Beethoven: Yılmadan üretmek
Sanatın hangi dalında olursa olsun, bir sanatçıyı anlatırken onun bireysel özelliklerini belirtmek gerektiğini düşünüyorum. Bütün sanatçılar gibi, Beethoven’in müziği, doğallıkla onun kişisel duygularını da içermiştir. Zaten, özellikle sanat alanında “kişisel” olan, birçok yönüyle “toplumsal” olanı da örneklemez mi?
Beethoven’in başta gelen sorunu, sağırlığıydı. Bir bestecinin henüz 25 yaşındayken hızla sağırlaşmasının nasıl bir kâbus, nasıl bir işkence olduğunu düşünmek bile ürkütücüdür. 1795 yılında Beethoven, Almanya’daki arkadaşı Dr. Wegeler’e Viyana’dan gönderdiği mektupta, işitmesinin giderek ağırlaştığını yazmıştı.
Ama her şeye karşın o, 1802 yılına kadar sağırlaşmakta olduğunu gizlemiş, piyanist yönüyle konserlerini sürdürmüştür. Öte yandan, 10 Kasım 1802’de yaşamına son vermek amacıyla vasiyetnamesini yazmasına karşın, kısa süre sonra yeni eserler bestelemeyi görev sayarak intihar düşüncesini kafasından silip atmıştır. 1803 yılında “Eroica” adlı Kahramanlık Senfonisi, bu “görev bilinci”nin ilk sağlam örneklerindendir. 1805’te ise tek operası Fidelio’yu bitirmiş, ancak sansür, bazı sahnelerin değiştirilmesini istediği için operanın sahnelenmesi ertelenmiştir. Bu tür olumsuz olaylar onu yıldırmak bir yana, olumsuz yönde etkilememiş, içe kapanış duygusunun da sürüklediği yaratma hırsıyla çok sayıda yeni eser üretmiştir: 1802-1815 arasındaki bu dönemde Beethoven, 3.’den 8.’ye kadar altı senfoni, Fidelio adlı operasını, Egmont sahne müziğini, Coriolan uvertürünü, 4. ve 5. Piyano konçertoları’nı, Keman Konçertosu’nu, Rasumovski Kuartetleri’ni, Ayışığı, Pastoral, Appassionata ve Waldstein’ı da içeren 14 piyano sonatını bestelemişti.
9. Senfoni’nin ilk seslendirilişinde orkestrayı yönetmesi, birçok yönüyle ilginç olayları içerir: Eserin sonunda kendisini çılgınca alkışlayan dinleyici kitlesinden haberi olmamıştı. O sırada orkestra sanatçılarından biri, Beethoven’i dinleyicilere çevirdiğinde, salondaki bütün insanların ayağa kalkmış, ellerini, kollarını, şapkalarını sallayarak çılgınca alkışlıyor olduğunu gördüğü zaman, başarısının onaylandığını anlamıştı: Evet, insanlar eşitti, özgürdü, kardeşti…
Evrensel'i Takip Et