Dış politikaya dair sorular
Türkiye’de seçim sürecinin bitmesi ile birlikte başkanlık sisteminin de önü açılmış oldu. Başbakanlık makamının kalktığı, yürütme yetkisinin başkana devredildiği yeni sistemde Meclisin de işlevlerinin çoğu tırpanlanacak. Çoğulculuğun yerini bakanların atanabildiği yeni bir düzen alacak. Bir süredir simülasyonunu yaşadığımız başkanlık sistemini savunanlar batıdaki örnekleri öne sürüyor ancak verdikleri örneklerde kuvvetler ayrılığı ilkesinin katı şekilde işlediğini belirtmeye gerek görmüyorlar. Türkiye’de uygulanması planlanan sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesinin güvence altına alınması bir tarafa, tamamı üzerinde tek merkez söz sahibi olacak. Çoğunluk ile çoğulculuk arasındaki fark muhtemelen hiç bu kadar derinleşmemişti.
Seçim sonrası dönemin önemli sorularından biri de dış politika...
Türkiye rotayı nereye çevirecek? İşlevini yitirmiş ve Türkiye’ye zarar veren söylemlerinden vazgeçecek mi? Bu soruların cevaplarını da önümüzdeki haftalarda öğreneceğiz muhtemelen.
Türkiye’nin önünde dış politikaya dair yığınla dosya var.
Yılan hikayesine dönen ve son yıllarda karşılıklı söylemlerle çıkmaza giren Avrupa Birliği sürecinde yeni bir başlangıç mı yapılacak yoksa tamamen mi bitecek?
Mısır’dan Irak’a kadar bölge ülkelerine yönelik istikrarlı ve uzun vadeli politikalar belirlenecek mi yoksa günü kurtaran söylemler ve eylemler devam mı edecek?
Suriye’deki süreçle ilgili yeni adımlar neler olacak? Daha sert politikalar ve adımları mı beklemeliyiz? Seçim gecesi yapılan açıklamalarda öne çıkan “Suriye topraklarının özgürleştirilmesi” ifadesinden ne anlamalıyız? Nasıl özgürleştirilecek Suriye toprakları? Diplomasi ile mi, daha sert askeri hamlelerle mi? Suriye topraklarını neden Türkiye özgürleştiriyor ve kimin için özgürleştiriyor?
Suriye’deki Kürtlere yönelik tavır ne olacak? Daha da sertleşmesi Türkiye içindeki kırılgan durumla birlikte dış politikada birçok senaryoya gebe.
Herkes mültecilerin geri gönderileceğini vadediyor da nasıl olacak bu? Türkiye, Suriye içinde bazı bölgelere askeri operasyon yapıp Türkiye’deki mültecileri o bölgelere yerleşmeye mi zorlayacak? O bölgeler birilerinin mülkü olduğu gibi hem mülk sahiplerinin haklarından vazgeçmeye hem de Türkiye’deki mülteciyi başkalarının mülklerine yerleşmeye kim ve nasıl ikna edecek?
Seçim öncesi ABD ile Türkiye Suriye konusunda oldukça yakın noktalara gelmişlerdi. Ancak aynı zamanda iki ülkenin de Suriye içindeki ajandaları ve müttefikleri oldukça farklı. İki ülke arasındaki makas nasıl kapanacak?
Bir diğer konu da İran... İran üzerinde baskı artarken Türkiye’nin tavrı ne olacak? Tarafsız kalmanın zor olduğu İran dosyasına ilişkin Türkiye hariciyesinin bir yol haritası var mı?
Türkiye ile Rusya’nın yakınlaşması da inişli çıkışlı olsa da seçim döneminde gündemden düşen S-400 satın alma meselesi dahil birçok konu yeniden gündeme gelebilir. Türkiye, Rusya ile batı bloku arasında dengeyi sağlayabilecek mi?
Yine Türkiye’deki seçim sürecine denk geldiği için konuşulmayan konulardan biri de Filistin. ABD’nin elçiliğini Kudüs’e taşımasının ardından Filistin sorunu yeni bir döneme girdi ancak bu dönemde şartlar büyük ölçüde Filistinlilerin aleyhine. ABD’nin yüzyılın planı dediği süreç de başlamış oldu. Türkiye iç siyasetinin önemli parçalarından biri olan ve mitinglerde sıkça kullanılan Filistin sorunu konusunda Türkiye bir şey yapacak mı? Bu konuda manevra alanının oldukça daraldığını söylemek mümkün. Ya Filistin tarafı ya da İsrail... Ara buluculuk vs. süreçleri önemli ölçüde ortadan kalktı çünkü yüzyılın planı denilen sürecin arkasında ABD var.
Soruları çoğaltmak mümkün ancak ana hatları ile Türkiye’nin önünde yığınla dış politika dosyası duruyor ve yığınla soru cevap bekliyor.
Evrensel'i Takip Et