15 Mayıs 2018 00:04

Akıp gidiyor hayat

Akıp gidiyor hayat

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir tiyatro sahnesi gibi hayat. Elimizden geldiğince başarılı biçimde oynamaya çalışıyoruz rollerimizi. İyiyi, kötüyü, dürüstü, yalancıyı, paylaşımcıyı benmerkezciyi, hırslıyı, hırsızı, katili, barışçıyı... Oyun bittiğinde perde iniyor üstümüze. Eğer rolümüzü becerebildiysek oyundan aldığımız haz kalıyor üzerimizde. Bir de alkışların uğultusu... Zaman acımasız. Hızla akıp geçiyor. Bu tek perdelik oyunda başrol; düşünebilen, yaşamı irdeleyen, sorgulayan, yaratıcılığını yapıtlarıyla ardından geleceklere bırakabilen, bulunduğu ortama sevgi, şefkat dağıtabilen insanda. Ne var ki başrol oyuncularının tümü bu özellikleri taşımıyor elbette. Kimi ayrımcı, sömürgen, kimi ceberut, acımasız yönetici, kimi kurnaz, din sömürücüsü, politikacıda olabiliyor. İnsan hayatına zamanın ayırdığı küçücük bir dilimde sadece kavgayı, nefreti yaygınlaştırıyor. Savaşmayı, öldürmeyi yaşamalarının can suyu sayıyorlar. Yıkmayı, yakmayı seviyorlar; ağaçları, ormanları, insanın yarattığı kültür değerlerini... Akarsuları, denizleri kirletiyorlar, çayırları yok ediyorlar ve hayvanları. Kısacık ömürlerini kanla suluyorlar. Perde kapandıktan sonra ise onlar için sadece lanet okuyor arkalarında kalanlar. Unutulup gidecekler insana dair tek bir iz bırakmaksızın.

Yazımı Yunanistan’ın yetiştirdiği büyük bir şairin dizeleriyle bitiriyorum. Yannis Ritsos’dan “Son İstek” Cevat Çapan’ın çevirisinden okuyalım.

Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor,
işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum.
Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var.

Bir ırmak akıyor serçe parmağımın ucundan.
Yedi kere bu ırmak gökyüzünün mavisi. Yeniden
ilk gerçek oluyor bu arılık, bu benim son dileğim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa