26 Haziran 2018 23:33

MHP ‘tek parti tek adam rejimi’nin neresinde?

MHP ‘tek parti tek adam rejimi’nin neresinde?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

24 Haziran baskın seçiminin en çok kazananı ve sürprizinin MHP olduğunda hemen herkes hemfikir.

Bu da kaçınılmaz olarak önümüzdeki dönemde MHP’nin nasıl bir rol oynayacağı tartışmasını da gündeme getirmiş bulunuyor.

Çünkü MHP’nin “seçimin kazananı” olmuş olması, sadece beklenenden yüksek oy alması ve 53 milletvekili ile Meclise girmiş olmasından ibaret değil. Tersine, MHP olmadan AKP’nin Meclis çoğunluğunu sağlayamıyor olması, MHP’yi “Meclisin anahtar partisi” durumuna da getiriyor. Ki, seçimin sonucundan bakıldığında, Erdoğan’ın yüzde 52.4’lük oyu içinde MHP’nin en az yüzde 10’luk bir katkısının olduğu, dolayısıyla “Erdoğan’ı kazandıranın MHP olduğu” görülüyor.

TEK ADAM REJİMİNİN ‘KURUCU’ PARTİLERİNDEN BİRİSİ

Dolayısıyla seçimden önce AKP’li vekillerin, MHP’yi sırtlarında taşıdıklarından şikayet etmeleri gibi, bundan böyle MHP’nin içinde de “AKP ve Erdoğan’ı sırtımızda taşıyoruz. Bizim kazancımız ne?​” seslerinin yükseleceğinden şüphe etmek için bir neden yok. Çünkü artık MHP, Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığına taşıdığı gibi Mecliste de AKP’nin rahat çalışmasını sağlayacak parti konumundadır.

Elbette ki son iki yıldan beri MHP, AKP ile tam bir iş birliği içinde, hatta zaman aman Erdoğan’ın tetikçisi, zaman zaman AKP’den daha Erdoğancı bir parti olma rolünü üstlenmiştir.

16 Nisan referandumunda yapılan “anayasa değişikliği”nin, “Cumhur İttifakı”nın ve “baskın seçim” hamlesinin de mimarının MHP ve Bahçeli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Dolayısıyla MHP’nin genlerinde var olan şoven-milliyetçilik, MHP “muhalefette” olsa da “beka sorunu” üstünden AKP üzerinde önemli bir etki yapmıştır. Bu yüzden de dün olduğu gibi, bugün de MHP’nin AKP’ye yol gösteren, yaptığı girişimlerle onu rahatlatan bir rol oynaması şaşırtıcı olmaz. Ancak, yukarıda  ifade edildiği gibi, dünden farklı olarak MHP Meclisin kilit partisi olarak sahneye çıkarken, AKP’yi iktidar yapan, “tek parti tek adam rejimi”nin “kurucu partilerinden birisi”, Erdoğan ve AKP ile “iktidar ortağı” olacak bir konuma gelmiştir.

MHP’NİN DEVLETTE KADROLAŞMA DÖNEMİ

Bu nedenledir ki; son bir buçuk yıldan beri, iktidardaki MHP etkisini ifade etmek için kullandığımız “AKP-MHP koalisyonu” nitelemesi bugün “Sahada da karşılığı olan” bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Bu yüzden de belki de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en az yardımcılarından birisinin MHP’li (MHP’nin işaret ettiği birisi) olması ve bazı bakanların, MHP’nin elemanları olması ya da “başkanlık sistemi”nin üst bürokrasisinin “devlet kademelerinde yetişmiş MHP’liler”le beslenmesi sürpriz olmaz.

Elbette bu en üstteki iktidar paylaşımı, devlet kurumlarında MHP’lilerin en aşağıdan da başlayarak her düzeyde makam mevki sahibi yapılması da bu dönemin bir özelliği olacaktır. Ki, MHP 60-70’li yıllardan başlayarak iktidarın ucundan tuttuğu her dönemde devletin kurumlarında örgütlenmeyi önemsemiş, önemli mevziler edinmiş, bu mevzileri “parti üssü” olarak kullanmayı becermiş bir partidir. Bu yüzden de bugün tuttuğu pozisyonu bu amaçla kullanmaması beklenemezdir. Bu konumunu İyi Parti tabanına yönelik, onların MHP’ye dönmesini sağlayacak bir imkan olarak kullanacağını da şimdiden söyleyebiliriz.

Dolayısıyla “tek adam rejimi”nin bu konuda sunduğu imkanları MHP’nin sonuna kadar kullanacağını söylemek yanlış olmaz.

MHP-AKP İTTİFAKI ÇATIŞMA UNSURLARINI DA TAŞIYOR

Burada belirtmekte yarar var ki; evet AKP bir hayli MHP’lileşirken MHP de epeyce AKP’lileşmiştir. İlk bakışta da tek yumurta ikizi gibi birbirine benzemektedirler. Nitekim, son seçimde AKP’den MHP’ye azımsanmayacak bir kaymanın sessiz sedasız olmasının nedeni de budur. Ama bu AKP ile MHP arasında ciddi bir sorun kalmadığı, aralarında çatışmayacakları da anlamına gelmez. Tersine; MHP ile AKP’nin “milliyetçilik”, “Kürt sorunu”, Türkiye’nin iç ve dış politikası”, “ekonomi”... gibi önemli konularda çatışabileceği farklılıkları olduğu gibi, devlet dairelerindeki koltuk paylaşımı, “kadrolaşma” konularında da çatışmalarının olması kaçınılmazdır.

Ve elbette bütün bunlar aynı zamanda demokrasi güçlerinin, “tek parti tek adam rejimi”ne karşı ve onun siyasi güçlerine karşı mücadelede yararlanacakları etkenler olacaktır.

Kaldı ki, siyasi mücadeleler tarihi göstermektedir ki, birbiriyle karşıt olan güçlerin çatışması gibi birbiriyle çok yakın adaylar da birbiriyle sıkça karşı karşıya gelir, kavga ederler. Bu yüzden de bugün MHP-AKP arasındaki yakınlaşma, onların kavga etmeyeceğini değil, “nimetleri” paylaşırken sert çatışmalar yapacakları, her adımda yeniden kavga edip yeniden uzlaşacakları (ya da uzlaşamayacakları) anlamına gelir.

Bu da elbette ki demokrasi güçlerinin, önümüzdeki mücadele dönemlerinde dikkate alması gereken bir şeydir.  

DÖNEMİN KARAKTERİNİ DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN MÜCADELESİ BELİRLEYECEK

Kısacası, 24 Haziran seçiminin oluşturduğu tablo göstermektedir ki; önümüzdeki dönemde gerçekleşecek “tek parti tek adam rejimi”nin inşası, kimi liberal çevrelerin umduğu gibi siyasi ortamın yumuşadığı, özgürlüklerin daha rahat kullanıldığı bir dönem olmayacaktır. Tersine AKP iktidarının din ve mezhep dayanaklı muhafazakarlılığının (siyasi İslamcı tutumunun) MHP milliyetçiliği ile de “sertleştirildiği”, tabiri caizse “çifte su verilmiş” bir dönem olacaktır.

Elbette siyasette oluşan tablo “kendiliğinden” böyledir. Ama mevcut durum, “Tablo bundan sonra böyle olacaktır” demeyi de gerektirmez. Aksine, “Kendiliğinden olarak böyledir” ama gerçekte bu dönemin nasıl bir dönem olacağını Türkiye’nin demokrasi güçlerinin, “tek parti tek adam rejimi”ne karşı mücadele eden güçlerinin mücadele boyutu belirleyecektir. Yani demokrasi güçlerinin atacağı adımlar, bu gerici ortamın ne ölçüde değişeceğini belirleyecektir. Bu yüzden de “AKP ve MHP şöyle bir siyasi düzen amaçlıyor” demek, bir durum tespiti yanında; esas olarak demokrasi güçlerinin mücadelesinin hangi ortamda cereyan edeceği ve bu mücadelenin hangi imkan ve zorluklarla ilerleyeceği bakımından önemlidir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde, gerçekte özgürlüklerin ne ölçüde kullanılıp kullanılmayacağını ya da siyasi iklimin nasıl olacağını karşıt güçlerin mücadelesi belirleyecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa