'Namus' meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Son günlerde “namus” kavramının ne anlama geldiğini yavaş yavaş öğrenmeye başladık; mesela şu sıralar yaklaşan seçimler nedeniyle gerek meydanlardan, gerekse televizyon ekranlarından yükselen seslere, verilen demeçlere, sağda solda dillendirilen buyruklara bakılırsa, seçim sandıklarında oy kullanmak her vatandaşın “namus” borcuymuş...
Yürürlükteki Anayasamıza ve deveye hendek atlatacak boyuttaki “yüzde on”luk baraj sistemimize göre; eriyle, dişisiyle, genç ya da yaşlısıyla oy kullanmayı analarının ak sütü misali hak etmiş bilumum vatandaşlarımızın hani deyim yerindeyse elleri kanda, hamurda veya çamurda da olsa yine de öncelikle seçim sandıklarının başına koşup bu “milli görev”lerini yerine getirip, dolaysıyla ne denli birer “namus”lu yurttaşlar olduklarını kanıtlamaları zaruriymiş...
Gerçekten de bol kepçeli demokratik hukuk devletimizin tıkır tıkır işleyen, “nizam, intizam, disiplin” üçgeninden asla şaşmayan, bu konuda zerre kadar “taviz” vermeyen seçim kuralları gereğince, yurdumuzun sathında; yani her biri başlı başına birer “Betonistan”a dönüşmüş “megapol” şehirlerimizin yanı sıra, keza zırt pırt çıkarılan imar affı yasalarıyla giderek aynı yolun yolcusu olmaya namzet yavru şehir, ilçe, nahiye ve köylerdeki seçim mahallerinde oylarımızı kullanmak aslında hem namus borcumuz, hem de vatani görevimiz!
Ayrıca, bu bapta yine gerçek olan şu ki; bütün bir kış boyunca “kardelen” çiçeklerinin açmasını sabırla bekleyip aynı zamanda da besledikleri bir çift öküzün tezeğiyle ısınıp, üç keçinin sütüyle, beş tavuğun yumurtasıyla günlerini gün ederken, bu arada “duble yollar” yerine hiç olmazsa belki bir “patika”ya kavuşmayı özlemle bekleyen “mezralar”daki “kardeş”lerimizin de, her halükarda kendi yörelerinde, hatta burunlarının dibinde kurulacak sandıklara koşup böylece verecekleri oylar sayesinde namuslarını sahiplenmeleri de bittabii gerekir...
Okey! İşin bu faslını bir kenara dehlersek, görünen o ki, bunca yıldan beri emekleyip durduğu halde rüştünü doğru dürüst bir türlü kanıtlayamayan bu bizim yaralı, bereli, kolu kanadı kırık “gazi” demokrasimizin serencamı aynı tas aynı hamam kulvarında yalpalayıp dururken, diğer yandan tam da şu günlerde tepeden inme, bacadan dalma formülüyle “baskın” bir seçimin arifesinde, KHK sopasının gölgesinde oylarımızı “inşallah” kullanıp, böylece demokrasi aşığı namuslu vatandaşlar olduğumuzu boyalı parmaklarımızla tüm aleme ilan edeceğiz...
Sonra?..
Kılı kırk yararak, yumurta tokuşturur misali içlerinden sağlam kalan milletvekili adaylarını seçip, akabinde de Ankara’ya postaladıktan sonra, televizyon ekranlarından halkımızın refah ve mutluluğu için ellerinden geleni asla esirgemeyeceklerini dillendirip, bunun için “namus” sözü verip yemin etmelerini büyük bir heyecanla izleyeceğiz...
Daha sonra?..
Daha sonra “milli içkimiz” ayran gibi lıkır lıkır, tas tas içilen bu yeminlerin ardından, bir sonraki seçimlere kadar birbirinin peşi sıra gelen katarlar dolusu yeni, yepyeni “vaatler”le oyalanıp, demokrasi çarkımızı “namus”lu namuslu döndürmeye çalışacağız Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30