Gelin biz şahin olalım
Tüm umutları, hayalleri, yeni başlangıçları dayadık 24 Haziran’a. O gün ya büyük bir bayrama duracağız ya da toparlanmamız için deve gücü tazı hızı şerbeti gerekecek bize, öyle de yıkılacağız.
Her bir oyun önemini geçmiş haftalarda “Swing Vote” filmi nezdinde anlatmıştım. Gün gelir sonucu değiştiren 300 oy olur, gün gelir tek oyla rejim değişir. Boykot derken bir anda evden çıkmaya karar verenle değişir, gelip onu evden çıkartanla değişir, tam basacakken o an aklına bir parça takılıp, geçmişten bir an hatırlayan, bakarsın başka partiye basıverir. O an, 70 milyonda 100 kişiye denk gelse, bir vekilin adı değişiverir, bakarsın iktidar değişir.
Bu işler böyledir, senle değişir.
Dünyada iyiliğe hâlâ büyük bir yer olmakla birlikte, maalesef biz büyüdük ve kirlendi dünya. Sabah oy verip oradan kahvaltıya gidip, kahve içerken sosyal medyadan gelişme takip ederek bizim oyun nereye gittiğini anlamak mümkün değil.
Oy sistemimiz zaten tablete çivi yazısı yazmaktan sadece bir tık ileri hâlâ.
TC kimlik no'ların çıkması parmağa mürekkep damlatmaktan daha etkili olmadı.
Tüm dünya dijitalleşmeden bahsederken bizim seçimler manuel kaldı.
Dijital oyda bile temkin gerekirken biz parmakla kağıt sayıyoruz hâlâ.
ABD'de Al Gore ve Bush yarışırken sonucu belirleyecek son bölge Florida kalıyor. Oy verme işlemi de şu şekilde: Bir makina var, siz bir paneldeki isimlerin yanındaki kutucuklara, oy vermekte kullanılan ucu ince bıçaklı kalemi batırıyorsunuz, makina da pusulanın o kısmını deliyor. Ayrı bir makinada pusulalar sensörlü bir okuyucu tarafından okunup, deliklerin geldiği kısma göre oyları listeliyor. Bizim ÖSYM sınav kağıtları gibi düşünün, bunda aynısı delinerek yapılıyor.
Florida'da oy işlemleri devam ederken yaşlı bir kadın kameralara “Listeyi yan yana basmışlar, ben Al Gore'a verecektim karşısında bir senatör vardı. Senatöre mi bastım Al Gore'a mı bilemiyorum, oyumu istiyorum” diyor. Sonra fark ediliyor ki Florida'daki liste iki sayfa halinde yapılmış ancak kutucukların yeri, belirli bir yaşın üzeri ya da ileri derece gözlük kullananlar için net değil. Ancak bu Bush'un olduğu sırada değil Al Gore'da böyle. Ciddi sayıda seçmen sokağa çıkıyor ve yeniden oy kullanmak istediklerine dair eylemler yapıyor.
Bush seçimi kazanmış görünürken federal mahkeme, aradaki fark yasaya göre yeniden sayım istenebilecek kadar az olduğu için buna izin veriyor.
Yeniden sayım istenen iki bölgede oy farkı 900’lere kadar düşüyor.
Bu arada başka usulsüzlük var mı diye araştırıldığında, en eski makinaların, Florida'da göçmenlerin ve siyahilerin ağırlıklı yani Al Gore seçmeninin olduğu bölgelere dağıtıldığı görülüyor. Bu makinalarda bıçakların kağıtta yarattığı talaş dolayısıyla tıkanmalar var. Bıçaklar tam delemediği için sensörler de o kutuyu delik algılamıyor. Bu sebeple boş görünen on binlerce oy olduğu düşünülüyor. Ama itiraz edilebilecek hukuki bir açık maalesef yok.
