10 Haziran 2018 00:18

Mikroplastikler soframızda

Mikroplastikler soframızda

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Daha önce yayımlanan birkaç yazımızda, mikroplastiklerin yarattığı kirlilik, plastikleri parçalayan ve dönüştüren enzimler, bunlardan protein mühendisliği yöntemleri ile elde edilen, tasarlanan yeni enzimlerden ve bunların plastiklerin geri dönüşümünde kullanılabilme olasılıklarından bahsetmiştik.

ABD kıyılarında yapılan analizlerde, Caretta caretta türü kaplumbağaların yumurtlama alanlarında yaşanan mikroplastik kirliliğinin sebep olabileceği ısı artışına ve bunun olası sonuçlarına değinmiştik. Bu durumun bizim sahillerimiz ve Akdeniz’de yaşayan, kıyılarımızda yumurtlama alanları koruma altında olan Caretta caretta türü kaplumbağalar için de geçerli olabileceğini vurgulamıştık. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), 8 Haziran 2018 Cuma günü, Akdeniz Plastik Raporu’nu yayımladı . Rapor, Akdeniz’de deniz, deniz yatağı ve kumsallardaki kirliliğin yüzde 95’inin plastiklerden kaynaklı kirlilik olduğunu vurguluyor.

Rapor, Akdeniz’i kirleten plastik atıklarının çoğunun Türkiye ve İspanya kaynaklı olduğunu, bu iki ülkeyi sırası ile İtalya, Mısır ve Fransa’nın izlediğini söylüyor.  Büyük plastik parçalarının doğal yaşamı ve özellikle kaplumbağaları tehdit ettiği, ancak asıl tehlikenin daha küçük plastik parçaları yani mikroplastikler olduğunun altı çiziliyor. Akdeniz’deki mikroplastik seviyeleri Kuzey Pasifik Okyanusu’nda bulunan “plastik adası”ndaki değerlerin yaklaşık 4 katı. Mikroplastikler besin zincirine girerek hem doğal yaşamı hem de insan sağlığını tehdit ediyor.

Hemen burada bir parantez açalım ve ülkemizde mikroplastik kirliliğiyle ilgili yürütülmekte olan bazı araştırmaların yayımlanmış sonuçlarına bakalım. Çukurova Üniversitesi araştırmacıları tarafından 2017 yılında yayımlanan bir çalışmada  İskenderun ve Mersin civarındaki sahillerden toplanan yüzey örneklerinde mikro ve mezoplastik oranları analiz edildi. 7 farklı istasyondan/bölgeden toplanan örneklerle yapılan ön çalışma, bölgedeki kirliliğin Akdeniz’in genel kirlilik oranlarıyla aynı olduğunu ortaya koydu. Kirliliğin en yoğun olduğu yer, Mersin Körfezi’nde SeyhanNehri’nin ağzı olarak belirlenmiş. İskenderun Körfezi ise en az kirli bölge olarak ortaya çıkmış. Yazarlardan birinin ülkemizdeki sofra tuzlarındaki mikroplastik kirliliğini ortaya çıkardığı diğer bir çalışma ise 2018 yılında yayımlandı . Buna göre, deniz tuzunda kg başına 16-84 parça, göl tuzlarında, 8-102 parça, kaya tuzunda ise 9-16 parça mikroplastiğe rastlandı. Oranlar, Türkiye toplumunun fazla tuz tüketme eğilimi de gözönüne alınırsa, endişe verici şekilde yüksek. Kullandığımız sofra tuzları aracılığıyla bu mikroplastikler vücudumuza giriyor. Hem WWF’nin raporu, hem de alanda yürütülen bilimsel çalışmalar plastik ve mikroplastik kirliliğinin çok boyutlu, çok katmanlı ve oldukça acil bir sorun olarak önümüzde olduğunu ortaya koyuyor.

1-  http://awsassets.panda.org/downloads/a4_plastics_med_web.pdf

2- Gündoğdu, S., Çevik, C., Micro- and mesoplastics in Northeast Levantine coast of Turkey: The preliminary results from surface samples, Marine Pollution Bulletin (2017), http://dx.doi.org/10.1016/j.marpolbul.2017.03.002

3- SedatGündoğdu (2018): Contamination of table salts from Turkey with microplastics, Food Additives & Contaminants: Part A, DOI: 10.1080/19440049.2018.1447694

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa