Ekonomiye dair güncel sorular - 2
Seçimlere bir ay kadar bir süre kala kurda ve faizlerde yaşanan sert yükseliş hükümetin uykularını kaçırıyor. Fed’in vites değiştirmesi ile birlikte uzun yıllar dışarıdan akan fonlarla pompalanan ekonomik büyümenin artık sonuna geliyoruz. Bundan artık kimsenin şüphesi yok. Maksat erken seçimi aradan çıkarana kadar vaziyeti idare etmek. Ne var ki, son gelişmeler bunun da zorlaştığını gösteriyor.
Hükümet ise birbiriyle sıkı sıkıya bağlı olan siyasi ve ekonomik dengeleri eş zamanlı olarak gözetmek zorunda. Bu nedenle bir yandan seçim meydanlarında ekonomide yaşanan tıkanıklığın faturasını yabancı sermaye çevrelerine keserken, diğer yandan kapalı kapılar ardında aynı çevrelere güven telkin ederek ülkeye fon çekmek arayışına giriyor. Böylece hükümetin kamuoyuna dönük söylemleri ile piyasa gerçekleri arasındaki uçurum günden güne büyüyor. Vatandaşın kafasındaki soru işaretleri artıyor. Bu hafta bu sorulardan bazılarını kısaca cevaplandırmaya çalışacağız.
-Hükümetin ve merkez bankasının kura dönük müdahaleleri ne oranda başarılı olur?
Kur Erdoğan’ın faiz düşecek söylemi ve merkez bankasının arkasından iş çevirdiği şeklindeki söylemi ile yeni bir yükseliş eğilimine girmişti. Ardından merkez bankası geç likidite penceresini 75 baz puan yukarı çekti. Siyasiler ise merkez bankasına dönük söylemlerini yumuşatarak ek sıkılaştırma konusunda merkezin bağımsızlığına vurgu yapmaya başladılar. Sonrasında kurda yükselişe önlem alınacağına dönük açıklamalar kurda kısa süreli gevşeme yaratsa da sonrasında yükseliş eğilimi sürdü. Şu an görünen o ki, piyasanın döviz iştahı sözlü yönlendirme ile dinecek gibi değil. Faiz artırımı ise hükümet açısından ayrı sıkıntı. Zira, bireysel ve ticari kredilerin çevrilmesi halihazırda giderek zorlaşıyor. Faizlerde sert yükselişin sandıkta faturası ağır olur. O yüzden Erdoğan olabildiğince bundan kaçınmak istiyor.
-Erdoğan faizleri aşağı çekme sözünü yerine getirebilir mi?
Bu ortamda faizlerin daha aşağı inmesi mümkün görünmüyor. Aksine yön yukarı. Erdoğan’ın bu konuda dış güçleri, finans sermayesini suçlamaya devam etmesi bir süre daha seçmende karşılık bulabilir. Ne var ki, merkez bankasını suçlayıcı açıklamaların aksine faizleri daha da yukarı taşıdığını görmesi gerekiyor.
-Kamu bankalarının konut kredisi faizlerini indirmesi piyasalara nasıl yansır?
Hükümetin telkini sonrası kamu bankaları aylık konut kredisi faizi oranını yüzde 0.98 seviyelerine çekerken, özel bankalar bu hamleye şu ana değin fazlasıyla temkinli yaklaştı. Bir özel banka dışında diğerlerinin faiz oranları 1.20-1.30 seviyelerinde seyrediyor halen. Bankaların bu krediyi fonlama maliyetleri (mevduat faizi yıllık yüzde 12’lerde) ve açılan kredilerin fırsat maliyeti (10 yıllık tahvilin faizinin yüzde 14.6 seviyesinde) düşünüldüğünde konut kredisi faizinin piyasa dinamikleriyle bu seviyelerde kalması mümkün değil. Bu uygulamanın piyasaların merkez bankasından ek faiz artırımı beklediği bir süreçte devreye sokulduğunu da unutmayalım. Uygulamada ısrar kamu bankalarının bilanço yapısını uzun vadede fazlasıyla bozacaktır. Kısa vadede konut talebine etkisi açısından ise henüz bir şeyler söylemek için erken. Zira fiyatlardaki düşüş beklentisi özellikle yatırım amaçlı talebi sınırlandırıyor.
- Seçimden sonra faizler geriler, kur düşer mi?
Bu fazlasıyla iyimser bir beklenti. Seçim ne ülke ekonomisinin yapısal sorunlarına çözüm getirecek, ne de küresel ekonominin genel eğilimlerinde değişim yaratacak. Dahası 2019 yılında yapılacak yerel seçimler bütçe dengesi üzerindeki baskının sürmesine neden olacak. Bu nedenle orta-uzun vadede bir gevşeme mümkün görünmüyor. Ekonomi hükümet belirsizliği nedeniyle buraya gelmediği için yeni hükümetin oluşumuyla bu açmazdan çıkılacağını düşünmek yanlış olur.
Evrensel'i Takip Et