10 Mayıs 2018 00:23

Kaybetme korkusu

Kaybetme korkusu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

16 yıldır ülkeyi tek başına yöneten, devletin bütün kurumlarını kendi kadroları ile dolduran, eğitim başta olmak üzere, kamusal alanı bir bütün olarak kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendiren AKP, muhalefeti hazırlıksız yakalamak ve sandıktan istediği sonucu çıkarmak için adına 24 Haziran’da ‘baskın erken seçim’ kararı aldı.

Seçim kararının neden bu kadar erken alındığı tartışılırken Erdoğan, seçim kararının yaklaşmakta olan ‘depreme karşı tedbir’ olduğunu açıklayarak, asıl nedenin ülke ekonomisinde yaşanan olumsuzluklar olduğunu itiraf etmişti.

AKP tek başına iktidara geldiğinden bu yana ilk kez, 24 Haziran seçimlerine giderken, mutlak sandığı iktidarının ayaklarının altından kaymakta olduğunu iyiden iyiye hissetmeye başladı. Dikkat edilirse, bugüne kadar her seçim öncesi özellikle vurgu yapılan ve halkın önemli bir bölümü tarafından da kabul gören ‘ekonomik istikrar’ söylemini bu dönem Erdoğan dahil, hiç kimse dillendirmiyor. Aksine, geniş bir halk kitlesi 16 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan ve partisine artık yeter, TAMAM demeye başladı.

Ülke ekonomisine ilişkin temel göstergeler, uluslararası gelişmelerin de etkisiyle, daha önce hiç olmadığı kadar kötüleşmiş durumda. Geçmişte halkın şikayetçi olduğu sorunların üzerini bir şekilde örtmeyi başaran AKP’nin ekonomide yaşanan ve uluslararası boyutları da olan son gelişmeler karşısında ilk kez hiçbir şey yapamadığı, adım atmak istese bile sonuç alamadığı bir döneme girildi.

Türkiye ekonomisinin giderek ağırlaşan koşulları, seçim kararı alınmadan çok önce kendisini göstermeye başlamıştı. Özellikle şaibeli 16 Nisan referandumu sonrasında ekonomik göstergelerde yaşanan bozulmanın ardından, sadece patronlara yönelik vergi ve prim affı üzerinden devlet borçları yeniden yapılandırıldı. Devlet destekli kredi teşvik uygulamaları ile ‘borcu borçla kapatma’ politikası sürekli hale getirildi.

24 Haziran seçimleri öncesinde Başbakan tarafından ‘müjde’ olarak açıklanan ‘seçim paketi’nin içeriği, 24 Haziran’ın AKP ve Erdoğan açısından ne kadar önemli ve hayati olduğunu gösteriyor. Emeklilere rüşvet niteliğinde biner liralık iki bayram ikramiyesi verilmesi, imar affı ile kaçak yapıların affedilmesi, vergi affı, varlık barışı vb. düzenlemeler sandık sonuçlarını ne kadar etkileyecek göreceğiz. Aslında açıklanan seçim paketinin büyüklüğü ile iktidarın 24 Haziran seçimine dair korku ve kaygılarının büyüklüğü arasındaki doğru orantıyı görmek mümkün.  
AKP’nin seçim vaatleri, ‘oy potansiyeli’ olan seçmenlere yönelik gibi görünse de, seçim bahanesiyle, bugüne kadar olduğu gibi, yine emekçilerin değil, patronların çıkarlarına uygun adımlar atılıyor. Öyle ki, vergileri kazançları üzerinden peşinen kesilen işçi ve kamu emekçileri açısından çıkarılacak olan vergi affı, seçim sonrasında emekçilerin sırtındaki ‘vergi yükü’nün daha da ağırlaşmasını beraberinde getirecek.

Seçim paketinin halkta beklenen etkiyi yaratmaması nedeniyle olacak ki Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu kimsenin gerçekçi bulmadığı ‘seçim manifestosu’nu açıkladı. 16 yıldır ülkeyi tek başına yöneten kendisi değilmiş de, ‘Tek başına muhalefetmiş gibi’ öyle iddialı vaatlerde bulundu ki, kendi pratiğini açıkça tekzip etti. 24 Haziran seçimlerine daha bir buçuk ay olmasına rağmen, iktidarı kaybetme korkusunun ilk kez bu kadar belirgin hale geldiği anlaşılıyor.

İktidar cephesinde bugüne kadar bir ‘pazarlama tekniği’ olarak başarılı bir hayata geçirdiği iddialı söylemler, halkın maddi yaşam koşullarında görülen belirgin kötüleşme karşısında etkisini büyük ölçüde yitirmiş durumda.

24 Haziran’a giderken uzun süredir ilk kez yaşamın somut gerçekleri, iktidarın yalanları karşısında daha etkili ve daha belirleyici olmaya başladı. Bu durumun iktidar cephesinde yarattığı korku ve paniğin somut sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa