Lütfen alışmayalım
Fotoğraf: Envato
Tüm emekçiler 1 Mayıs’ı kutlamaya hazırlanıyor. Bir yerden fon bulup, çok ciddi ve kapsamlı bir araştırma yaparak, 1 Mayıs’a giderken emekçilerin ne düşündüklerini, ne hissettiklerini ve hangi amaç ve duygu ile 1 Mayıs gününe hazırlandıklarını ortaya koymak isterim. Bu isteğimi, lütfen, emekçilerin 1 Mayıs kutlamaları hakkındaki düşüncemin olumsuz olduğu şeklinde yorumlamayınız. Ancak, aşağıda tartışmaya açacağım düşüncemde samimi olarak ısrarcıyım.
1 Mayıs günü alanlara çıkan emekçiler, acaba bu çıkışın son olacağı, zira “sermayenin emekçisi” olma durumunun sonlandırılması için mücadeleye bileneceği düşüncesini mi, yoksa her yıl rutin olarak yinelenen emekçi algılamasının bilince iyice çakıldığı bir coşkulu kutlama günü ideolojisini mi taşımakta ve yinelemektedir? 1 Mayıslar, birinci durumda sermaye emekçilerince zafere yaklaşım aşaması olarak algılanırken, ikinci durumda mücadele ruhunun köreltildiği ve zamanla tarihsel öneminin yitirildiği bir tür sosyal ritüel olarak ya da bayram olarak algılanır. Hiçbir içerik ve ruh değişikliği yaşanmadan daima aynı mantık ve yaklaşımla uygulanan her sosyal eylem zamanla başlangıç mücadele ruh ve amacından sapar ve içi boş tatil konumuna ve kutlama (!) vesilesine dönüşür.
Asıl amacından uzaklaştırılmak istenen hiç bir eyleme sermaye ve siyaset birlikteliği cepheden karşı çıkmayıp eylemi yasaklamaz, tam tersi, içini boşaltarak sürecin devamını sağlar. Çünkü böylesi denetimli süreçle kütlelerin bilinçli ve kontrollü yönetilmesi sağlanarak, grupların tehlikeli(!) alanlara sapması önlenebilir. Bu amaçla eylem hedefinden uzaklaştırılıp, bir tür kutlama alışkanlığına dönüştürülerek yaşatılır. Diğer bir deyişle, amacından saptırılan eylem bizzat başlangıç amacına karşı kullanılabilen bir silaha dönüştürülmüş olur. Amaç saptırılması sürecine uğratılmış her sosyal eylem ilk bakışta saptanamayacak farklı kesimin çıkarına hizmet eder. Her 1 Mayıs’ın ertesi gün medyada çıkan “1 Mayıs coşkuyla kutlandı” ifadesi ancak derin anlamı ile okunduğu zaman gerçeği yansıtır.
1 Mayıs’larda alanlarda emekçilere hitap eden liderlerin konuşmaları da mücadele ruhundan çok, sistemin müsaadesi çerçevesiyle sınırlıdır. Çok muhtemeldir ki, alanlara çıkmış olan emekçilere, bir otobüsün üzerinden yapılacak konuşmalar da zaten sembolik kavram ve söylemlerden öteye geçemez. Emekçilerin 1 Mayıs ile ilgili duygu ve düşüncelerini yansıtan, hatta onları pekiştiren konuşmalar da hiçbir şekilde sermaye kesimini ve onların siyasi hamisi konumundaki politikacıları ürkütecek nitelikte olamadığından, 1 Mayıs bir tür toplumun bir kesimini rahatlatmada ve böylece toplumsal huzuru sağlamada etkili bir araç olma konumuna indirgenmiş olur.
1 Mayıs alan kutlamalarını(!) tüm tarafları ile ele aldığımızda, sermaye karşıtı olmayan ve emekçi olarak sömürüldüğü duygusunu açığa çıkaramayan bir kesimin sistemin müsaadesi nispetinde bir günlük rahatlama günü olarak düşünebiliriz. Böylesine soğurtulmuş eylem yeri konusunda politik makamlarla emekçilerin daima çatışma içine girmeleri üzerinde de durup düşünmemiz gerekir. Kamu otoriteleri ile emekçiler arasındaki bu göstermelik mücadele bir yandan emekçilerin mücadele ve kazanma algısını bu basit olayda yoğunlaştırmayı hedeflediği gibi, diğer yandan da emeği baskılama ve emek-sermaye çatışmasında sermaye tarafında olma gösterisiyle emekçileri sindirmeye yöneliktir.
Bu minval üzere yapılan her kutlama, konu ile ilgili anlam yitimine yol açarak, 1 Mayıs emekçi mücadelesinin yeniden yaşanması ve konu üzerinde bir arada düşünülmesi yerine, şekilsel kutlamaya dönüşür. Ancak gerçek bir zafer sonrası yaşanması hak edilen coşkunun, sermaye emekçisi olarak yaşanması, emek ile sermaye arasındaki çatışmanın reddi anlamına gelir. Böylece 1 Mayıs, bir zamanlar ABD’de zenci kölelere tanınan bir günlük serbest gün olma durumu ve işlevinin ötesine geçmez ve ancak bayram olarak kutlanır. O zaman, bu bayram kimindir, emekçilerin mi, sermayenin midir?
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56