Bitti mi sandınız? Cezası kesinleşmiş, geçmişte tutukluluk yaşamış isimler bu eyalette oy kullanmaktan men ediliyor. Bu bildirim seçimden çok kısa bir süre önce gönderiliyor. Ama şöyle bir farkla, yine Al Gore seçmeninin olduğu bölgelerde, men edilecek kişinin ismindeki tüm seçmenler aynı belgeyi alıyor.
Örnek vermek gerekirse, ben oy kullanamıyorsam, Diyarbakır, Batman, Siirt gibi illerdeki tüm Ayşen'lere “oy kullanamazsınız” belgesi gidiyor ama Konya, Kayseri'deki Ayşen'ler oyunu kullanabiliyor.
Bu “bir karışıklık olmuş” görünümlü sahtekarlık kaç seçmen için yapılıyor biliyor musunuz? Aynı isim ve soy isime sahip sadece birkaç bin kişi için.
Bu son örnek size sandık birleştirme işini birazcık anımsattı mı?
Sandık birleştirme dahil, önümüzdeki seçimde neler değişti?
- İttifak yasası geldi. İttifak altındaki partilerin oyları toplanıp ittifak hanesine yazılacak. İttifak kutusuna basılan oylar ise partilerin aldığı oy oranına göre dağıtılacak.
Seçimde görev yapanlar, sandık kurullarının konuya hakimiyetine şahit olmuşlardır. Hakimiyet dediğim aslında yok. Ben son 3 seçimde, sabah 6’da müşahit kartım ile gidip, gelmeyen sandık görevlisi yerine kendimi yazdırıp, kurula girdim. 3 seçimde de tutanağı düzgün doldurtabilmek saatler aldı. Maalesef sandık kurullarının, ittifaklar altındaki oyu, partilerin aldığı oy sayısına göre dağıtabilecek matematik bilgisi olacağını düşünmek fazla iyimserlik.
- Seçime 1 hafta kala devlet imkanları ile propaganda yapmak yasak. Bu zaten yasaktı ancak cumhurbaşkanını kapsamıyordu. Artık cumhurbaşkanı partili olabiliyor ama yasağa tabii değil. Yani partisi adına dilediği yerde konuşma, miting ne isterse yapabilir. Üstelik devlet imkanlarıyla. O son hafta topu ceza sahasında tek başına sürebilir, penaltı yok, rakip yok.
- Mühürsüz oylar geçerli olacak. Pusulada mührün olmaması demek, YSK'nin bastığı oyların sandık kurulu denetiminden geçmemesi demek. Yani sizin sandığın çuvalı yerine komple başka bir çuval konsa, yapacak bir şey yok. Velev ki tutanak da bir yerlerde değişime uğradı. Bizim Ahmet çıkan sandık, sisteme girene kadar Mehmet oldu demek.
Sandık kurulunun sabah ilk iş pusula sayıp “mühür ihmali yoktur” diye tutanak tutması gerekecek.
- Valilere sandık ve seçim bölgesi birleştirme, karma seçmen listesi talep etme hakkı verildi. Sandık birleştirme sadece doğu ve güneydoğudaki illeri kapsıyor. 19 ilde 270 bin seçmen etkilenecek. Çok büyük çoğunluğu HDP seçmeni. HDP'nin alt kadrolarının bir kısmı, anlaşılamayan, muğlak nedenlerle tutuklandı. Partinin şu an sandık birleşirse, seçmeni oy kullanabilsin diye, araç ayarlaması, bölgelerde bilgilendirme yapması gerekiyor. Bir yandan da seçim çalışmalarının baskılara rağmen devam etmesi zorunluluğu. Üstelik seçime 20 gün kaldı.
Burada nereden aklıma geldiyse yukarıda bahsettiğim ABD seçimlerinde, Florida valisi de George Bush'un kardeşiydi. Vay kardeşim!
- Bu seçimlerde sadece sandık başkanı değil, vatandaş da güvenlik çağırabilecek, engelli ve hasta vatandaşlar için seyyar sandık uygulaması getirilecek. Bu iyi niyetli görünümlü adımların kaç oya patlayacağını da herkes tecrübe etmiştir diye düşünüyor ve uzun uzadıya konuyu açmıyorum.
- Ek bilgi: cumhurbaşkanı seçiminde birinci oylamada kullanılmak üzere 77 milyon 79 bin 540 adet oy pusulası, milletvekilliği genel seçimi için de 77 milyon 79 bin 540 adet olmak üzere toplam 154 milyon 159 bin 80 oy pusulası basıldı. YSK'nin DMO'ya neden 357 milyon zarf siparişi verdiğinin açıklamasını ya da aksinin kanıtını ben göremedim, gördüklerimden tatmin olamadım. Yeterli izahı varsa da ben bulamadım.
Peki seçimlerde HDP baraj altı kalırsa ne oluyor?
Çok net bir hesapla HDP barajı geçemezse:
Mecliste AKP ve MHP'nin 346 sandalyesi, muhalefetin toplam 254 sandalyesi oluyor.
HDP barajı geçerse: HDP ve Millet ittifakınin toplam 320 sandalyesi ile meclis çoğunluğu muhalefete geçiyor, cumhur ittifakı 280’de kalıyor.
Tarih değişiyor.
Cumhurbaşkanının kim olduğu kadar önemli bir durum.
O zaman ne yapabiliriz?
Totem yapabiliriz, isterseniz uğurlu tişörtü seçim günü giyer, isterseniz kafanızın üzerinden ekmek çevirir ya da 7 Haziran seçimleri tekrar etsin diye, o zaman ne yaptıysak aynısını yapabiliriz. Hatırlayın çok örgütlü gitmiştik sandığa, çok da kararlı.
Sandığın başını, tutanağın yazılışını, ıslak imzalısının kontrolünü, ilçe seçime teslimini beklemek zorundayız yine.
Hâlâ bir sandık görevi almadıysanız bilmenizi isterim, bunun kadar uzun bir yazıyı okuyabilen sandık görevlilerine ihtiyaç var.
Şuralarda hemen görev alabilirsiniz:
https://sandik.oyveotesi.org
http://www.secimsureci.org
http://www.memleketbiziz.org
http://www.sensizolmazhareketi.com
O gün her vatandaş güvenlik çağırabileceği için, mühürsüz pusula yoruma açık bir uygulama olduğu için, ittifak oylarını bölüştürürken matematik ağlayacağı için avukatlara ve hak ihlallerinde haber vermeye ihtiyacımız olacak. Örgütlenelim.
Oyu at, sandığı tut, mührü kontrol et, tutanağa bak, olmuşken haberi de yaparım derseniz, yurttaş haberciliği için başvurabilirsiniz. Dokuz8Haber, tüm Türkiye'den 1500 yurttaş gazeteci ile haber ağı kuruyor.
https://twitter.com/dokuz8haber
Bu süreçte yurttaşlık görevi her zamankinden ağır.
Ama yepyeni bir dünyanın kapılarını açmak için, yeniden huzura kavuşmak için, özlediğimiz demokrasi ve barış için, öyle bir yerdeyiz ki ne bir karanfil ne kurbağa, biz bir şahin olacağız. Gözlerimiz normal bir insan bakışından 7-8 kat daha güçlü görecek. Bir şahinin kanatları kapatıp yere inme hızı saatte 382 km’yi bulur.
20 gün kaldı demeyeceğiz, bu hızımızla 20 gün çok uzun. Özgürlüğü vermeyecekler ama alacağız, pençelerimizden kurtulamayacak o tutanaklar.
Bir şahin gibi kocaman kanatlarımızla saracağız memleketi 25 Haziran’da.
Toteme varım: Çıkarıp, çok sevdiğim gerçek soyadımı koydum yazıya. Ben bu sayede unutmayacağım, siz de unutmayın.
Bu maçı alacağız, başka yolu yok.
Lütfen herkes sandığa, yapabildiğinden bir fazlasıyla.
İçimizde yeni bir hayata başlamanın umudu ve arzusuyla.
İyi pazarlar
Evrensel'i Takip Et