28 Mayıs 2018

Nikaragua’da öğrenciler neden ayakta?

Daniel Ortega’nın idaresine karşı üniversite öğrencileri tarafından başlatılan protestolar bir ayı geçerken, İnteramerikan İnsan Hakları Komisyonu’nun (CIDH) raporuna göre, bugüne kadar 76 protestocu hayatını kaybetti, 868’i ise yaralandı. Protestolar 17 Nisan’da Ortega’nın sosyal sigorta sisteminde primlerin arttırılması ve emeklilerin kamusal sağlık harcamalarının kısılmasına yönelik yapmak istediği reform ile başladı. Bu reform, özel sektörün üstündeki sigorta prim tutarını da arttıracağından, özel sektör tarafından da tepki almıştı. Ortega protestolar ile birlikte reformun önemli bir bölümünü geri çekse de sokaktaki hareketlilik artarak devam etmiş ve merkezinde üniversite kampüslerinin ve üniversite öğrencilerinin bulunduğu bir çatışma ortamı doğmuştu. Ortega ise bu grupları kuzeydeki uyuşturucu ticaretine bulaşmış çete grupları ile özdeşleştirmişti.

Öğrenci protestolarının asıl hedefinin sosyal sigorta reformu olmadığı ve doğrudan Başkan Daniel Ortega’yı ve Ortega’nın eşi ve başkan yardımcısı -ve halefi- Rosario Murillo’nun istifasını amaçladığını söylemek mümkün. Ortega 2007’de göreve geldiğinden bu yana yüksek yargının ve devletin temel kurumlarının kontrolünü ele geçirmiş, meclisteki çoğunluğu sayesinde yeniden seçilebilmesinin önündeki anayasal engeli kaldırabilmişti. Ülkede seçimlerin adil bir biçimde gerçekleştirilmediği konusunda da iddialar varlığını sürdürmekte.

Hükümet ve protestocular arasında Katolik Kilisesi vasıtasıyla diyalog sağlanması da büyük ölçüde başarısız olmuş görünüyor. Öğrenciler, Ortega ve eşinin istifasını ön şart olarak ileri sürerken, hükümetin 14 ay içinde seçimlere gidilmesi teklifi yerine de hemen seçimlerin gerçekleştirilmesini talep ediyorlar. CIDH’nin geçen hafta protesto ve ifade özgürlüğü haklarının kısıtlanmaması, öldürülen öğrencilerin ve protestocuların faillerinin ve insan hakları ihlallerinin tarafsız bir biçimde soruşturulması, rejime yakın silahlı grupların çatışmalarda yer almasına izin verilmemesi gibi önerileri ise hükümet tarafından kabul edilse de ülkede halen çatışma ortamı devam ediyor. Kilise’nin de artık öğrenciler ve sermaye grupları ile birlikte Ortega’ya ve hükümete karşı cephede açık bir biçimde yer aldığını belirtmek gerek.

Bu noktada, Nikragua’da olanları anlamak biraz daha güçleşiyor. Somoza diktatörlüğünü yenmiş, FSLN ile iktidara geldiğinde toplumcu bir sosyal program uygulamayı başarmış, ABD’nin örgütlediği ve desteklediği kontralara karşı mücadele etmiş Sandinistaların lideri Ortega, 2007’de tekrar iktidara geldiğinde kilise ve büyük sermaye ile ittifak yaparak bunların desteğini alabilmişti. O dönemde, petrol fiyatlarının artışı ile birlikte Chavez idaresinde Venezüella, aralarında Nikaragua’nın da bulunduğu Arjantin, Ekvador, Bolivya gibi sol hareketlerin güçlendiği ülkelere büyük miktarlarda finansman sağlayabilmekteydi. Bu finansal kaynak Ortega’nın elinde ülkenin özel sektörüne aktarılabilmiş ve böylece büyük sermayenin güçlü desteği sağlanabilmişti.

Ortega iktidara geldiğinde artık dindar bir kişiliğe sahipti ve kilisenin desteğini de alabilmişti. Ancak hükümet ile kilise arasında irtibatı sağlayan bazı piskoposların artık bu pazarlıkları gerçekleştirmedikleri söyleniyor. Kurum olarak taraflar arasında diyaloğu sağlayan kiliseden bazı piskoposlar ise doğrudan Ortega yönetimini eleştirir bir pozisyona geçmiş bulunuyorlar. Ortega’nın kiliseye karşı kendisini müdafaa etmek için şu ana kadar bulabildiği en sağlam yöntem ise gözleri kapalı bir biçimde ellerini göğe kaldırarak ‘İsa’dan güç’ dilemek.

Tüm bunlar göz önünde bulunduğunda Ortega’nın ve başkan yardımcısı eşinin elinde çok fazla seçeneğin bulunduğunu düşünmek güç. Sermayenin ve kilisenin Ortega ile kurdukları müttefiklikten ayrılmaları Ortega için belki bir süre sürdürülebilirdi. Ancak bugün iktidarın öğrencilerle girdiği mücadelede hem kilise hem de sermaye grupları artık Ortega’ya cephe alman safhasına ulaşmış bulunmaktalar. Her ne olursa olsun, bu krizin neden bugün ve hangi koşullara bağlı olarak ortaya çıktığı, Ortega’nın toplumun farklı kesimleri ile müzakere kabiliyetini nasıl bu kadar yitirebildiği halen cevap bekleyen temel soruları oluşturuyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği

Yüzsüzlük seferberliği

“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.

Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.

Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.

Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et