Başkanlık seçimleri, ittifak, boykot ve diğer tartışmalar
Fotoğraf: Envato
2018 yılı Latin Amerika’da yolsuzluk skandallarıyla, ekonomik zorlukların artmasıyla, militarizasyonla anılacak bir yıl olmasının yanı sıra aynı zamanda birçok ülkede başkanlık ve meclis seçimlerinin olduğu yıl olması ile de hatırlanacak. Bu seçim ve değişim furyasına Küba’da başkanlığa Raúl Castro yerine Ulusal Meclis tarafından, eski başkan yardımcısı Miguel Díaz-Canel’in seçilmesini de eklemek mümkün. Her ne kadar Castro’nun Küba’daki bu süreçte etkin rol oynamaya devam edeceğini söylemek gerekmekteyse de ilk defa büyük Küba Devriminde yer almamış bir kişinin Başkan seçiliyor olmasının önemli olduğunun altının çizilmesi gerekiyor.
Nisan başında Kosta Rika’da yapılan ikinci tur başkanlık seçimlerinde, ilk turda birinci gelen Evanjelik rahip-şarkıcı Fabricio Alvarado kaybederek başkanlığa Carlos Alvarado seçildi. Merkez-Sol aday ve eski Çalışma Bakanı Carlos Alvarado ilk turda üç puan geride, ikinci sırada gelmişti ve ikinci turda rahip adayın Kosta Rika’nın kentli sınıflarından oy alamaması ile yüzde 60 oy oranı ile başkan seçildi. Paraguay’daki başkanlık seçimlerini sağın adayı Mario Abdo kazanmış olsa da merkez sol ittifakın adayı Efraín Alegre’den sadece 3 puan fazla alması –ki seçimlerden önceki anketlerde yüzde 20’ye varan bir farka sahip olduğu iddia edilmekteydi- ve senato ve kongrede zorlu bir kompozisyonla karşılaşması Paraguay’da yakın dönemde yönetimsel zorlukların ortaya çıkabileceğini düşündürüyor. Kolombiya’da ise resim biraz daha karmaşık durumda. Mart ayındaki kongre seçimleri Uribeci sağın tekrar güç kazanmasına sebep oldu. Bu durumda Uribeci Iván Duque karşısındaki sol aday Gustavo Petro’nun gireceği bir yarışta muhafazakârların ve Başkan Santos’un temsil ettiği liberal-sağın tutumu belirleyici olacak.
Diğer seçimlerde ise muhalefet adaylarının belirlenemediği durumlar görmek mümkün. Anketlerde açık ara önde görünen Lula’nın hapsedilerek saf dışı bırakılmaya çalışıldığı Brezilya Ekim ayında ve muhalefetin bölündüğü ve sadece bir kısmının katılacağı –ortak muhalif cepheden sadece tek bir partinin adayı olan Henri Falcón’un- belirtmesinden sonra Mayıs ayına ertelenen Venezüella seçimleri buna örnek. Bu her iki seçimde de mevcut durumun korunarak seçime gidilmesi halinde büyük bir meşruiyet sorununun doğacağını ise tahmin etmek zor değil.
Tabii bunlara ek olarak ilk defa merkez sol adayın seçimlerde yüzde 20 ile önde görüldüğü ve Temmuz ayında gerçekleşecek olan Meksika seçimleri bulunuyor. Ülkeyi 70 yıl aralıksız yönetmiş Kurumsal Devrimci Parti adayı José Antonio Meade’in anketlerde yüzde 20’ye dahi ulaşamadığı, kara para aklamak ile suçlanan Ulusal Hareket Partisinin adayı Ricardo Anaya’nın yüzde 25’lerde kaldığı seçimlerde, birisi başkanlığı döneminde uyuşturucu kaçakçılarına savaş açarak 100’binden fazla kişinin ölümüne sebep olan Felipe Calderón’un eşi diğeri ise ancak sahte imzalarla aday olabilen ama aynı zamanda yolsuzlukla mücadelede el kesme yönteminin uygulanması gerektiğini de savunan iki bağımsız aday da bulunuyor. Sol ise başkanlık seçimlerine daha önceki iki başkanlık seçimini de kaybetmiş olan Andrés Manuel López Obrador ile giriyor. Obrador, özelleştirme karşıtı olması, mevcut enerji ve eğitim reformlarını kabul etmemesi, uyuşturucu kaçakçıları ile silahlı mücadelenin yerine alternatiflerin ve hatta müzakerelerin göz önüne alınması gerektiğini söyleyen bir aday olarak sermaye gruplarından -ve en son doğrudan Carlos Slim’in kendisinden- oldukça muhalefet gören bir aday.
Asıl ilginç olan ise, 2006’da Calderón’un hilelere rağmen ufak bir farkla kazandığı seçimlerde ‘Öteki Kampanya’ adındaki hareketi yürütmüş olan Zapatistaların sözcüsü Subcomandante Galeano -eski adıyla Marcos- kapitalist sistemin Obrador’u durdurmaya çalışacağı, Brazilya’da Lula’nın, Arjantin’de Kirchner’in reformist politikalarına dahi tahammül edemediğini ve her şeyi istediğini belirtmesi oldu. Seçimleri hiçbir zaman boykota çağırmadıklarını ama hep örgütlenmeyi önemli gördüklerini söyleyen Galeano, günümüz kapitalizminin bir dönemlik kısa bir araya bile yanaşmadığını, hayatta kalmaya dahi izin vermediğini söyledi.
Tüm bunlar göz önüne alındında 2018’in önemli bir yıl olacağını ve her ülkenin farklı şartları düşünüldüğünde zor da olsa merkez-solun belirli bir şansa sahip olduğunu iddia etmek mümkün. Her halükarda ise seçim süreçlerinin ittifakların, katılım oranlarının ve seçim süreçlerindeki yasak ve hukuksuzlukların da seçimlerin kendisi kadar rol oynayacağı süreçler olacağı ise kesin.
- Yeşil Ford Falcon 27 Ocak 2025 04:20
- Venezuela'da demokrasi şöleni 13 Ocak 2025 04:07
- Yeni yıla girerken Latin Amerika 30 Aralık 2024 06:20
- Milei’in birinci yılının ardından 16 Aralık 2024 04:39
- Uruguay’da Geniş Cephe’nin iktidara dönüşü 02 Aralık 2024 03:57
- İkinci Trump dönemi ve Latin Amerika 18 Kasım 2024 04:20
- Bolivya: Morales, Arce’ye karşı 04 Kasım 2024 04:21
- Venezuela’da iktidar içi yeniden yapılanma 21 Ekim 2024 04:08
- Meksika'da feminist dönem 07 Ekim 2024 04:28
- Fujimori’nin mirası 23 Eylül 2024 04:15
- Kolombiya’da oligarşinin müdahalesi 09 Eylül 2024 04:21
- Meksika'da yargı reformu tartışmaları 26 Ağustos 2024 04:11