IMF’nin Arjantin’e dönüşü
Fotoğraf: Envato
Arjantin pesosunun son 1 yıl içinde ABD doları karşısında neredeyse yüzde 50 değer kaybetmesi ve bu değer kaybının ve sermaye çıkışlarının Mayıs ayı başından itibaren hızlanması, Arjantin Merkez Bankasının bir hafta içinde üçüncü defa faizleri arttırarak yüzde 40’a çekmesine sebep oldu. Sadece son 10 günde pesonun yüzde 15 değer kaybetmesi faizlerin sert bir biçimde arttırılması kararının alınmasında önemli rol oynadı. Mart ayından beri önemli ölçüde piyasaya dolar satarak pesodaki değer kaybını önlemeye çalışan merkez bankasının faizleri arttırma kararı da sınırlı kalınca ülke 30 milyar dolarlık bir stand-by anlaşması yapmak için IMF’nin kapısını çalmak durumunda kaldı.
Aslında Arjantin’in IMF ile olan ilişkisi 1958 yılında ilkini imzaladığı 21 stand-by ve birçok borç ödeme kolaylığı anlaşması ile çok eskilere dayanıyor. Hiç şüphesiz bu sıkı –ve başarısız- ilişkiler IMF’nin politik olarak negatif ve travmatik bir referans noktası olması anlamına geliyor. Ülke ekonomisi ise Krichner yönetimi döneminin 2015 yılına kadar uyguladığı doların kontrolü politikasının geride bırakılması ile geçtiğimiz 3 senede büyük ölçüde bir dalgalanma ile karşı karşıya kalmıştı. Macri Hükümetiyse kamu harcamalarının kısılması, elektrik, su ve gaz gibi hizmetlerin fiyatlarının arttırılması, reel ücretlerin düşürülmesi gibi ağır önlemleri alırken bunların IMF programları ile özdeşleştirilmemesi için elinden geleni yapmıştı.
Bu açıdan Macri idaresi uyguladığı programın yeni bir model olduğunu iddia etti. Bu ‘yeni model’ yeniden yapılandırma programının temel ilkesi ise ‘gradualismo’ olarak adlandırılan düşünce olmuştur. Macri hükümetine göre ‘gradualismo’ kemer sıkma politikasının ve yapısal reformların hızlı ve keskin bir biçimde yapılmasından ziyade kademe kademe gerçekleştirilmesini öngörüyor. Bu sözde yeni model neoliberal kemer sıkma programının en önemli özelliklerinden biri ise ülkenin dış borçlanmasındaki dönüşüm olmuştur.
Hiç şüphesiz ülkenin dış borca yönelebilmesi, Kirchner döneminde var olan finans piyasalarındaki kontrollerin Macri döneminde kaldırılarak Arjantin’in küresel kredilere ulaşabilmesinin sağlanması ile mümkün olabilmişti. Buna paralel olarak da merkezi hükümetin, eyaletlerin ve bankaların dış borçları ise çok hızlı bir biçimde artış göstermiş, Merkez Bankasının kısa vadeli tahvilleri (Lebacs) vasıtasıyla, yüksek faiz-istikrarlı döviz kuru koşullarından faydalanan yabancı sermayenin ülkeye akın etmesi ile ülkeye dolar akışı sağlandı.
Kısa vadede enflasyonun düşürülmesi ve ekonomik büyümeyi sağlamayı hedefleyen Lebacs sisteminin ekonomideki bu makro düzelmeler sayesinde hacimsel olarak düşüşe geçeceği düşünülürken gerçekte ise dolaşımdaki para miktarının çok büyük oranda artmasına sebep oldu. Bu açıdan bakıldığında artık Macri idaresinin kademeli olarak adlandırdığı reformları gerçekleştirmesinin bile mümkün olamayacağı bir noktaya gelindi.
Zaten bu kademeli modelin, IMF’nin hayalindeki modelden uzak olduğunu da belirtmek gerek. IMF açısından, Macri hükümeti döneminde yapısal reformlarda gevşeme yaşanmış, kamu harcamaları artış göstermeye başlamıştır. Ve tabii ki fon enflasyonla mücadele edebilmek için ücretlerin düşürülmesi ve emek piyasasının yeniden düzenlenmesinin istenilen düzeyde gerçekleştirilmediğini savunmaya devam etmektedir.
Hükümetin bütçe açığını düşürme hedefi gerçekleşse dahi enflasyonu 2018 yılı sonunda yüzde 25’ten yüzde 15’e düşürme ihtimali artık çok uzaklarda kalmış durumda. Bununla birlikte değer kaybeden reel ücretlerin daha da aşağı çekilmesi, emek piyasası reformu veenflasyon artışının sürmesi kaçınılmaz olarak hayat şartlarının daha dazorlaşmasına sebep olacaktır.
Ekim ayındaki yasama seçimlerinde yüzde 40’ın üzerinde bir oy ile büyük bir zafer kazanan Macri ve merkez sağ ‘Cambiemos’ ittifakının karşısında, bugün bir de uygulaması gerekecek olan bir IMF programı bulunmakta. İktidara geldiğinde, artık Latin Amerika sağının müşterek referans noktası haline gelmiş olan Arjantin’in ‘Venezuela’ya dönüşme’ tehlikesinden kurtarması açısından sevinçle karşılanan Macri’nin 2019 seçimlerinde bu başarıyı devam ettirip ettiremeyeceğini ise zaman gösterecek.
- Venezuela'da demokrasi şöleni 13 Ocak 2025 04:07
- Yeni yıla girerken Latin Amerika 30 Aralık 2024 06:20
- Milei’in birinci yılının ardından 16 Aralık 2024 04:39
- Uruguay’da Geniş Cephe’nin iktidara dönüşü 02 Aralık 2024 03:57
- İkinci Trump dönemi ve Latin Amerika 18 Kasım 2024 04:20
- Bolivya: Morales, Arce’ye karşı 04 Kasım 2024 04:21
- Venezuela’da iktidar içi yeniden yapılanma 21 Ekim 2024 04:08
- Meksika'da feminist dönem 07 Ekim 2024 04:28
- Fujimori’nin mirası 23 Eylül 2024 04:15
- Kolombiya’da oligarşinin müdahalesi 09 Eylül 2024 04:21
- Meksika'da yargı reformu tartışmaları 26 Ağustos 2024 04:11
- Venezuela'da seçim sonrası durum 12 Ağustos 2024 04:30