10 Haziran 2018

Belgelere göre Anadolu’ daki kervansarayların sayıları 130-132’yi buluyordu. Kimileri son yıllarda sökülüp, taşlarıyla yakındaki bir köye cami yapılmıştı. Kimilerinden iz kalmamıştı. Çoğunluğu sapasağlamdı. Bir kaymakam Avanos’takini söktürüp oradaki bir derenin üzerine köprü yaptırmıştı. (Sonradan, yenilerde, bu köprü de sökülüp kervansarayın onarımında kullanıldı taşlar…)

Prof Dr. Kurt Erdmann ile yaptığım geziden sonra, ayrı ayrı, yakınlarından geçtiğimde kervansaraylara yine baktım. Görüp incelediklerimi o günlerde ünlü bir gezgin kuruluşunun ilgililerine anlattım.

Bunları, koruma onarımı yaparak kullanabilirdik. Bir zincir oluşturulabilirdi. Üç ayrı kümede, değişik gelir düzeyindekiler bunlardan yararlanabilirlerdi.

Örneğin birinci küme öğrenciler için olabilirdi. İkişer atlayarak 1. , 4. , 7. …. Sıradakiler birinci diziyi oluşturacaklardı. 2. , 5. , 8. … Sıradakiler ikinci diziyi; 3. , 6. , 9. …Sıradakiler üçüncü diziyi oluşturacaklardı. İkinci dizidekiler halkın kullanımına (uygun tutarlarla) özgüleneceklerdi. Üçüncü dizidekilerde dışarıdan gelen gezginlere… Böylece günlük erim her küme için yaklaşık 150 kilometre olacaktı.

Gezgin kuruluşu tasarımımla ilgilendi. Ancak onların örgütleyecekleri bir geziyle bütün kervansarayları önce onlara da gösterecektim.

Bu kez, daha önce benimle işliğimde birlikte çalışmış Mimar Nevzat Sayın’ı, hep benim işlerimde çalışmış İnşaat Mühendisi Eral Soner’i de (yeni yitirdik) kuruluşun mimarını da yanıma alabilecektim. Bu ikinci gezi 10 gün sürdü. Geziye katılanlar inandılar tasarımıma…

Selçuklular Anadolu’ya geldiklerinde şunu ayrımsamışlardı:

Örneğin İtalyanlar, günlerce yol alıp, Ege Denizi’ni, Marmara’yı aşıp Karadeniz’e ulaşabiliyorlardı. Oysa gemileriyle Doğu Akdeniz’de Alanya’ya gelseler, orada kervanlara yükleseler mallarını, Sinop’a karadan ulaşabilirlerdi. Ne denli daha kısa sürede, daha ucuza olabilirdi bu iş…

Öyle de yaptılar.

Bizde konukluk (misafirlik) üç gün demezler mi? Kervansaraylarda üç gün karşılıksız kalınabilirdi.

Yeniden yola koyulmak için sabahı beklemek zorundaydılar. Güne başlarken, hiçbir eksik- gedikleri olmadığı saptandıktan sonra kapısı açılırdı kervansarayın.

Kervansaraylarda büyüklüklerine göre, doktor, ve-teriner bulunurdu. Konukların yırtılmış, bozulmuş ayakkabıları onarılırdı. Bunların olmadığı daha küçük kervansaraylar, gerektiklerinde, yakındaki büyük kervansaraylardan getirtirlerdi.

Bütün yol boyunca güvenceleri vardı. Başlarına bir şey gelse yönetim öderdi. Ama olayın olduğu köy vergiye bağlanırdı. Bu nedenle yol üstündekiler kervanın başına bir şey gelmemesi için ellerinden geleni ardlarına koymazlardı.

Ege’den Van’a, başınızda altın tepsisiyle gitseniz kılınıza dokunulmazmış.

Binbir gece masalları gibi değil mi?

Bu kervansarayların hemen yakınlarında yapımında çalışacak olan işçiler, ustalar için bir köy kuruluyor. Bu köylerin kimileri bugün de duruyor. Kimileri yeni boşalmışlar.

Ben diyorum ki, kervansaraylarda yalnızca koruma onarımı yapılsın. Başvuru, yemek, etkinlikler alanı olarak kullanılsın. Köyleri de, yatak birimleri olarak onarılıp kullanılsın.

Kervansaraylar, eski uygarlıklarımızın, ülkemizin tanınmasında kesinkes yararlı olacaklardır.

(sürecek)

Evrensel'i Takip Et