28 Nisan 2018 00:15

‘Baskın seçim'in ilk rüşveti imar affı!

‘Baskın seçim'in ilk rüşveti imar affı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugüne kadar Merkez Bankası (MB) faizleri artırırken, hep “25 baz puan”lık artışlar yapıyordu. Bu küçük artışlarda bile Cumhurbaşkanı, “faiz lobisi”ni sorumlu tutuyor, ekonomi bürokrasisine “faiz lobisinin adamları” diye ağır suçlamalarda bulunuyordu. Hatta Erdoğan, birkaç hafta önce, ekonomiden sorumlu bakan yardımcısı da dahil ekonomiyle ilgili bakanları bile “Arkamdan iş çeviriyorlar” diye suçlamıştı. 

Bu sefer MB faizde, öncekilerden üç kat fazla bir artış yaparak,  faizleri “75 baz puan” artırdı. Ama ne Cumhurbaşkanında ne de onun ekonomi uleması başdanışmanlarından bir ses çıkmadı. Çünkü artık ekonominin bir “krizin eşiğine geldiği”nin farkındalar ve bir kıvılcımın yangını tutuşturabileceğinden korkmaya başladıkları anlaşılıyor. Ki gelişmeler, seçimlerin erkene alınmasının arkasında, “Ekonominin 2019’a kadar dayanamayacağı” gerçeğinin yattığını daha açık göstermeye başlamıştır.

‘RÜŞVET DAĞITIMI’ BAŞLIYOR

Bu da seçimleri bir “rüşvet dağıtımı” kampanyası olarak yürütmeye alışmış iktidar partisi için, önemli bir sorun olacağına işaret etmektedir.
Bu yüzden de 24 Haziran’da yapılacak “baskın seçim”de, Erdoğan-AKP yönetiminin, “rüşvet dağıtımı”nda elinin önceki seçimlerdeki kadar rahat olmayacağı anlamına geliyor. Nitekim Hükümetin ilk “rüşvet müjdesi”nin, bütçeye yeni bir yük getirmeyecek, ama yerel siyaset erbabını da motive edecek “imar affı” olacağı anlaşılıyor.

İspanya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularına yanıt veren Başbakan Yıldırım, “İmar affı değil imar barışı” diyerek seçimde “ilk rüşvet”in “imar affı” olacağını doğrulamış oldu.

Kuşkusuz adı ne olursa olsun, dağıtılmak istenen rüşvetin iki boyutu var. Bunlardan birincisi, yereldeki rant dağıtımını yenileyerek yerel yandaş siyaset erbabını motive etmektir. Bu, bazı belediye başkanlarının istifa ettirilmesiyle başlayan sürecin bir adımı olarak da anlaşılmalıdır. İkinci boyutu ise; kentlerimizin yakın tarihinde “Gecekondulara tapu vermek” olarak bilinen, ama günümüzde daha da geniş olarak, “İmar Yasası’na uymayan yapıların yasallaştırılması” boyutudur ki; bunun milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir sorun olduğu tartışılmazdır. 

ALTIN YUMURTA YUMURTLAYAN TAVUK: ‘GECEKONDUYA TAPU’

Özellikle sorunun, “gecekonduya tapu” boyutu, Türkiye’de şehirleşmenin hızlandığı 1950’li yıllardan beri her seçimin başlıca vaatlerinden birisidir. Ve seçime katılan başlıca partiler, “Gecekonduya tapu vereceği”ni kampanyalarının en önemli vaatlerinden yapmışlardır. Dahası her dönemin iktidarları gecekondu yapımını, seçim dönemlerinde daha açıkça teşvik etmiştir. Dolayısıyla sermaye partilerinin halkın sağlıklı konutlarda yaşaması gibi bir imar politikası olmadığı gibi, sermaye partileri halkın her sorunu gibi, barınma sorununu da istismar etmişler; “oy”a ve “kâr”a çevirmeye çalışmışlardır. 

Aradan geçen 60 yılı aşkın zaman içinde, bu sorun çözülmediği gibi, kentlerdeki nüfus artışına ve büyük şehir belediyelerinde köylerin de İmar Yasası kapsamına alınmasıyla paralel olarak daha da büyümüştür. 

Sermaye partileri sorunu çözmedikleri gibi daha da boyutlandırmışlardır. Çünkü, bu konu sermaye partileri ve hükümetleri (belediyeleri için de) için “Altın yumurta yumurtlayan tavuk”tu ve sorunu çözmek, en azından sorunu küçültmek, “Altın yumurta yumurtlayan tavuğu kesmek”ti!
Yani sermaye partileri halkın barınma ihtiyacını bilim ve teknolojinin imkanları ile “halk için bütçe” anlayışıyla çözme peşinde değillerdir.
Nitekim bu partiler ve hükümetleri, bu önemli sorunu çözmeyi değil, “Sürekli istismar etmeyi” tercih etmişlerdir.

‘RÜŞVET’ VAATLERE DE İNANMAMAK GEREKİR

AKP’nin ve Hükümetinin, İmar Yasası üstünden yerel siyasetin, özellikle AKP’nin yerel siyaset erbabının bir bileşeni olan müteahhitlerin ve büyük firmaların ruhsatsız inşatlarını ve arazilerini yasallaştırarak onları rahatlatacağı muhakkaktır. 

Hatta bu rüşvet hamlesine, “sektöre destek” denerek, “meşruiyet” kazandırılmak istenecektir.

Ancak milyonlarca “gecekondu” ve İmar Yasası’na aykırı “bireysel” düzeydeki sorunların gelecekte de istismar edilmek üzere “Çözülmeden kalacağı” da tartışılmazdır.

Elbette AKP 16 yıldır iktidarda olan kendileri değilmiş gibi, “Bize oy verin tapularınızı verelim. İmar sorunlarınızı çözelim” diyerek halkı bir kez daha aldatmak isteyecektir. Öteki partiler belki daha fazlasını vadedecektir! Ama şu bir gerçek ki, seçim vaatlerine, (“Seçim yalanları” demek daha doğru) inanarak oy vermeye devam ederse, İmar Yasası mağdur halkın sorunları sadece istismar edilmeyecek daha da büyüyecektir.
Biliyoruz ki, vatandaş işsizlik,yoksulluk başta olmak üzere “imar konusu da dahil pek çok konuda öylesine köşeye sıkıştırılmıştır ki, “Rüşveti kabul etme” demek bile zorlaşmaktadır.

Ancak halk, bugüne kadarki seçimlerden ve AKP’nin 16 yıllık icraatından dersler çıkararak, diğer vaatlerine olduğu gibi,  “seçim rüşveti” mahiyetindeki vaatlerine inanmamalıdır. 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa