18 Mayıs 2018 00:46

İktidara muhalefet etmek yasak mı?

İktidara muhalefet etmek yasak mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Muhalefet partilerinin Erdoğan’ı iktidarda tutmak gibi bir görevi mi var? Başta Erdoğan’ın kendisi olmak üzere, havuz medyasının hızlı Erdoğancı yazarlarının arada bir üstüne basa basa söylediklerine bakılırsa muhalefetin görevi buymuş. Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İ. Karagül, “Koca koca siyasetçileri, siyasi partileri” hedefleyerek, “Dikkat ediyorum da, hiçbirinin, bu ülkeyi daha da güçlendirme, büyütme, küresel sert fırtınaya karşı nasıl koruyacaklarına dair tek cümleleri yok. Varsa yoksa ‘Erdoğan”ı devirelim!’ derdindeler” diyor. Bunlar “Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur”un peşindelermiş.

Bilindiği gibi seçimlere katılan muhalefet partilerinin her birisinin ayrı programı ve stratejisi var. İktidar blokunu oluşturan AKP ve MHP’nin kurduğu “Cumhur İttifakı”na karşılık CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ise “Millet İttifakı’nı” oluşturdu. HDP ise demokratik değerleri tutarlı olarak temsil eden bir parti olarak seçimlere tek başına giriyor. AKP ve Erdoğan iktidarı 16 yıldır sürüyor ve ülkeyi tek adam, tek parti diktatörlüğüne doğru götürmekte kararlılar. Muhalefet partilerinin tümü tutarlı bir demokrasiyi savunmasalar da, ortak özellikleri tek adam, tek parti diktatörlüğüne, bunun cisimleştiği Erdoğan diktatörlüğüne karşı olmaları. Eğer muhalefet partileri böyle bir gelişmeyi engellemek için mücadele etmeyeceklerse ne için mücadele edecekler?

Erdoğan ve savunucuları “Bir üst akıl tarafından ülkeye karşı uluslararası bir komplo kurulduğu” tezini dillendirmeyi ve muhalefeti “dış güçlerin oyuncağı” olmakla eleştirmeyi çok seviyorlar. Sürekli olarak “Bakın Irak, Suriye nasıl yıkıldı, eğer Erdoğan desteklenmezse ülkeyi de bekleyen bu diyorlar”. Ama zehirli gaz kullandığı yalanıyla ABD ve müttefikleri Şam’ı, Suriye’yi bombaladığında ilk alkışlayanlar ve bunu yetersiz bulunlar da kendileri. Suriye’nin yıkılmasında başta ABD olmak üzere emperyalistlerle yaptıkları iş birliğini, bölgede Kürtlerin çıkarlarına karşı olmak koşuluyla her türlü emperyalistle kol kola girmeye hazır olduklarını bu halk anlamaz sanıyorlar!

Şimdilerde İngiltere ile sıkı fıkılar. Eskilerin deyişi ile “Asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl” modunda ilerliyorlar. Ama o İngiltere ki, şimdi yaptıklarına ek olarak, 1. Dünya Savaşı sonrasında bölgeye attığı düğümle hâlâ ortalığın yanmasının, yıkılmasının baş sorumlularından birisi. Efendiler emperyalizme karşılar ama İngiliz tekellerini ülkede yatırım yapmaya çağırıyorlar, ortak iş yapma konusunda anlaşmalar yapıyorlar. Almanlarla tank anlaşmaları, İngilizlerle harp sistemleri ve insansız savaş araçları üzerine anlaşmalar, ABD ile süren F-35 üretimi, ülke ekonomisinin daha fazla dışa bağımlı hale gelmesinin açık kanıtı durumundaki dış borç ve faizlerinin artması, “milli paranın” pula dönmesi vb... Bunları savunanların, böyle iş birliklerine girenlerin emperyalistlere, dış güçlere edebilecekleri tek söz var mı? Bu ilişkilerin, bu sistemin içinde kalarak yapılan her “çıkış” boş lakırdı olmaktan ileri gidebilir mi?

Açıkça ortada olan şu ki, emperyalistler ve dış güçler bu iktidar döneminde deveyi havuduyla yutma pozisyonuna geldiler ve ülkeyi soymaya devam etmek için hangi iktidarla, hangi parti ile yürüyeceklerinin tercihlerini de yapıyorlar. Onların ilk tercihlerinin de sivrilikleri törpülenmiş bir Erdoğan iktidarı olduğunu, burada sorun çıkarsa diğer tercihlere yöneleceklerini biliyoruz. Ey Trump, ey Merkel, ey Netanyahu, ey Macron vb. çıkış ve efelenmelerin boş olduğunu, gerçekte tüm stratejik çıkar ilişkilerinin ve bağlarının sürdüğünü en iyi bilen ve görenler de yine bu emperyalist efendiler.

Seçimler bütün bu sorunları halkın önüne getirmek için yeni bir fırsat, yeni bir olanaktır. Demokrasi, emek ve barış güçleri ortak bir güç oluşturamasalar da, her birisi mevcut iktidarı ve düzeni teşhir etmek için canlı bir çalışma yürütebilirler. Seçimlerde HDP ve Demirtaş’ın desteklenmesi, Kürt siyasetinin Mecliste güçlü bir demokratik ses oluşturmasına yardım edilmesi büyük bir önem taşıyor. Eğer bu seçimlerin kilit sorunu tek adam, tek parti diktatörlüğünün engellenmesi ise, demokratik, ilerici ve sosyalist güçlerin ne ilk turda ne de olası bir ikinci turda bu gidişi kolaylaştıracak hiç bir taktiğin içinde olmayacakları, tam karşısında tutum alacakları kolayca tahmin edilebilir. Sonuç olarak şunu ifade ederek bitirmek gerekir; olanca çeşitliliğine ve yelpazesinin genişliğine karşın muhalefetin Erdoğan iktidarını devirme görevi, bu seçimlerin temel sorunudur. Gerisi ve sonrası yeni mücadelelerin konusudur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa