İşçiler, grevlerini yasaklayanlara hayır demeye hazırlanıyor
Fotoğraf: Envato
Türkiye’nin siyasi tarihini yazacak tarihçiler, 24 Haziran’da yapılacak seçimi, “Türkiye’nin siyasi tarihinin en önemli seçimi” diye yazacaklardır.
Çünkü bu seçimle birlikte Türkiye’nin işçi sınıfı ve halkları; ya “tek parti tek adam rejimi”ne doğru kesin bir adım atılmasına destek vermiş olacak ya da “tek parti tek adam rejimine hayır” diyerek, kendi kaderlerine el koymak üzere ciddi bir adım atmış olacaklardır.
Elbette, “tek adam rejimine hayır” demek için işçilerin ana kitlesinin de önemli ölçüde böyle bir tutum takınması gerekir. Çünkü işçilerin ana kitlesinin büyük çoğunluğu, bugüne kadar AKP ve MHP’ye oy vermiş, pek hoşnut olmasalar bile onların çağrıları doğrultusunda hareket etmişlerdir.
16 Nisan referandumunda işçiler, AKP ve MHP’ye oy veren işçilerin önemli bir bölümünün, o güne kadar oy verdikleri partilerin isteğinin aksine “hayır” diyerek, AKP-MHP ittifakından bir kopuşun olduğunun işaretlerini vermişti.
16 Nisan’dan beri AKP’nin emek mücadelesinde hayli ‘ilerlediğini’ gördük. Örneğin 130 bin metal işçisinin grevini daha başlamadan yasaklamıştı. Bu yasağın gerekçesi de AKP ve MHP’ye oy veren işçilerin, patronlar karşısında haklarını korumak için yapacağı bir grevin “Milli güvenliği tehdit eden nitelikte olacağı”ydı!
Dahası, 16 yıllık iktidarı boyunca AKP iktidarı işçi haklarının ilerlemesi için kayda değer bir yasal düzenleme getirmediği gibi, seçim kampanyasında da işçilere yönelik bir vaatte bulunmamıştır. Tersine AKP iktidarı, patronların gönlünü kazanmak için işçi haklarını ayaklar altına almayı vadetmeyi tercih etmiştir. Seçime bir ay kala Soda Kromsan işçilerinin grevini yasaklayarak, emek düşmanlığında nereye geldiğini göstermektedir.
Nitekim, işçiler arasından yapılan haberler ve gazetemize gelen işçi mektuplarından da anlaşılıyor ki, işçiler arasında AKP’ye oy verip verilmemesi, ülkenin nereye gittiğine dair tartışmalar hayli ileriden yapılmaktadır. Bu tartışmalar içinde var olan tutumun da; “Grev yasaklayana oy yok demeliyiz” biçiminde yaygınlaştığı anlaşılıyor.
Çünkü AKP gelmiş geçmiş hükümetler içinde, işçilerin grevlerini yasaklamada rakip tanımayan bir partidir. Nitekim 16 yıllık iktidarı boyunca AKP iktidarı, 15 grevi yasaklamıştır. Özellikle de OHAL’in ilanından beri (16.5 ayda) 7 grev yasaklayarak, grev yasağında nasıl yüksek bir performans gösterdiğini ortaya koymuştur!
Erdoğan-AKP yönetimi, iktidarı boyunca, az çok bir mücadele karakteri taşıyacak hiçbir greve izin vermemiştir.
AKP Hükümetinin, iktidara gelişinin üstünden bir yıl geçemeden ilk grev yasağı, 1 Temmuz 2003 günü Petrol-İş’in örgütlü olduğu Petlas Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ’de çalışan işçilerin grevi olmuştur.
AKP’nin son grev yasağı ise yine Petrol-İş üyesi, Mersin’de bulunan Soda Sanayi AŞ işçilerinin 23 Mayıs’ta başlayan grevi oldu.
Bu yüzden de bugün AKP ve MHP’ye oy vermiş olan, grevleri yasaklanmış işçilerin nirengi noktası olarak, “grevlerin yasaklanması”nı almasının şaşırtıcı bir yanı yoktur.
Kaldı ki; hükümetin bir işyerinde, işçilere yasal olarak tanınmış olan grev hakkını kullanmasını yasaklaması demek aslında tüm sınıfın hakkına haksız bir biçimde tecavüz edilmesi demektir. Ki, bu aynı zamanda, bütün işçilerin grev hakkının kullanılmasının yasaklanması anlamına gelir.
Yani bu seçimde Erdoğan-Bahçeli koalisyonunun kazanması, işçilerin her grevinin yasaklanacağı anlamına gelir.
Nitekim Erdoğan, son 6 ay içinde en az üç kez, kamuoyu önünde, “OHAL’i uzatma nedeni olarak grevleri kolayca yasaklayabilmeyi” gerekçe göstermiştir. Dahası Erdoğan, eğer seçimi kazanırsa, ihtiyaç duyulduğu sürece OHAL’in uzatılacağını da şimdiden ilan etmiştir.
Kısacası bugün 24 Haziran seçiminde işçilerin; ülkenin “tek parti tek adam rejimi”ne sürüklenmesine olduğu gibi, grevleri yasaklayan, kazanılmış hakları gasbeden, OHAL’in grevleri yasaklamak için kullanıldığını açıkça ilan eden Erdoğan ve AKP-MHP ittifakına “evet mi hayır mı” dedikleri oylanacaktır!
İşyerlerindeki tartışmalar, 16 Nisan referandumundaki AKP ve MHP’den “kopma” doğrultusundaki eğilimin şimdi daha güçlenerek geliştiği biçimindedir. Ki, gerek “tek adam rejimi”nin ülkeyi nereye sürüklediği, gerekse “Grevimizi yasaklayanlara oy vermeyelim” tartışmalarını çoğaltmak ve bir sonuca bağlamak için tartışmaları teşvik etmek elbette ki sınıfın ileri kesiminin en önemli görevi olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45