayanlar küçük çapa ya da sopalarıyla savaştı. Her mezra ve cadde birer kale, her insan bir savaşçı, her parti hücresi bir kurmay heyeti gibiydi. Zafer çok büyük bedellerle, 13 milyon şehit yüz binlerce yaralı ile kazanıldı" yazacaktı sonradan.

Bu vahşi ve haksız savaş insan vasfını kaybetmemiş her ulustan, her dinden insanı rahatsız etmiş, Vietnam katliamına karşı çıkan gençler 68 kuşağının öncüleri olmuştu. Bu hareket tüm dünyada özellikle sermaye ve sömürgeci antikomünistler tarafından, "Savaşma seviş" sloganlarıyla sulandırılmaya, "Hedef Nepal, ucuz uyuşturucu, bitli turist, hipi" gibi haksız sıfatlarla itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştı.

İşte tam o yıllarda çıktı parka ortaya. Adiloş bebeden biraz büyük Dev adam Deniz Gezmiş ve arkadaşları, henüz 20'li yaşlarında dünyanın yükünü sırtlamışlar, ülkenin en önemli üniversitelerinde okuyan en zeki, geleceği en parlak gençleri parkalarıyla ortaya çıkmışlardı. Dünya'nın neresinde bir zulüm, bir baskı, bir sömürü varsa ona baş kaldırıyorlardı. İşe Filistin'le başladılar. Siyonist baskıya başkaldıran parkalı gençler insanlıklarının bedelini İsrail hapishanelerinde gençlikleriyle ödüyorlardı. "Cesaret" denen insan duygusunu tanımıştı genç, yaşlı milyonlar bu gençlerin bedeninde. 24 yaşında genç hayatının son anında, "Biz bir kere ölüyoruz, siz bin kere" diye meydan okuyor, hayatını "Tam bağımsız Türkiye" diye noktalıyordu bu dünyada. 

Sırtlarında parkaları vardı. Deniz'in, Sinan'ın, İbrahim'in. İbrahim'in bir de kasketi ve gülen yüzü. 78'e miras bırakmışlardı parlak beyinlerini, insan kalplerini.

Şimdi ele, ayağa düştü parka muhabbeti.            

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa