8 Haziran 2018

Kamu bankaları ve ‘milli duruş’un bilançosu

Geçtiğimiz ay hükümetin talimatıyla kamu bankalarının konut kredisi faizlerinde yaptığı indirim çok konuşulmuş, hükümet medyasınca “milli duruş” olarak nitelendirilmişti. Son açıklanan verilere göre, 25 Mayıs itibariyle konut kredilerine uygulanan ağrılıklı yıllık faiz oranı yüzde 13, ticari kredilerde ise 19.5. Bu oran kamu bankalarının aldığı faizi indirimi kararının hemen öncesinde sırasıyla yüzde 14.9 ve 17.2 seviyelerindeydi. Konut kredisi faizleri ortalama yüzde 1.9  gerilerken, ticari kredilere uygulanan faiz oranında yüzde 2.3 seviyesinde bir artış yaşandı. KMH dahil ihtiyaç kredilerinde ise ağırlıklı ortalama faiz yüzde 21.8 seviyesinde kaldı ve pek değişmedi. 

Peki bu trend bize ne gösteriyor? Hükümetin müdahalesi ile faiz oranları arasındaki fark çok açıldı. Mevcut tablo geçmişte de yaşandığı gibi ticari kredi ihtiyacının eşe dosta göstermelik konut satışı üzerinden alınan kredilerle sağlanması eğilimini güçlendirecektir. Henüz faiz indiriminin konut satışları üzerindeki etkisini görebileceğimiz toplu bir veri yok elimizde. Ama bu bahsettiğimiz eğilim güçlendiyse, ikinci el konut satışların toplam içindeki payında gözle görülür bir yükseliş yaşanmasına neden olacaktır. Bu da yapılan faiz indiriminin inşaat sektörüne etkisini daha da sınırlandıracaktır. 

Kamu bankalarına yapılan faiz indirimi baskısının bir diğer önemli boyutu ise bankaların bilanço yapılarının bozulması. Hükümet faizler konusunda çok istikrarsız bir politika izledi. Erdoğan’ın faiz çıkışını takiben kamu bankaları üzerinde özellikle konut kredisi faizlerinin yüzde 1’in altına çekilmesi için baskı kuruldu. Diğer yandan, açıklamalar TL’den kaçışı tetikleyerek döviz kurunu sert tırmandırınca çok büyük bir geri adım atılarak MB’nin piyasayı fonladığı geç likidite penceresi faizinde 300 baz puan artışa gidildi. Böylece kredi faizleri baskılanırken bankaların kredi maliyetleri yükseldi. 1 aya kadar vadeli mevduatlara uygulanan ağırlıklı ortalama faiz 100 baz puanın üzerinde artarak yüzde 12.6 seviyesine yükseldi. 1 yıla kadar vadeli mevduatlarda ise faiz oranı yüzde 14.5 seviyesine geldi. 

BDDK tarafından yayımlanan nisan ayına ait aylık bülten, erken seçim kararının alındığı ay içerisinde kamu bankalarının kredi/mevduat makasının (Kredi faizleri ile mevduat faizleri arasındaki fark) yüzde 4.1’den yüzde 3.5’e gerilediğine işaret etmekteydi. Özel bankalarda ise makasın 4.1’den 3.8’e gerilediği göze çarpmaktaydı. Mayıs ayı içerisindeki gelişmelerin özellikle kamu bankaları açısından çok daha olumsuz bir tablo yaratacağına şüphe yok.   

Son dönemde bankaların kredi maliyetleri artmakla kalmadı. Aynı zamanda konut kredilerinin fırsat maliyeti de yükseldi. Yüksek enflasyon, kur istikrarsızlığı ve büyüyen kamu açıkları ile tahvil faizleri hızla yükseldi. 10 yıllık tahvilin faizi yüzde 15.5 seviyelerine tırmandı. Bu tabloda bir bankanın yıllık yüzde 12-13 getiriyle kredi açmasını piyasa mantığıyla açıklamak mümkün değil. 

Bunca detayı neden verdim. Çünkü AKP hükümeti her adımında işleri iyiden iyiye içinden çıkılmaz hale getiriyor. Faiz meselesi düşsün demekle çözülecek mesele değil. Kamu bankalarına bu yönde uygulanan baskının bilançosu önümüzdeki dönemde oldukça ağır olacaktır. Bunu bir kenara not edin. Zira “milli duruşun” faturası size çıkarılacak. 

Evrensel'i Takip Et